En Salih Kimse Rasulüllah (sav) İse, En Hayırlı Kimseler Sahabelerdir

Peygamber arkadaşları olan sahabeler, Risalet Miskini taşıyan Hz. Rasulüllahın Celîsi idiler. Ondan Nübüvvet ve Risalet miskini almışlar, duymuşlardı. Hiçbir salih velinin kokusuna benzemeyen Nübüvvet miskini koklamışlar, peygamberliğe has miskden veraset-i nübüvvetle almışlardı. Allah Rasulü, bütün sahabelerden nübüvvet yönü ile farklı ve üstün olduğu gibi, onun sahabeleri de fazilette bir benzeri olmayan Rasulüllahın arkadaşları olmaları nedeniyle, sahabe olmayanlardan üstündürler.

Salih kişi ile çok oturanın, ondan etkilendiği onun kokusu ve sıbgası ile boyandığı gibi, “En Salih Kimse” ile celîs olan sahabeler de onun tesiri ile fena firrasul olmuşlardır. Bu sebepten en salihın celislerinin en faydalı, en istikametli, en hayırlı, en muslih ve aslah olmaları gerekir. Rasulüllahın 23 yıllık kısa bir zamanda, adetlerine mutaasıp, asabiyetlerinde inatcı, kalp kasavetinde ve merhametsizlikte en ileri, diri diri kızlarını gömecek derecedeki insanları o risalet atmosferinde, o nübüvvet inkılabında çok kısa zamanda değiştirmesi de gösteriyor ki, onda, başka salih ve dindar kimselerde olmayan, Nübüvvete has bir Kuvve-i Kudsiyye vardır. Onun dağıttığı, aleme saçtığı misk kendine has, nübüvvete mahsus bir özellik taşımaktadır. O miskle misklenenler o kokudan olanlar da sahabeler olarak diğer salihlerden, nübüvvet ve velayet farkı kadar farklıdır.

Cahiliyye devri insanları miski biliyorlar ve kullanıyorlardı. Miske değer veriyorlardı. Hatta cahiliyye şiirinde bile misk sık sık geçmektedir(İmriul-Kays ve Diğerleri, Muallakât, terc. Yaltkaya Şerafeddin, İstanbul, 1989, s. 18 (İmriul-Kaysın şiiri, sekizinci beyit). Rasulüllah kötü arkadaşla beraber olmayı da demirci körüğü çekmeğe benzetmiştir. Nefeha üfürmek, ağzından atmak, körükle ateş yakmak, övünmek, şişmek, kızmak, karnın şişmesi. Kuvvet gibi ( el-Müfredât s. 501.) manalara gelir. Şişen, içine hava alabilecek şekilde körüklü deriden imal edilen, iki tanesi biri boru ile aynı ocağa üfleyen demirci körüğü, ocağa üfledikce ortalığı kömürden çıkan bir duman ve koku sarar. Bazen yanan kömürün çatlaması ile küçük ateş cıngıları da etrafa saçılır. Mekke de demirciler vardı. Hatta Habbab b. Eret (ra) da Ümmü Anmar adında bir kadının azatlısı iken demircilik yapıyordu. Müslüman olmadan ve Risaletten önce de, Rasulüllahla oturur sohbet ederdi.

Rasulüllah demircileri, demirci körüğü çekenleri, körükle ateş yakıldığında nasıl bir durumun ortaya çıktığını müşahadeleri ile biliyor. Körük çekenin durumuyla, inananları kötü kişi ile beraber olmaktan sakındırıyordu. Misk karıştırıldıkca koku verip, kabının ağzı açılınca insanlara faydalı olurken, körüğün ağzı açılıp ateşi üfürmeye başlayınca, ortalığa kötü bir koku, duman yayılıyor. Bazen ateşin kıvılcımları elbiseyi de yakabiliyordu.

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Okunma sayısı : 5.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun