Bir Müslüman topluluk saldırıya uğradığında, diğer Müslümanlara düşen vazife nedir? Boykot yapılabilir mi?
Değerli kardeşimiz,
Ülkenin rejimi ne olursa olsun, orada yaşayan insanlar meşru ve gerekli olan ortak giderlere katılmak zorundadırlar. Birileri verir, diğerleri -verenler buna razı olmadıkları hâlde- yerse, yararlanırsa bu caiz olmaz.
Boykot önce hicret etmekle olur. Buna imkân yoksa Müslümanların hak ve hürriyetlerini genişletmek ve adım adım ıslahat için en uygun metotlarla çalışmak gerekir.
Bu konuda iyice düşünüp hesaplar yaparak karar vermek gerekir. Müslümanların tam birlik olduğu bir durumda boykot daha fazla yaptırım gücüne sebeb olabilir. Ama bir kısım ülkeler boykot ederken diğer Müslüman ülkeler bu boykotu delerse, o zaman boykot yapmanın pek bir anlamı olmaz.
Her Müslüman üzerine düşen görevi yapmakla sorumludur. Bir insanın toplumda bulunduğu konum ona bazı sorumluluklar yükler. Her Müslüman da o konumuna göre sorumlu olur. Bu konuya bir hadisi şerifle bakabiliriz:
“Bir kötülük gördüğünüz zaman elinizle, gücünüz yetmezse dilinizle, ona da gücünüz yetmezse kalben buğz ediniz.”(Müslim, İman 78; Ebu Davut, Salat, 232)
Herkes her durumda bu hadisi kendine göre yorumlayamaz. Mesela, yolda bir kötülük görsek, onu elimizle düzeltmeye kalksak ve dayak atsak, o adam da davacı olsa, bu durumda bize de ceza tatbik edilir. Öyleyse hadisi şerifin manasını nasıl anlamalıyız?
El ile düzeltmek vazifeli insanların, yani devletin ve emniyetin görevi, dil ile düzeltmek alimlerin vazifesi, kalben buğz etmek ise diğerlerinindir.
Buna göre bir İslam Devletinin içinde bulunduğu duruma savaşla yardım etmek devletin görevidir. Buna karar verecek olan devlettir. Ancak Devlet karar verir ve bize savaşa katılmamız konusunda emir verirse, o zaman buna uymak bizim de görevimiz olur. Eğer bu konuda İslam devletlerinin bir sorumluluğu varsa, bundan idareciler sorumludur.
Boykot konusunda iyice düşünüp hesaplar yaparak karar vermek gerekir.
Ayrıca böyle durumlarda suistimaller de olabiliyor. Yanlış ve eksik bilgiler masum kimselerin, şirketlerin ve kurumların zarar görmesine neden olabilmektedir. Bu açıdan "kaş yapalım derken göz çıkarmak" gibi bir hataya düşmemek için, resmi ve yetkli kurumlarla beraber hareket etmek daha isabetli ve daha sağlıklı olur. Böylece hem doğruyu yapmış hem de manevi sorumluluktan kurtulmuş oluruz.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Zulmün Doğurduğu Soru: Ne Yapabiliriz?..
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Mevlana, Moğollara yönelik neden cihad etmemiştir? Moğollar ile iyi ilişkisi olduğu yönündeki eleştirileri nasıl değerlendirirsiniz?
- Tesettürlü giyinmek, örtünmek kemik erimesine yol açıyor mu?
- Ahzab suresi 52. ayetin de "isterse güzellikleri hoşuna gitsin" deniyor. Peygamberimize evlenme sınırı getirilmemesinde cinsel boyut var mı?
- Esmâ-i hüsnâ, Allah'ın bütün isimleri güzeldir. Allah'ın isimleri neye dayanır?
- Ayasofya'nın kiliseden camiye dönüştürülmesi ile din ve vicdan hürriyeti nasıl telif edilir?
- Peygamberimiz'in, Hz. Zeynep ile Hz. Zeyd'in evlenmesi konusunda ve Hz. Ali'nin Hz. Fatıma'dan sonra ikinci bir evlilik yapmaması konusundaki tutumunu değerlendirir misiniz? Burada bir otoriter tutum mu sergilenmiştir?
- Tevrat'ın tahrif olmadığını iddia edenlere nasıl cevap verilebilir?
- Bir namaz kaçması ihtimalinde, namazı cem etmeye niyet edilebilir mi?
- Bir Müslüman erkeğin Müslüman eşi Hıristiyan olursa mürted olur mu? Mürted olursa nikahları bozulur mu?
- “Hz. Muhammet, yolculuktan gelen erkeklerin evlerine geceleyin gelmeyi yasakladığı ve buna uymayan kimselerin evinde hanımının yanında bir yabancı erkek bulduğu” şeklindeki rivayet doğru mudur?