NOT:
Lütfen sorularınız için bu alanı kullanmayınız. Buraya bırakılan sorular cevaplanmaz ve yayınlanmaz.
Sorularınızı siteden aratabilir veya ekranın sağ üst köşesindeki "Soru Sormak İstiyorum" butonuna basarak sorabilirsiniz.

haci ahmet

selamun aleykum hocam..size ne soru sormak istiyor,nede baska bisey,sadece tesekur etmek istiyorrum ki sordugum soruya yanit alamadim,vede evlenmek istedigim kiz dahi uç mesaj atmasina ragmen cvp vermediniz, ne diyim hocam allah razi olsun,dini egitiminize,size guvenerek sormustum sorumu, ama anlasilan bosuna zaman harcamis, vede bosuna e_mail kutunuza mesaj gonderip posta kutunuzu kabartmisim,ozur dilerim,saygilar efendim...

fatih

başarılarınızın devamını dilerim..
<br>
<br>tüm siteyi pdf tarzı bir formatla indirme imkanı olursa çok makbule geçer inşallah..

Serkan

Bu sitete emeği geçen tüm kardeşlerimin tüm hocalarımın Allah (cc) ilimlerini arttırsın. Günahlarınızın azabına esenlik olsun, bu yardımlarınız. Sizi çok geç buldum inşallah tez yitirmem. Allah yardımcınız olsun. Ellerinize, bilgilerinize, yüreklerinize ve emeklerinize sağlık olsun.

Hüdai ÇAKMAK

TERSİNİM TEORİSİ TANITIMI
<br>Tersinim teorisi Türk düşünür ve yazarlarından Hüdai ÇAKMAK’ın ortaya attığı teoridir. Teorinin kurgulayıcısı Hüdai ÇAKMAK bu konuda şunları yazıyor.
<br> -Varoluş insanoğlunun var edildiği ilk anlardan beri ilgisini çekmiş, konu-sunda pek çok teoriler üretilmiştir. Bu teoriler çok ve çeşitli olmasına rağmen varoluş bir yaratıcının eseridir ya da değildir, rastlantılarla oluşmuştur cevapla-rına uygun olmak üzere iki büyük grupta toplanır. Bir teori gerçek olduğu kuv-vetle inanılan bir varsayım üzerine kurulur, ayrıntılanır ve kanıtlanmaya çalışılır. Ulaşılan bilimsel sonuçlar genelde doğru olduğu kuvvetle inanılan varsayıma uygun olarak yorumlanır. Temel varsayımın yanlış olabileceği hiç bir zaman düşünülmez. Bu da bilimin olması gereken tarafsızlığına gölge düşürdüğü gibi pek çok hata ve yanlışlara yol açar, teorileri bilim dışına iter. Örneğin evrim teorisinin doğruluğu kuvvetle inanılan varsayımı milyonlarca tür ve cinste olan tüm canlıların rastlantılarla oluşmuş bir canlı hücresinin zamanla evrimleşmesi sonucu oluştuğudur. Bir evrim teorisi taraftarı hiç bir zaman bu temel varsayı-mın yanlış olabileceğini düşünmez. Bilimsel bulguları bu temel varsayıma uy-gun yorumlanmaya çalışır. Bu yorumların temel kanun ve ilkelerle çelişip çeliş-mediğine pek dikkat etmez. Kimileri görmezlikten, bilmezlikten gelinir.
<br>Tersinim teorisinin kurgulanma yöntemi bu uygulamanın tamamen tersidir. Önce bilimsel sonuç daha sonra ulaşılan sonuca göre varsayım ilkesine daya-nır. Bu nedenle bilimin ortaya koyduğu tüm kanun ve ilkelerle uyumludur, hiç biriyle çelişmez. Tersinim teorisi herhangi bir teoriye karşıt ya da destek olmak amacıyla ortaya konulmuş değildir. Tamamen kendine özeldir.
<br>Tersinim teorisi maddenin sakımı, entropi, yapmanın zor bozmanın kolay oldu-ğu ilkesi gibi tüm doğal kanun ve ilkeleri temel alır. Karşıtı olan diğer teorilerin bilimsel yöntemlerle doğruluğu onaylanmış esaslarını da temel almaktan çe-kinmez. Bu nedenle tersinim bilim dışına kaymadığı gibi konusundaki tüm teori-lerin bilimle doğrulanmış temellerinin birleştiği bir sentez durumundadır.
<br>Tersinim teorisi özet olarak bilimsel araştırmaların sonuçları olan şu esasları temel alır.
<br> 1)-Enerji girişi ve zaman varoluşun herhangi bir olgusundaki düzen sahibi sistemlerde bozuma (tersinime), diğerlerinde ise değişime neden olur.
<br> 2)-Tersinim teorisine göre Varoluş, tüm evreni varsa diğerlerini kapsayan kompleks bir bütündür. Canlılık ve cansızlık olarak ayrılmaz.
<br> 3)-Varoluşun kompleks bir bütün oluşu bir Yaratıcı iradenin eseri olduğunu gösterir.
<br> 4)-Varoluş canlılığın oluşum ve devamlılığı amaçlıdır. Her şey bu amaca uygun planlanmış ve var edilmiştir.
<br> 5)-Canlılar evrim teorisi iddiasının aksine gelişim değil, tersinim gösterir. Canlılardaki tersinim, kompleks sistem ve düzenlerin zaman içinde bozuma uğraması, kimi özelliklerini zayıflatması ya da kaybetmesi demektir.
<br> 6)-Her canlı türünün mükemmel ve eksiksiz yaratılmış bir arı ırkı vardır. Diğer tür ve çeşitler arı ırkların tersinimi sonuçlarıdır. Örneğin insanlar may-munların evrimi sonucu oluşamaz. Bu entropi, kalıtım, yaşamsal uygunluklar gibi doğal kanun ve ilkelere aykırıdır. Fakat maymunlar insanların tersinimi sonucu oluşmuş olabilir.
<br> 7)-Hiç bir canlı varlığını eksiksiz olarak geleceğe aktaramaz.
<br>8)-Varoluş sorusuna verilen cevaplar insan hayatlarını yönlendirir. Bu nedenle tersinimin çok geniş ve derin sosyal etkileri vardır.
<br>Teori sekiz ciltle kitaplaştırılmıştır ve tamamen bilimseldir. Tek kitaplık özeti mevcuttur.
<br>

Hüdai Çakmak

TERSİNİM TEORİSİ VE DOĞAL İLKELER
<br> Varoluş dediğimiz muazzam sistem tam bir düzen içindedir. Nice milyar yıllardan beri değişmeden var ve işler olan doğal kanun ve ilkeler bu düzenin inkâr edilemez kanıtlarıdır. Düzensizliklerde kanun ve ilkeler bulunmaz. Bu nedenle düzensizdirler. Kanun ve ilkelerin ortaya konulması, işlerlik kazanması bilgi, irade ve kudret üçlemesinin ürünleridir. Doğal kanun ve ilkeler pek çoktur. Pek çoğu hakkında henüz bilgimiz bulunmamaktadır. Aşağıda evrim ve tersinimle ilgili bir kaçından bahsedeceğiz. Teorilere uygunluğu konusunu oku-yucuya bırakıyoruz.
<br> Düzenleri (sistemleri) bozmanın kolay, yapmanın zor oluşu ilkesi: Bir şeyi yapmak, ortaya koymak her zaman zordur. Eser ne kadar ayrıntılı, hassas ve kompleks ise ortaya koymak o kadar güç olur. Ortaya konulan eserleri bozmak ise son derece kolay ve basittir. Eğer o düzen ya da yapı ayrıntılı ve hassas bir komplekslik gösteriyorsa bozmak o kadar kolay olur. Bir bakıma eserlerdeki incelik, hassaslık ve komplekslik yapmakla doğru, yıkmakla ters orantılıdır.
<br>Bir sanatkâr yıllar süren çabalarla göz nuru dökerek bir eser örneğin bir heykel meydana getirir. Bu sanat eserini bozmak için bilinçsizce yapılacak bir darbe yeterde artar bile. Yıllar süren emek ve çabalarla sırçadan bir saray yapabilirsi-niz ama atılacak bir taş bu sırça sarayı kırıp yıkmaya yetecektir.
<br>Nice mühendislerin, işçilerin yıllarca emek, güç ve zaman harcayarak ortaya koyduğu mükemmel planlanmış bir şehri bir deprem ya da bir kıvılcım bir kaç dakika, bir kaç saat içinde yerle bir edebilir. Bir bakıma bir eser ortaya koyabil-mek için bilinç, bilgi, kudret ve yeterli zaman gerekli olduğu halde bozup yıkmak için kaba kuvvet ve kısa süreçler yeterlidir.
<br> Termodinamiğin ikinci (entropi) kanunuyla bozmanın kolay, yapmanın zor olduğu ilkesi rastlantıların örneğin canlılık gibi basite indirgenemez kompleks oluşumları meydana getirebileceğini savunan materyalizm ve uzantısı olan teorilerin önünde diğer doğal kanun ve ilkelerle birlikte aşılması mümkün ol-mayan sıra dağlar gibi durmaktadır. Materyalizm ve uzantısı olan teorilerin bu konuda canlı yapılarının basite indirgenemez kompleks yapılarını inkar etmek-ten başka seçenekleri yoktur.
<br> Kompleks düzenlerin oluşumunda bilgi, irade ve gücün gerekliliği ilkesi: Düzenleri yapmanın zor; yıkmanın kolay olduğu ilkesi aynı zamanda (düzenle-rin bir amaca yönelik olması gerektiği göz önüne alındığında) yeterli bilginin, gücün ve her ikisini amaca uygun harekete (eyleme) geçiren bir iradenin olması gerektiği gerçeğini ortaya koyar. Diğer ifade ile bir yapıda bir amaç ve bu ama-ca uygun düzenlilik varsa o yapı bilgi, güç ve iradenin eseridir. Asla rastlantılar sonucu değildir.
<br> Örneğin bir çölde güneş, rüzgâr gibi doğal etkenler art arda dizilmiş estetik görünümlü, göz zevkimizi okşayan minik tepecikler, şekiller meydana getirebilir. Art arda dizilişlerine ve estetik görünümlerine bakarak bu oluşumların bir dü-zenlilik (bir eser) olduğu iddia edilebilir. Fakat bu oluşumlar bir amaca yönelik değildir. Eser sahibi olması gereken doğal etkenler estetik görünüşlü tepecikler meydana getireceklerini bilmezler, bu amaç için hareket etmezler.
<br>Örneğin çölde esen rüzgârların dört bir yanı kavuran güneş ışıklarının radyas-yonların zaman içinde estetik görünümlü tepecikler oluşturduğunu gördüğümüz ve bildiğimiz halde aynı etkenlerin estetik görünümlü tepeciklerin ardından evle-ri, sarayları, yolları, köprüleri, fabrikaları, enerji santralleri olan modern ve güzel bir şehir meydana getirebileceğini hiçbir zaman düşünmeyiz. Bunun nedeni ise bu tür oluşumların bir amaca yönelik kompleks sistemler oluşudur.
<br>Bilinç dışı rastlantısal etkenler estetik görünümler verdikleri yerleri rahatlık-la kirletip bozabilirler. Çünkü bunlar tıpkı modern bir şehri yerle bir eden deprem-ler gibi kontrolsüz kaba güçler gibidir. Bu nedenle ortaya çıkan oluşumlar gözle-re okşayan estetik görünümde olsalar dahi bilgi, güç ve irade üçlemesinin so-nucu olmadığından eser değildir.
<br> Fakat aynı çölde basit bir kulübe, çadır ve hatta üst üste konulmuş taş yığınlarından ibaret harabeler görsek; estetik olmasalar, göz zevkimizi hitap etmeseler bile bunların emek, bilgi ve irade üçlemesiyle meydana getirildiğini, rastlantılar sonucu oluşmadığını biliriz. Bu konuda en küçük şüphemiz olmaz. Fakat estetik görünümlü tepecik dizimleri için aynı şeyi düşünüp söyleyeme-yiz.
<br>Sonuçta şunu belirtmek istiyoruz. Eğer bir oluşumda bir amaç ve bu amaca uygun düzenlilik ya da düzenlilikler varsa o oluşum bilgi, güç, irade, madde ve zaman beşlemesinin sonucudur. Asla rastlantıların eseri değildir.
<br> Doğa Gücü ya da Tabiat Ana…Eserlerin Eser Sahibi Olamayacağı İlkesi: Materyalizm varoluşta bilgi, kudret ve irade sahibi bir Yaratıcının varlığını ret ve inkâr eder. Fakat varoluş ret ve inkâr edilemeyen bir düzenlikler bütünlüğüdür. Bu bütünlüğe ekoloji diyoruz.
<br> Düzenlilikler ise kurallar ve yasalar sonucudur ve bir amaca yöneliktir. Dü-zenlerin düzenliliği ise yasaların, kuralların eksiksiz işlemesine bağlıdır. En küçük bir hata ya da aksaklık bu muazzam makineyi durdurabilir. Bu nedenle kuralların, yasaların işlemesi son derece karmaşık, kompleks ve şaşırtıcı bir oto kontrol sistemiyle yapılır. Hiç bir şey rastlantıya bırakılmamıştır. Hiç bir şeyin rastlantıya bırakılmaması devrede eyleme geçmiş bir iradenin varlığını açık şekilde gösterir. İnkar etmek ya da etmemek bu gerçeği değiştirmez.
<br>Materyalizm bu sistemsel bütünlüğe Doğa Gücü ya da Tabiat Ana der. Mater-yalizme göre doğa gücü doğal kuralların, yasaların bileşkesidir. Bu nedenle doğaüstü bir güç değildir. Belki de doğanın ta kendisidir.
<br>Gerçek ise ifade edilmek istenen doğa gücünün ekolojik düzenin bir sonucu olduğudur. Ekolojik düzen ise madde ve yaşam dünyasını içine alan yaşamsal uygunluklarla kurulmuş kompleks düzenlerin, sistemlerin bütünlüğüdür. Yaşa-mın varlığına ve devamlığına yöneliktir.
<br> Termodinamiğin ikinci kanuna göre zaman düzenleri düzensizleştirir, kar-maşa ve anarşi oluşturur. Bu nedenle eğer bir yerde bir amaç; bu amaca uy-gun düzenler, düzenlilikler varsa bilgi, kudret ve irade üçlemesi de var demek-tir.
<br> Doğa gücü konulmuş kural ve yasaların bileşkesi (sonucu) olduğundan kendini meydana getiren yasaların, kuralların oluşturucusu, koyucusu olama-yacağı açıktır. Hiç bir şey rastlantılarla kendi kendini meydana getiremez. Doğa gücü ve varoluşun dışında bilgi kudret ve irade sahibi bir Varlık gerekir. Bu nedenle eserler eser sahibi değildir. Eser sahibi eserin dışındadır, eserden başkadır.
<br>Hüdai ÇAKMAK
<br>Yazar
<br>Tersinim teorisi kurgulayıcısı
<br>
<br>
<br>
<br>
<br>

Hüdai Çakmak

TERSİNİM TEORİSİNİN MEKANİZMALARI
<br> Tersinim teorisinin belli başlı mekanizmaları özetle şunlardır.
<br> 1)-Tersinimsel değişim: Tersinim teorisi varoluşu canlılık ve cansızlık ola-rak ayırmaz bir bütün olarak kabul eder. Entropi kanunları ise doğal şartlara bırakılmış düzen sahibi sistemlerin zaman içinde bozuma (tersinime) uğraya-cağını düzenlerin düzensizliğe gideceğini belirtir.
<br> Maddeler moleküllerden, moleküllerde atomlardan oluşur. Atom ve mole-küller ise sistem ve düzen sahibi oluşumlardır. Maddeler de doğal şartlarda ve zaman içinde değişimler gösterir. Örneğin bir granit kaya zamanla çürür kimi metaller oksitlenir.
<br> Daha kompleks düzen sahibi cansız oluşumları örneğin son model bir ara-bayı doğal şartlara bıraktığınızda kullanmadığınız halde ciddi şekilde tersinimsel değişime uğradığını (bozulduğunu) görürsününüz. Tersinimsel de-ğişim düzen sahibi sistemlerin kompleksliği ve zamanla doğru orantılıdır.
<br> 2)-Canlılarda tersinimsel değişim: Canlılarda tersinimsel değişimler evrim teorisinin mutasyonları karşıtıdır ve negatif değişimi ifade eder.
<br>Tüm canlılar basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünsel kurgusudur. Dolaysıyla tersinimsel değişimlerden daha çok ve daha güçlü etkilenirler. Canlı-lar bu etkilerden varedilişlerinde kendilerine eksiksiz verilmiş savunma meka-nizmalarıyla korumaya bu etkileri en aza indirmeye çalışırlar.
<br>Tersinimsel etkiler gen bilgilerini etkilemiş ise bozunumlar diğer nesillere aktarı-lır. Bu da canlıların zaman içinde tersinim göstermesi demektir.
<br> 3)-Doğal elenme (elenim): Doğal elenme evrim teorisinin doğal seleksiyon mekanizmasının tersini ifade eder.
<br>Doğal seleksiyon zaman içinde diğerlerine göre daha çok evrimleşen canlıların diğerlerini elemine ettiğini hayat sahnesinden sildiğini bu yolla evrimleş-menin gerçekleştiğini savunur. Tersinim teorisine göre bu oluşum tam tersinedir.
<br>Canlılar mükemmel ve eksiksiz var edilmişlerdir. Fakat tersinim sonucu kimi yaşam avantajlarını azaltabilirler yada tamamen kaybedebilirler. Yaşam avan-tajlarını azaltanlar (örneğin ihtiyarlayanlar hastalar) gerektiği kadar sahip ola-mayanlar (örneğin gerektiği gibi korunamayan yavrular) yaşam avantajlarını tamamen kaybedenler (örneğin bacakları kırılmış hayvanlar kanatları kırılmış kuşlar) ekolojik sistem içinde elemine edilirler. Avantajlarını koruyabilenler ya-şamlarını devam ettirir. Elenenler bu avantajlarını zayıflatanlar ya da kaybeden-lerdir. Doğal elenme (elenim) budur.
<br> 4)-Tersinimsel çeşitlenme: Tersinimsel değişimler çeşitlidir. Bunun nedeni canlıların yaşamsal şartlarının farklı olabilmesidir. Eğer tersinimsel değişim-lerden bir kısmı gen bilgilerine etkilerse ayrıntı yönünden atalarından farklık bireyler oluşur. Buna tersinimsel çeşitlenme denilir. Örneğin mavi ya da yeşil gözlülük ten rengi farklılıkları tersinimsel çeşitlenme sonuçlarıdır.
<br>5)-Dar alanda tersinimsel çeşitlenme: Evrim teorisinin allopatrik varyasyon teriminin karşılığıdır. Genelde dar bir alanda sıkışıp kalmış türdeşleriyle bağlan-tıları kopmuş küçük topluluklarda meydana gelir. Bu topluluklarda yakın akraba evlilikleri yaygındır. Yakın akraba genlerinde ise farklılıklar az benzerlikler çok-tur. Yavrular anne ve baba genlerinin karışımları olduğundan kombinasyonu zenginliği oluşmaz. Benzerlikler çoğalır ve diğer nesillere aktarılır. Dolaysıyla gen rahatsızlıkları daha kolay diğer nesillere geçer.
<br> Bu tür toplumlarda tersinimsel değişimler (negatif değişimler) son derece güçlü ve çeşitlidir. Bu konuda yaptığımız bir araştırmalarda insansı özelliklerini önemli ölçüde yitirip maymunlaşmaya başlamış toplulukları gördük.
<br> 6)-Seksüel seçilim: Evrim teorisi dişilerin gösterişli erkekleri seçtiklerini bu erkeklerin döllerini diğerlerine göre diğer nesillere daha kolay daha çok aktar-dıklarını savunur ve bu seçimi evrim mekanizmalarından biri sayar.
<br>Fakat irade sahibi olmayan bu tür canlıların güzelle çirkini nasıl ayırt ettikleri güzelliklerden zevk alabilme melekesini nasıl sahip oldukları konusunda her-hangi bir bilgi veremezler kanıt da gösteremezler.
<br> Tersinim teorisi bu konuda güzelliğin gençlik sağlık güç, kuvvet sembolü olduğunu dişi bir hayvanını sadece bunu anladığını nesillerini güçlü bireyler-le aktarma isteği ve içgüdüsüyle güzel erkekleri seçtiğini söyler ve kabul eder.
<br>Her zaman olduğu gibi evrim teorisi doğal bir içgüdünün sonucu olan bu olayı kendi görüşüne uygun yorumlamayı tercih etmiş teorilerine bir evrim mekaniz-ması olarak koymuştur. Bu doğal olayın evrimle uzaktan yakından ilişkisinin olmadığı sadece varoluşlarında kendilerine verilen mükemmel yapılarını diğer nesillere aktarma içgüdüsünün doğal bir sonucu olduğu açıktır.
<br>Yeri ve sırası geldiğinde teorimiz hakkında bilgi vereceğiz. Görüş ve eleştirileri-niz çabalarımızı artıracak ufkumuzu genişletecektir.
<br>Hüdai ÇAKMAK
<br>Yazar
<br>Tersinim Teorisi Kurgulayıcısı
<br>
<br>
<br>
<br>
<br>
<br>

Hüdai ÇAKMAK

EVRİM TEORİSİ VE TERSİNİM TEORİSİ
<br> Henüz doğruluğu kanıtlanmamış, kanıtlanması da hayli şüp-heli bir teoriyi insan aklının bir zaferi gibi takdim etmek en hafif tabiriyle bilimsel tarafsızlığa görmezlikten gelmek, taraf tutmaktır. Evrim teorisi temelini teşkil eden bir canlı hücresinin rastlantılarla nasıl oluştuğu sorusunu bile tatmin edici bir cevap verememek-tedir. Bu konudaki verdiği cevaplar bilimin gerektirdiği deney ve gözlemlerle sınanarak ortaya koyma yerine derin bir hayal gücü-ne dayanır.
<br> Gerçektende evrim teorisinin kurgulanma yöntemi de hatalı-dır. Doğruluğu kuvvetle inanılan; bir canlı hücresinin rastlantılarla meydana geldiği, zamanla evrimleşerek bu gün hayranlıkla gö-rüp incelediğimiz canlılar dünyasını meydana getirdiği temel var-sayımına dayanır.
<br> Temel varsayım en baştan doğru kabul edildiğinden ayrıntılar buna uygun yorumlanır. Gerektiğinde en bilinen ve tartışılmayan doğal kanun ve ilkeler bile görmezlikten, bilmezlikten gelinir. Hiç bir zaman temel varsayımın yanlış olabileceği düşünülmez. Bu-nun nedeni ise temel varsayımın doğru olduğunu kabul etme mecburiyetidir.
<br> Bir bakıma gidilmesi gereken mecburi istikamettir.
<br> Tersinim teorisi doğruluğu kuvvetle inanılan bir varsayım yeri-ne bilimsel bulguların ortaya koyduğu sonuçların sentezlerini te-mel alır. Bu nedenle karşıtı gibi görünen teorilerin doğruları ve temelleri tersinim teorisinin doğruları ve temelleri olur. Örneğin maddenin sakımı kanunu, entropi kanunları, canlıların zaman içinde değişmesi, mutasyonlar, varyasyonlar, doğal seleksiyon tersinim teorisinin bilimsel bulgulara uygun yorumlanmış meka-nizmalarıdır.
<br> Bilimsel bulgular enerji girişleri ve zamanın düzen sahibi sis-temlerde bozuma (tersinime) neden olduğu sonucuna ulaşmıştır. Bu sonuçlar entropi kanunları ve bozmanın kolay yapmanın zor olduğu ilkesiyle de tamamen örtüşür.
<br> Tersinim düzen sahibi sistemlerde bozunum diğerlerinde değişim anlamına gelir. Zaman içinde canlılardaki değişim tersi-nim yönündedir.
<br> Mutasyonlar gen bilgilerini etkilemiş ise diğer nesillere aktarı-lır. Mutasyonlar daima tersinim yönündedir. Bu nedenle canlılar-da gelişim değil bozunum (tersinim) söz konusu olur.
<br> Tersinim için bilgi, irade ve uzun zaman gerekli değildir. Ka-ba güç (enerji girişi) yeterlidir. Bu nedenle evrim için şart olan ara format canlılarının varlığı tersinim için gerekli değildir.
<br> Her canlı türünün mükemmel var edilmiş bir arı ırkı vardır. Diğer tür ve çeşitler arı ırkın tersinimi sonucu oluşur. Buna göre maymunlar insanların tersinimi sonucu oluşabilir. Bu konuda gözlemlenmiş somut deliller vardır.
<br> Doğal seleksiyon canlıların savunma korunma mekanizma-larıyla var edilişlerindeki mükemmel yapılarını koruma ve nesille-rini devam ettirme gayretlerinin sonucudur.
<br> Canlılar arasında bitip tükenmek bilmeyen bir yaşam savaşı yerine ekolojik düzen dediğimiz mükemmel bir dayanışma vardır.
<br>Tersinim teorisi tamamen bilimsel sonuçlarla ayrıntılanmıştır ve her zaman eleştirilere açıktır.
<br>Hüdai ÇAKMAK
<br>Yazar
<br>
<br>
<br>

Hüdai ÇAKMAK

TERSİNİM TEORİSİ
<br>
<br> Tersinim teorisi Türk düşünür ve yazarlarından Hüdai ÇAKMAK’ın ortaya attığı teoridir. Teorinin kurgulayıcısı Hüdai ÇAKMAK bu konuda şunları yazıyor.
<br> -Varoluş insanoğlunun var edildiği ilk anlardan beri ilgisini çekmiş, konusunda pek çok teoriler üretilmiştir. Bu teoriler çok ve çeşitli olmasına rağmen varoluş bir yaratıcının eseridir ya da de-ğildir, rastlantılarla oluşmuştur cevaplarına uygun olmak üzere iki büyük grupta toplanır.
<br> Bir teori gerçek olduğu kuvvetle inanılan bir varsayım üzerine kurulur, ayrıntılanır ve kanıtlanmaya çalışılır. Ulaşılan bilimsel sonuçlar genelde doğru olduğu kuvvetle inanılan varsayıma uy-gun olarak yorumlanır. Temel varsayımın yanlış olabileceği hiç bir zaman düşünülmez. Bu da bilimin olması gereken tarafsızlı-ğına gölge düşürdüğü gibi pek çok hata ve yanlışlara yol açar, teorileri bilim dışına iter.
<br> Örneğin evrim teorisinin doğruluğu kuvvetle inanılan varsa-yımı milyonlarca tür ve cinste olan tüm canlıların rastlantılarla oluşmuş bir canlı hücresinin zamanla evrimleşmesi sonucu oluş-tuğudur. Bir evrim teorisi taraftarı hiç bir zaman bu temel varsa-yımın yanlış olabileceğini düşünmez. Bilimsel bulguları bu temel varsayıma uygun yorumlanmaya çalışır. Bu yorumların temel kanun ve ilkelerle çelişip çelişmediğine pek dikkat etmez. Kimileri görmezlikten, bilmezlikten gelinir.
<br> Tersinim teorisinin kurgulanma yöntemi bu uygulamanın ta-mamen tersidir. Önce bilimsel sonuç daha sonra ulaşılan sonuca göre varsayım ilkesine dayanır. Bu nedenle bilimin ortaya koy-duğu tüm kanun ve ilkelerle uyumludur, hiç biriyle çelişmez.
<br> Tersinim teorisi herhangi bir teoriye karşıt ya da destek ol-mak amacıyla ortaya konulmuş değildir. Tamamen kendine özel-dir.
<br> Tersinim teorisi maddenin sakımı, entropi, yapmanın zor bozmanın kolay olduğu ilkesi gibi tüm doğal kanun ve ilkeleri te-mel alır. Karşıtı olan diğer teorilerin bilimsel yöntemlerle doğrulu-ğu onaylanmış esaslarını da temel almaktan çekinmez. Bu ne-denle tersinim bilim dışına kaymadığı gibi konusundaki tüm teori-lerin bilimle doğrulanmış temellerinin birleştiği bir sentez duru-mundadır.
<br> Tersinim teorisi özet olarak bilimsel araştırmaların sonuçları olan şu esasları temel alır.
<br> 1)-Enerji girişi ve zaman varoluşun herhangi bir olgusundaki düzen sahibi sistemlerde bozuma (tersinime), diğerlerinde ise değişime neden olur.
<br> 2)-Tersinim teorisine göre Varoluş, tüm evreni varsa diğerle-rini kapsayan kompleks bir bütündür. Canlılık ve cansızlık olarak ayrılmaz.
<br> 3)-Varoluşun kompleks bir bütün oluşu bir Yaratıcı iradenin eseri olduğunu gösterir.
<br> 4)-Varoluş canlılığın oluşum ve devamlılığı amaçlıdır. Her şey bu amaca uygun planlanmış ve var edilmiştir.
<br> 5)-Canlılar evrim teorisi iddiasının aksine gelişim değil, tersi-nim gösterir. Canlılardaki tersinim, kompleks sistem ve düzenle-rin zaman içinde bozuma uğraması, kimi özelliklerini zayıflatması ya da kaybetmesi demektir.
<br> 6)-Her canlı türünün mükemmel ve eksiksiz yaratılmış bir arı ırkı vardır. Diğer tür ve çeşitler arı ırkların tersinimi sonuçlarıdır. Örneğin insanlar maymunların evrimi sonucu oluşamaz. Bu entropi, kalıtım, yaşamsal uygunluklar gibi doğal kanun ve ilkele-re aykırıdır. Fakat maymunlar insanların tersinimi sonucu oluş-muş olabilir.
<br> 7)-Hiç bir canlı varlığını eksiksiz olarak geleceğe aktaramaz.
<br> -Varoluş sorusuna verilen cevaplar insan hayatlarını yön-lendirir. Bu nedenle tersinimin çok geniş ve derin sosyal etkileri vardır.
<br>
<br> Teori sekiz ciltle kitaplaştırılmıştır ve tamamen bilimseldir. Tek kitaplık özeti mevcuttur.
<br>
<br>Hüdai ÇAKMAK
<br> Yazar
<br>Tersinim Teorisi Kurgulayıcısı
<br>

Hüdai ÇAKMAK

<br> BİR YARATICININ VAR OLDUĞU GERÇEĞİ VE MATERYALİZM
<br> İnsanoğlu var edildiği ve düşünmeye başladığı ilk anlardan itibaren yaratılışı merak etmiştir. Bu merak önce; ben neden, na-sıl, niçin var edildim şeklinde kendine yönelikti. Fakat daha sonra var oluşun bütünlüğü keşfedilmeye başlanınca bu soru; biz nasıl, neden, niçin var edildik şekline dönüşmüş, bu konuda çok ve çeşitli teoriler, düşünceler üretilmiştir.
<br> Var oluşun nedenleri, niçinleri, nasılları konusunda üretilen yanıtların çokluğu ve çeşitliliğine rağmen bütün bunları iki büyük grupta toplamak mümkündür. Tanınmış bir bilim insanına göre varoluş ya yaratılmıştır ya da yaratılmamıştır.
<br> Eğer yaratılmış ise bir yaratıcı iradenin olması gerekecektir. Fakat materyalistler yaratılışı kabul etmek için yokluktan bir şey-lerin meydana geldiğini, ortaya çıktığını kabul etmek gerekir; bu-nu da bilim ret eder diyerek yaratılışı inkâr ederler, kanıt olarak bilimi gösterirler. Yadsınamaz bilimsel bir gerçek olan maddenin (enerjinin) sakımı kanunu bu görüşü onaylar gibidir. Tersinim teorisi ise materyalistlerin bu kanunu eksik bu nedenle yanlış yorumladıkları görüşündedir.
<br> Maddenin (enerjinin) sakımı kanunu hiç bir maddenin yoktan var vardan da yok olmayacağını ancak şekil değiştireceğini belir-tir.
<br> Materyalistler varoluşu önce maddeye dolaysıyla evrene in-dirgerler. Ardından da maddenin sakımı kanuna göre var olan evrenin yoktan var olamayacağını, var olduğu içinde ezelden beri var olması gerektiğini söylerler. Söylerler ama var olan bir madde yokluktan var olamayacağından her madde gibi evreninde bir kaynağının olması gerektiğini nedense görmezlikten, bilmezlikten gelirler.
<br> Nitekim doğruluğu hemen hemen kanıtlanmış olan big bang teorisine (tersinim teorisine göre genişim evresi) göre evrenin kaynağı kütlesiz bir enerji zerresidir. Diğer ifade ile evren bu küt-lesiz enerji zerresinin patlaması sonucu meydana gelmiştir.
<br>Eğer evrenin kaynağı bir kütlesiz enerji zerresi ise maddenin (enerjinin) sakımı kanuna göre bu zerrenin de bir kaynağı olması gerekecektir. Bu böyle ezele kadar devam edip gider.
<br> Bir materyalist için evrenin bir kaynağının, kaynağında bir kaynağının olması, bunun ezele kadar devam edip gitmesi ge-rektiği materyalist felsefeyi etkilemez. Aksine doğrular.
<br>Materyalist çevreler önceleri evrenin kaynağı olan enerji zerresi-nin ezelden beri var olduğunu; takriben on üç milyar yıl önce pat-layarak tüm evreni meydana getirdiğini savundular. Fakat tüm evreni meydana getirecek kadar yoğun olması gereken bu zerre-ciğin ışık fotonlarının yayılmasına dahi izin vermeyecek kadar büyük çekim gücüne sahip olması gerektiği, nasıl olup da patla-dığı (patlama için çekim gücünden daha büyük ve ters etkili bir gücün enerji zerreciğinin tam ortasına uygulanmış olması gere-kir) sorusu gündeme gelince bu varsayımdan vazgeçmek zorun-da kalmışlar, yerine kurulup bozulan evren modelini getirmişler-dir. Bu modele göre evren kurulup bozularak ezelden gelmekte-dir. Sonsuza kadar kurulup bozulacaktır.
<br> Kurulup bozulan evren modelini destekleyen herhangi bir bilimsel kanıtın olmaması bu varsayımı bir teori olmadan öteye götürmez. Bize göre bu bir bilimsel gerçekleri materyalist felsefe-ye uydurma operasyonudur.
<br> Evrenin bir enerji zerresinin patlaması sonucu meydana gel-diği gerçeği evren meydana gelirken kaynağın tümünün kullanılıp kullanılmadığı sorusunu gündeme getirir. Bu soruya verilecek cevap çok önemlidir.
<br> Eğer kaynağın tümü kullanılmış ise kaynağın kaynakları da kullanılmış olacağından evrenin ezelden gelmesi gerekecekti. Ama biz evrenin ezelden gelmediğini, bir yaşının ve belirli bir kütlesinin olduğunu biliyoruz. Bu da bize evren oluşurken kayna-ğın tümünün kullanılmadığını sadece büyük bütünün minik bir parçasının harcandığını gösterir.
<br> Büyük bütün ezelden gelip ebede uzanması gerektiğinden harcanan parça onu eksiltmeyecek, azaltmayacak, evrende bu büyük bütünün içinde minik bir zerre (gerçekte bir zerre bile de-ğil) olacaktır.
<br> Uzay diye isimlendirip ezelden gelip ebede uzanan bir hiçlik olarak nitelendirdiğimiz evren dışı alemin gerçekte bir hiçlik ol-madığı açıktır. Bu gerçek ise tersinim teorisinin Yaratıcı evreni yaratmayı murat edince kendi zerresinden bir zerreyi ortaya koy-du ve kün (ol) buyurdu öngörüsüyle tamamen örtüşür.
<br> Sonuç olarak şunları söyleyeceğiz. Evren başlangıcından en mükemmel dönemine kadar mükemmel planlanmış bir düzenle-menin sonucudur. Asla rastlantısal değildir.
<br>İçinde milyarlarca gökcisminin bulunduğu şu evren, evrende yü-züp duran dünya, dünyayı tıka basa dolduran ancak milyarla ifa-de edilebilen canlılar rastlantılarla oluşmamışsa, oluşamamışsa ve bilim bu gerçeği ısrarla gösteriyorsa varoluş rastlantılarla oluşmamış demektir. Eğer varoluş rastlantılarla oluşmamış ise bir irade sahibi güç tarafından yapılmış, yaratılmış demektir. Bu da varlığı kesin olan bir Yaratıcıyı işaret eder. Varoluşun rastlan-tılarla oluşmadığını bilimsel olarak göstermek demek bir Yaratı-cının var olduğunu bilimsel olarak göstermek demektir.
<br>
<br>Hüdai ÇAKMAK
<br>Yazar
<br>Tersinim Teorisi Kurgulayıcısı
<br>
<br>
<br>

Hüdai ÇAKMAK

<br> BİLİM Mİ, EVRİM Mİ?
<br>
<br> Evrim teorisinin kanıtlanması -her ne kadar evrim teorisi taraftarları evrimin kanıt gösterilmesine gerek olmayan açık bir gerçek olduğunu kabul etseler ve buna inansalar da- evrim teorisi taraftarlarının en büyük idealleridir. Gerçekte onları evrim teorisinin kanıt gösterilmesine gerek olmayan açık bir gerçek oldu-ğu inancına iten neden bu konudaki başarısızlıkları, teoriyi destekleyen bilimsel hiçbir kanıtın bulunamamasıdır.
<br> Fakat taraftarlarına göre evrim teorisi öylesine açık bir gerçektir ki bu gün bilimsel kanıtlarının bulunamaması ilerde bulunmayacağı anlamına gelmez. Evrimin kanıtları ilerde nasıl olsa bulunacaktır. Bu nedenle kanıtsızlığa rağmen evrimi bir gerçek kabul ederek varsayımları bunun üzerine kurmanın herhangi sakıncası yoktur.
<br> Görüleceği gibi evrimci çalışmalar kanıtlardan çok kanıtsızlığa dayanan bu sakat mantık üzerindedir. Bir bakıma evrim teorisi taraftarları binanın temelini atmadan çatısını kurmaya çabalamaktadırlar.
<br> Tanınmış bir gazetemizde 3 Eylül 1999 tarihinde yayınlanan Evrimin For-mülü Bulundu başlıklı haberde üç Fransız araştırmacının çalışmalarından bah-sediliyor, evrim nasıl gerçekleşiyor sorusuna cevap arayarak ortaya matema-tiksel bir formül koydukları bildiriliyordu.
<br> Haberde yapılan çalışmalarda hâkim olan görüş ise yukarda bahsettiğimiz mantığa uygun olarak-bilimsel kanıtsızlıklara rağmen- evrimin bilimsel bulgular tarafından ispatlanmış kesin bir gerçek olduğu, geriye sadece formülünün keş-fedilmesinin kaldığı yönündeydi.
<br> Bir bakıma-nasıl olmuşsa- çatı kurulmuştu, bu çatıya bir temel aranmak-taydı.
<br> Bu formül ya da buna benzer tüm evrimci spekülasyonlar, önce evrimi mut-lak bir gerçek olarak kabul eden, sonra da bu kabul üzerine senaryolar yazan araştırmacıların ürünüdür.
<br> Örneğin bu kişiler insanın maymunlarla ortak bir atadan geldiğini bu varsayımı destekleyen hiçbir bilimsel kanıt olmadığı halde- kanıtların da-ha sonra bulunacağını varsayarak- gerçek olduğunu peşinen kabul et-mekte, sonra insan ile maymunlar arasındaki farklılık ve benzerlikleri he-saplayıp kıyaslamakta, son olarak da bu bilgileri evrim kanunlarına uygun olarak yorumlamakta, çıkan sonuca göre yeni formüller, varsayımlar üret-mektedirler.
<br> Fakat bir gerçeği-her ne kadar evrim teorisi taraftarları unutsalar bile-unutmamak gerekir. Bu gerçekte evrimin yaşandığı konusunda hiçbir bi-limsel kanıt olmamasına rağmen yaşanmadığı konusunda sayısız kanıt vardır.
<br> Hayal ürünü, bilimsel kanıtlara dayanmayan varsayımlar üretmek gerçekte çok kolaydır.
<br> Her insan böyle varsayımlar üreterek tıpkı Charles Darwin gibi; bu varsa-yımlarım her ne kadar pek çok çelişkiler içerse de; bilime, akla, mantığa ters düşse de gerçek olduklarına gönülden inanıyorum ama henüz bilim-sel kanıtlarını bulamadım. Zaman içinde bulunacağını umuyorum. Nasıl olsa günün birinde kanıtları bulunacağından siz bu varsayımlarımı gerçek olarak kabul ediniz diyebilir.
<br> Bir insan ortaya çıkıp, yer sarsıntıları dünyayı karıştırmak isteyen çok geliş-kin uzaylı canlıların uzaktan kumandayla oluşturdukları provokatif olaylardır diye bir varsayım ortaya atabilir. Sonra elinde her hangi bir bilimsel delil olma-dan ya da Drake denklemi gibi şüpheli varsayımları kesin delillermiş gibi kulla-narak uzaylıların var ve akıllı olduklarından, akıl almaz teknolojilerinden, ne kadar güçlü olduklarından, yakında dünyayı işgal edeceklerinden, insanları kendi türlerine evrimleştireceklerinden, gezegenlerine götüreceklerinden….. Bahsedebilir. Bu konuda daha başka deliller istendiğinde bu tür deliller elimde henüz yok ama çok yakında ortaya konulacaktır denilebilir.
<br> İnsanın hayal gücü sınırsız olduğundan bu varsayımını yine hayal gücüyle ürettiği başka varsayımlarla destekler ve bu varsayımları gerçeklerinin yerine kanıt olarak ortaya koyabilir.
<br> Tarih boyunca bu tür hiçbir bilimsel kanıtlara dayanmayan sonunda birer safsata oldukları anlaşılan varsayımlara inanan, bu yolda servetlerini ve hatta hayatlarını harcayan nice insanlar görülmüştür. Bu gerçekte insanların ne ka-dar kolay aldanıp yanılabildiklerinin bir başka boyutudur.
<br> Görüleceği gibi gerçekte bir safsata olan hayali bir varsayımı (Evrenin Dün-yamızdan başka bir yerinde yaşamın olup olmadığı kanıtlanamamıştır) Drake denklemi gibi bilimsel olduğu iddia edilen bir varsayıma getirip dayandırdık. Bu varsayımımızı pek çok insanın bir gerçekmiş gibi kabul edeceğinden emin ola-bilirsiniz. Evrim teorisinin bu günkü bilimsellikteki konumu-gerçek bilimsel kanıt-larla desteklenmedikçe- yukarıdaki hayali varsayımımızla aynıdır.
<br>
<br> Yukarıdaki hayal kurgusuna benzeyen bir iddiayı Jean Chalin isminde bir bilim insanı ortaya atmıştır.
<br> Bu bilim insanı daha da ileri giderek uzaydan gelen bu akıllı yaratıkların mevsimleri oluşturan değişimleri, yer sarsıntılarını kontrol ettiklerini, bu oluşum-ların etkenlerini istedikleri gibi değiştirdiklerini ve hatta Dünya ekonomisini ele geçirdiklerini borsaları indirip çıkardıklarını…. İddia etmekteydi.
<br> Yine saygın bir bilim! insanımız Evrim teorisi taraftarlarının hiç dinmeyen baş ağrılarından biri olan ilk canlıların oluşumu konusunda:
<br> -Örneğin ilk meydana gelen aminoasitlerdir. İkinci basamakta, thermal proteinler ve mikro kürecik proteinoidleri oluşmuştur. Daha sonraki ba-samakta, ATP aminoasitleri devreye girip evrimleşmiştir. Daha sonra da daha kompleks proteinler ve protein sentezleri gelişmiştir. Daha sonra prototip hücreler oluşmuş ve milyonlarca yılda doğa deneye yanıla stabil hücreleri oluşturmuştur diye yazabilmektedir.
<br> Yukarıdaki cümlelerde ilk canlı hücre oluşumun evrim teorisi öngörülerine uygun aşamaları sıralanmış ancak bu aşamaların nasıl ve hangi mekanizmalar aracılığı ile gerçekleştirildiği konusunda bilimsel herhangi bir kanıt gösterilmesi unutulmuştur!.
<br> Bir evrimci yazar hiçbir kanıt göstermeye gerek duymadan fakat bilimsel deyimleri, isimleri bol, bol kullanarak rastlantılarla ilk canlının nasıl oluştuğun-dan nasıl evrimleştiğinden bahsederek şempanzelere ondan da insana kadar rahatlıkla getirebilir.
<br> Yazar evrimi-eğer gerçekse-kolaylıkla tırmanılan alçak basamaklı bir mer-diven gibi basitleştirmiştir. Görüldüğü gibi her şey kolaylıkla olu oluvermektedir. Fakat gerçek böyle değildir.
<br> İlk meydana geldiği iddia edilen aminoasitlerin rastlantılarla oluşmalarının mümkün olmadığı bilimsel kanıtlarla gösterilmiş bir gerçektir.
<br> Yukarıda yazıda iddia edilen evrim merdivenin ilk basamağında bulunan aminoasitlerin rastlantılarla oluşamayacağı oluşsa bile mevcut şartlarda varlık-larını koruyamayacakları dolaysıyla proteinleri oluşturamayacakları bizzat evrim teorisi taraftarları tarafından itiraf edilmiş bir gerçektir. (Aminoasitler ve protein-ler bölümlerine bakınız)
<br> Dünyaca ünlü Science News dergisinin Ocak 1999 sayısındaki bir makale-de şunlar yazılıdır.
<br> Hiç kimse şimdiye kadar nasıl olup da geniş çapta dağılmış yapıtaşla-rının proteinlere dönüştüğünü tatmin edici bir şekilde açıklayamamıştır. İlkel dünyanın varsayılan koşulları aminoasitleri yalıtılmış bir yalnızlığa doğru sürükleyecek şekildedir.
<br> Canlılık konusundaki yazının diğer bölümlerindeki iddialar ise ilk bölümün imkânsız olarak belirttiğimiz oluşum zorluklarını kat, kat aşar.
<br> Sayın bilim! insanının oldu, oluverdi gibi iki-üç cümlede aktardığı iyice basi-te indirgenmiş bu senaryoda söz edilen yapıların her biri son derece özel ve komplekstirler ve rastlantılarla meydana gelmeleri kesinlikle imkânsızdır. Eğer imkânlı ise bunu iddia sahibinin kanıtlaması gerekir.
<br> Bir canlı hücresinin en basit yapı taşları olan aminoasitlerin rastlantılarla oluşması ve doğal şartlarda mevcudiyetlerini korumaları mümkün değildir.
<br> Tek bir protein molekülünün sahip olduğu özellikler kesinlikle rastlantılara yer vermeyecek kadar karmaşıktır.
<br> Kaldı ki basit bir canlı hücresi birbirinden değişik yapılarda ve her biri özel görevler üstlenmiş iki bine yakın protein ve diğer hücre içi elemanların inanıl-maz derecede karmaşık fakat o kadarda düzenli ve kompleks bir planlama ile yerli yerlerinde sentezlenmesi sonucunda oluşur.
<br> Canlıların moleküler planı her canlı hücresinin çekirdeğinde bulunan DNA dediğimiz dev biyomoleküllerdeki şifrelerde gizlidir. DNA molekülünün yapısı yaşam mucizelerinin başında gelir.
<br> Yazının diğer bölümlerinde bahsedilen sözde oluşumlardan ise bahsetme-ye bile değer bulmuyoruz. Eğer kanıt yoksa ya da gösterilemiyorsa bu tür var-sayımların bir varsayım olmaktan öte değerleri yoktur. Bu tür yazılar genelde koyu bir taassup ürünü olup propaganda amaçlıdır.
<br> Kanıtsızlığı kanıt olarak kullanmak evrim ve uzantısı teorilerin sıkça kul-landıkları bir yöntemdir. Bilimsel kanıtlara dayanmayan bu tür yöntemlerin pro-paganda ve beyin yıkama dışında bir değeri bulunmamaktadır.
<br>
<br>Hüdai ÇAKMAK
<br> Yazar
<br>Tersinim Teorisi Kurgulayıcısı
<br>
<br>
<br>
<br>
<br>
<br>
<br>