Siz, öldürülmenizin emredildiği bir dine saygı duyar mıydınız?
- Kuran'ın onlarca ayetinde inançsız insanlara hakaretler edilir, bununla beraber, şu an şeriat kurallarının geçerli olduğu 10-15 ülkenin tamamında ateist olmanın cezası ölümdür, Kuran bunu emreder... dolayısıyla inancından ötürü kendisinin öldürülmesini emreden kitaba ve dine saygı duyduğunu söyleyen bir insan aptaldır. Hatta aptalın bayrakla önde koşanıdır.
- Kimi ateistler ''nanana ateistim ama inananlara saygı duyuyorum hehe, müslüman arkadaşlarım bile var hihi '' diye hoplayıp zıplarken dünya'nın muhtelif yerlerinde sizinle aynı fikirlere sahip insanlar boğazı kesilerek, kurşuna dizilerek, taşlanarak öldürülüyorlar...
- Aynı şekilde Türkiye'de diri diri yakılan, kurşunlanan insanlar oldu, kimileri buralardan göçmek zorunda bırakıldılar, dışlandılar, acı çektiler. Bugün hala dinsiz, kafir diye aşağılanıyorlar... ve siz müslümanlar, sizin öldürülmenizin emredildiği bir dine saygı duyar mıydınız?
Değerli kardeşimiz,
Kur'an-Kerim ancak insanlığa bir öğüt ve uyarı olarak gönderilmiştir:
“Bu bir Kitap'tır ki, Rabbinin izniyle insanları karanlıklardan nura, O güçlü ve övgüye layık olanın yoluna onları çıkarman için, iyice öğüt alıp düşünmeleri için Allah katından gönderilmiş hak kitabımızdır.” (İbrahim, 14/1)
Bu nedenle de bir kitap olarak, sonsuz hayatın mutluluğuna ulaşan yolu göstermek için gönderilmiştir.
Kur’an, dünya hayatına geçici ve değersiz bir şey olarak bakar. Ancak ahiret yurdunun gereklerinin kazanılması noktasında dünya hayatına da önem verir. Ölüm ötesi hayat, asıl maksat ve hedefidir. Bu nedenle insanları inanan ve inanmayan olarak dünyevi anlamda ayırmaz. Kur’an onları, sonsuz hayat ve mutlak bir ilahlık gibi dünya ötesi alanlarda inananlar ve inanmayanlar olarak ayırmaktadır.
Kur’an’da müşrikler ile ilgili cezalar, onların inançsızlıklarını cezalandırmak için değildir. Bu ayetlerin indiriliş sebeplerinden de anlaşıldığı üzere, kimi müşrik grupların müminlere karşı imanlarına duydukları düşmanlıktan dolayı, yollarını kesmek, mallarını yağmalamak, can ve ırzlarına tasallut etmek gibi fiillerini cezalandırmak ve böylece bu bozgunculuğu ortadan kaldırmak içindir.
Kaldı ki Hz. Peygamber (asm) Kur’an’ın emri gereği kıtlık zamanı inançsızlara yiyecek yardımını da bizzat organize etmiştir.
İnsanlar arasındaki doğal barışın kurallarına riayet edildikten sonra, inançsızların inananlarla birlikte yaşamasında Kur’an açısından bir sakınca yoktur. Nitekim Hz. Peygamber (asm)'in yaşadığı toplumda yüzlerce inançsız insan vardı. Üstelik bunlar yer yer açıkça düşüncelerini ortaya koydukları halde bunlarla birlikte yaşanılmıştır.
Ancak bunlardan kendileri ile savaş durumunda bulunulan müşrikler ve kendi içinde yaşadıkları toplum aleyhine işbirliği yapanlar bundan hariç olmuştur. Bu ise yine inançsızlık sebebi ile değil de savaş hukukunun gereği olarak açığa çıkan geçici durumlardır.
Sonuç olarak insanın kısa dünya hayatına aldanıp kendisini bekleyen sonsuz ahiret yurduna hazırlanmaması kendi tercihine kalmış bir iştir. Ancak Kur’an, insanların iyiliğini ister.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Bazıları "İslam savaş dinidir" diyorlar, öyle midir?
- Enfal Sûresi, 39. ayette "O müşriklerle hiçbir fitne kalmayıncaya ve ...
- Peygamber Efendimiz döneminde diyalog ve diğer Din mensuplarına gösterdiği hoşgörüler...
- Gayri müslimlerle münasebetteki ölçüler nelerdir, ticaret ortaklığı ...
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- 8. Tefsir: Hz. Yakup (a.s.) ölüm döşeğindeyken evlatlarına ne sormuş?
- İnanmaya Direnen Birinin Son Soruları
- İyilik yapan inançsızın cehenneme, kötülük yapan Müslümanın cennete gidecek olması adil mi?
- Selama karşı "merhaba" diye karşılık vermenin hükmü nedir?
- Selam vermek yerine, "günaydın" demek caiz midir?
- "Selamün aleyküm" demek yerine, yalnızca "selam" veya "merhaba" demek yeterli olur mu?
- Nasihatın tesir etmesi için ne yapmalıyız?
- İnsanları yüzüne karşı övmek sakıncalı mıdır?
- Hasmı yenmenin en kolay yolu nedir?
- Gıybet Felaketiyle Savaş