- Âl-i İmrân Suresi 28. Ayet'in yorumunu merak etmekteyim. Ayette geçen "Ancak onlardan (gelebilecek tehlikeden) korunmanız başkadır." ifadesi neleri caiz kılar?
- Mesela bir Müslüman devlet kafirlerin içine casus göndermiş olsun. Casus, bu ayete dayanarak onlarla dost olup hatta onlardan olduğunu kanıtlamak için günah işleyebilir mi?
- Bir başka örnek ise günümüzde İslam ülkeleri maalesef ilimde Batı ülkelerinden geri kalmıştır. Bir İslam ülkesi güçlenmek maksadıyla Batı ülkelerine tabi olup güçlendikten sonra onlardan ayrılabilir mi? - Onlara tabi olmamız demek İslam'ın emir ve yasaklarını uygulayamamamız, her türlü günahı işlememiz manasına gelir.
- Uzun lafın kısası iyi bir amaç için çamura batmak caiz olur mu? İslam'da böyle bir anlayış var mı?
- Oyun içinde kazanılan kasalar var ve bu kasaları açmak paralı. Açtığınız kasanın içinden de değeri rastgele düşük veya yüksek bir eşya çıkıyor ve değerine göre satabiliyorsunuz.
- Bu yöntem helal mi kumar mı?
- Pes fifa ve diğer ister futbol ister diğer oyunlardaki paketler caiz mi?
- Pes Fifa ve diğer ister futbol ister diğer oyunlarda paket veya sandıklar bunlarda belli ücretle (oyun parası) ile alınır.
- Sandık veya paketlerin mantığı şu: En nadir eşya veya iyi oynayan oyuncu %10 ihtimalle çıkabilir Orta hali %40 En kötüsü % 50.
- Şimdi bu tarz şeyler barındıran oyunlar caiz mi?
- Manifest etmek, diye bir kavram var. Kısaca anlamı inanç yoluyla hayatına somut bir şey çekmektir.
- Sosyal medyada sürekli karşımıza çıkan örneğin "aldım verdim kabul ettim -777" şeklinde veya başka rakamlarla manifest yapmanın günah boyutu var mıdır?
- Ayrıca düşünce olarak Manifestle her şey mümkün deniliyor ve birçok başarı hikayesi var.
- Manifest ile her şeyi elde edebiliriz. (mesela göz rengi değiştirme veya birisiyle arkadaş olma) manifestte ihtiyaç olan tek şey inanç. Yani o arzunun senin olduğuna emin olacaksın. Şu an sahip olduğun herhangi bir şey gibi. Mesela bir buruna sahibiz onu görebiliyoruz iste arzularımız görünmese bile arzunun senin olduğuna inanırsan o illaki senin olacaktır.
"Artık hayır, (şifa değil), Allah'tan Refîk-i Ala'yı istiyorum."
1) Efendimiz (asm) ölümü istemeyin dediği halde neden istemiştir?
2) Bir de biz bu hadise göre ilaç kullanmayıp ölümü isteyebilir miyiz?
- Bu iki hadisi nasıl değerlendiriyoruz?
- Buharî’nin naklettiğine göre. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e köyden bedevî bir insan geldi. Müslüman oldu. Sonra Müslümanlık içine oturmadı, İslam’dan vazgeçti. Hasta olduğunu bahane ederek Peygamberimizden müsaade istedi. Efendimiz onun Medine’den ayrılmasını arzulamadı. Ancak müsaade isteyince de kırgınlığını ifade etmek için: “Medine, kirini pasını atan, iyisini tutan bir körük gibidir.” buyurdu.
- Eğer mürtedin öldürülmesi gerekiyorsa, basit bir sebepten dolayı dinden çıkan bu bedevî neden öldürülmemiştir? Bu, -haşa ve kella- iki hadisin çeliştiğini mi gösterir?