- Çalıştığım vakfın Kuran kursları var. Bir öğrencinin senelik maliyeti 12.500 tl civarı. Burslularda veliler bir kısmını ödüyor geri kalan kısmı vakıf hayır sahiplerinin yardımıyla (bazıları öğrencinin kendisine vererek) tamamlıyor.
- Ama aslında vakıf öğrenciye başka kişilerin derneklerin yardım parasını kendisi alıyor (öğrenci nasıl olsa bizde okuyor diye ve devlete beyan ederken o bursu kendi vermiş gibi gösteriyor)
- Devlet vakfa her sene kimlere ne kadar burs verdiniz diye soruyor. Vakfımız ise devletten maddi yardım almak için şartlara uysun diye bu burslulara 5-6 ay sosyal yardım adıyla düzenli ödeme yapmış gibi gösteriyor.
- Bu bursluların bir kısmı devlete gösterilen tarihten önce kurstan ayrılmış. Yani aslında vakfın devlete beyan ettiği kadar burslu okumamış. Ayrıca şartlara uysun diye beyan edilen burs miktarında şişirmeler var.
- Ben beyan edilen tarihlerde sosyal yardım adıyla bu öğrencilere yardım edilmediğini, vakfın yıl içinde burs verdiği öğrenciler için bu şekilde sosyal yardım yapmış olarak gösterdiğini ve listede verilen burs ücretlerinin şişirilmiş olduğunu biliyordum, ama bu beyanı devletin neden istediğini bilmiyordum.
- Yani bu beyandaki bilgilerin tamamen doğru olmadığını biliyor, ama bu beyanla vakfın devletten maddi çıkarının olduğuna dair kesin bir bilgim yoktu.
- Vakfın devleti dolandırdığına dair elimde kesin bir bilgi yoktu. Ben bu sebeple bu liste hazırlamada vakfa yardım ettim.
- Ama sonra öğrendim ki vakfın bu beyan ile devletten maddi çıkarı varmış. Bu durumda kesin olarak böyle bir sonuç olduğunu bilmeden ama ciddi şüphelerim olduğu halde bu işe vesile olduğum için kamu hakkından kurtulmak maksatlı devlete bağışta bulunma zorunluluğum var mıdır?
- Eğer varsa ne kadar bağışta bulunmalıyım?

- Ben anneme ve babama biraz asi bir kimseyim ve anne babamı çok üzüyorum. Annem ve babam benden razı değil.
«Allah’ın rızası, anne ve babanın rızasındadır. Allah’ın öfkesi de anne ve babanın öfkesindedir.»
- Bu hadise göre acaba yaptığım ibadetler kabul oluyor mu?
- Annemi ve babamı nasıl razı edebilirim, bununla ilgili bir dua var mıdır?

1) Bir kimse Vakit namazlarının sünnetlerini kılmak niyetiyle "bundan sonra bütün sünnet namazlarımı kılacağım" diye yemin ederse, artık o insan için ömrü boyu vakit namazlarının sünnetleri vacip hükmünde midir?
2) Vakit namazlarının sünnetlerini kılmak niyetiyle söylemesine rağmen "bundan sonra bütün sünnet namazlarımı kılacağım" dediği için, bu yeminin içine diğer nafile namazlar da (Teheccüd, Kuşluk, Evvâbîn Tahiyyetü'l-mescid, Hacet İstihare, Abdest ve Gusülden Sonra Namaz, Yolculuğa Çıkış ve Yolculuktan Dönüş Namazı vs.) girer mi? Bütün bu nafile namazlar o kişi için artık vacip hükmünde midir?
3) Eğer bu sünnet namazlarından birini kaçırsa yemin bozulur mu? Sünnet namazlarının vacip hükmünü alması kalkar mı? Kefaret gerekir mi? Kaçırdığı her sünnet namaz için ayrı kefaret ödemeli mi? Yoksa hepsi için bir kefaret yeterli mi?

- Hür olmak, köle olmamak peygamberliğin şartlarından mıdır?
- Öyleyse, Hz. Yusuf’un durumunu nasıl düşünmeliyiz?