- Bazı Müslümanlar Kuran kıssalarının Mekkeliler tarafından önceden bilindiğini söylüyor ve buna eski Arap şiirlerinde yer alan peygamberleri delil getiriyorlar.
- Bazıları da kıssalarının ne Muhammed (asm) tarafından ne de kavmi tarafından bilinmediğini, buna delilin Yusuf suresi 3. ayetteki "sen bunları önceden bilmezdin ", ifadesini delil getiriyorlar.
- Hangisi doğru, ciddi kafam karıştı?
- Ben Müslüman bir erkeğim. Yaklaşık bir buçuk yıl önce iyi tanıdığım, şimdi kendisi de Müslüman bir hanımefendi ile birbirimize hislerimizi açtık. İkimiz de üniversitede okuyoruz. Onun ailesi kızlarının evliliğini hep okuldan sonraya düşünmüş.
- Bulduğumuz her şekilde derdimizi anlatmaya başladık. Derdimiz en kısa zamanda evlenmekti. Evliliğin gecikmesi ikimizi de çok rahatsız ediyordu. İlk altı yedi ay o kadar da zor değildi, zaten ayrı şehirlerdeydik. Ancak zamanla sor (zor) olmaya başladı.
- Kuran ve Hadisin ne buyurduğunu araştırdık, sonuç netti: ya ayrılık ya nikah.
- Ailemize de anlattık. Bir arpa boyu yol kat edemedik.
- Durumu en net açıklayan bir ayet ve bir hadisle ve özenle seçtiğimiz cümlelerle bir buçuk sayfalık bir mektup yazdık. Pek ciddiye alınmadı. Ne yaptık ne ettikse derdimizi anlatamadık.
- Sonra en azından tanışalım dedik. Sağ olsunlar çok güzel ilgilendiler, ağırladılar uzun bir süre. Artık görüştüğümüzü gizlemiyorduk, sık sık da misafirleri oluyordum. Ailesiyle muhabbetimiz pekişti. Bu süreçte bir yandan aileleri tanıştırdık, kız isteme yapıp söz yüzüğü takmaya karar verdiler.
- Ama ne zaman “nikah” desek iki aile de aniden ciddileşip, “Okulunuz bitmeden mümkün değil.” deyip konuyu kapatıyorlardı.
- Her seferinde “Biz okulu bırakmayacağız, evliyken ikimiz de bitireceğiz.” desek de hiçbir şey değiştirmedi. “Hayır.” dediler noktayı koydular.
- Yardımcı olabilir misiniz?
- "Babanın çocuklarına yaptığı dua, Peygamberin ümmetine yaptığı dua gibidir." diye bir hadis duydum, doğru mu?
- Eğer doğruysa annenin duası neden hadiste yok?
- Ben 24 yaşındayım ve 13 yaşından beri namaz kılıyorum. 13 yaşından itibaren kıldığım namazların yanlış olduğunu çok sonradan fark ettim. Namazlarımın üçüncü ve dördüncü rekatlarında da Fatiha suresinden sonra zammı süre okuyordum ve duaları içimden sessiz bir şekilde okuyordum.
- Çocukken araştırma imkanım yoktu ve bana öğretildiği gibi namaz kıldım. Daha sonra araştırma imkanım oldu ve doğru bir şekilde namazlarımı kılıyorum.
- Bilmeden yanlış kıldığım namazların kazasını kılmam gerekiyor mu?
- Aldığım bu davalar helal mi? Avukat olarak helal işler yapmak istiyorum o yüzden birkaç sorum var.
1. Ticari sigortalar caiz değil ama sigortadan alınan tazminat (örneğin araba kazası sonucu sigortanın kusursuz tarafa ödediği tazminat) caizdir deniyor. Nasıl caiz oluyor eğer sigorta caiz değilse?
2. Kıdem tazminatının haksız kazanç olduğunu ve caiz olmadığını söyleyen alimler var. Kıdem tazminatı haksız yere işten çıkarılan işçiye verilir. Kuran veya sünnette düzenleme olmayan konularda İslam’a uygun düzenlemeler yapılabilir. Kıdem tazminatı da işçiyi korumak için getirilmiştir, belirli şartları vardır. Neden haksız kazanç olarak değerlendirilsin?
3. Akreditif caiz midir? Müvekkil için akreditif mektubu hazırlamak caiz midir?
4. Sözleşmenin feshi ve sözleşmeden dönme ayrımı var. Hangisi olduğuna göre sözleşme ya ileriye etkili ya da geriye etkili olarak sona erer ve sonuç olarak hukuken talep edilebilecek şeyler (geriye etkili olunca herkes elindekini geri verir, ileriye etkiliyse mahrum kalınan kar gibi şeyler istenebiliyor). İslam hukukunda da benzer hükümler var ama detayını çok bilmiyorum. İslam hukukçuları bir şeye fesih sebebi derken bizim şu anki hukukumuzda sözleşmeden dönme deniyorsa avukatların yaptığı hukuki işlemler caiz olur mu? Konuyla ilgili bilginiz nedir?