- Bir yazıda Semerkant Hanefi Ekolünün görüşleri şu şekilde aktarılmıştır:
"Alâuddîn Semerkandî’nin belirttiğine göre Semerkand meşâyihi, emrin delâleti konusunda itikat-amel ayrımında bulunmuştur. Onlara göre emrin hakikati taleptir. Bu nedenle hem îcâb ve hem de nedbi kapsamaktadır. Mutlak emir amel noktasında zâhir olarak vücûbu gerektirse de itikat noktasında vacib veya mendub olduğuna kesin olarak hükmetmeksizin fiilin yapılması gerektiğini ifade eder. Mutlak emrin hükmü, amel noktasında zâhiren vücûptur. İtikât noktasında ise belirlemede bulunmak vacip değildir. Şöyle ki, kişi ne îcâb ne de nedbi belirlemek suretiyle bunlardan birine kat’î olarak inanmak zorunda değildir. " deniyor.
- Bu ekole göre zina yapmak, içki içmek, haksızlık yapmak gibi fiiller ameli olarak haramdır ancak bunların Allah katındaki hükmü kesin olarak bilinemez. İtikat konusunda inanmak zorunda değildir ama ameli olarak bunları yapmak haramdır gibi bir anlam ortaya çıkmakta. Bu görüşten ne anlamak gerekir?
- Bu ekole göre mesela zinanın, hırsızlığın itikadi olarak haramlığı kesin olarak bilinemez mi mesela?
- Şunlar Lut kavminin kötü ahlakındandır: Erkeklerin sakız çiğnemesi, yol üzerinde misvak kullanmak, ıslık çalmak, güvercinle oynamak, erkeklerin parmaklarına kına yakması, bağrı açık gezmek. [Deylemî]
- Bu duruma göre, örneğin araç içerisinde seyahat ederken veya aracı yol kenarına çekmişken misvak kullanmak, gömleğin sadece yaka düğmesinin açık olması, bazı yörelerde damatların serçe parmağına kına yakılması bu hadis-i şerifin şümulüne girer mi?
- Kadınım kaykay kayıyorum dinimiz açısından nasıl karşılandığını merak ediyorum?
- Kaymaya başladığımdan beri zihnen ve bedenen ferahlamış hissediyorum işlerime daha güzel odaklanıyorum, hızlıca istediğim yere varıyorum.
- Cinsiyet açısından veya farklı bir sebepten mahsuru var mıdır varsa nedir?