1) Günahkara veya kafire değil, günaha ve küfre karşı olmak gerekmez mi?
- ​Kimlere selam verilmez adlı yazınızda "Kafire, sahih görüşe göre zımmiye, fıskını açık açık yapan fasıka, İslam dinine aykırı şarkı ve çalgı ile meşgul olana, mubah olmayan oyunları oynamakta olana, güvercin uçurmakla meşgul olana, avretini örtmeyenlerin bulunduğu hamama, İmameyne göre helada bulunana, idrarını yapmakta olana, yalan, güldürü, gıybet, dedikodu vb. ile meşgul olana, insanlara sövene, sokaklarda kadınlara bakakalana selam verilmez" demişsiniz.
- Benim aklımda da bazı sorular oluştu. İslam'ın hoşgörüsü kendisine tabi olmayanları da kanatları altına almışken bir yandan da sen "Kafirsin bir kere sana selam verilmez." demesi biraz kafama oturmadı. Ehli kitabın kadınlarıyla evlenmek helal değil mi biz Müminlere, şimdi bir adam karısına selam vermeyecek mi?
- Kafirlerle dinlerini örnek almadıkça dost almak da caiz demişsiniz ama bir Müslüman yolda gördüğü gayrimüslim arkadaşına selam vermeyecek mi?
- Hepsini bir kenara bırakalım. İçki içene, zina yapana namaz kılmayanlara hatta kısmen daha küçük günahlar olan gıybet yapana yalan söyleyene güldürü yapanlara mubah olmayan oyunları oynayanlara selam vermeyeceksek memlekette selam verecek insan kalmaz ki. Sadece evliyalar kendi aralarında selamlaşacak demek oluyor bu sonuçta hepimizin günahları var.
- Mesela ben futbolcuyum bazen şortla oynadığım için oynadığım oyun mubah olmuyor. İnsanlar benle ilişkiyi selamı sabahı kesmeli mi?
- Yani günahkara değil, günaha karşı olmak lazım değil midir?
2) Ayrıca bir kafir futbolcuyu, oyuncuyu, şarkıcıyı sevmek haram veya küfür müdür?
3) Allah’ın selam isminin tecellisi olan İslamiyete giresin anlamında, Müslüman olmayan selam vermek caiz olur mu? Yani bir anlamda Müslüman olasın anlamında selam verse sakıncası olur mu?

- Ebu Musa el-Eş’ari (ra) rivayet ediyor: Rasulullah (asm) bir gün bize şu hutbeyi irad etti:
“Ey insanlar! Şirkten kaçınınız, çünkü o karıncanın taş üzerinde bıraktığı izden daha gizlidir!" Bunun üzerine,
“Ey Allah’ın Rasulü, bu kadar gizli ise, biz ondan nasıl sakınacağız?” diye soruldu. Hz. Peygamber (asm):
 “Allahümme innâ neûzü bike min en nüşrike bike şey’en na’lemühü ve netağfiruke limâ lâ na’lemühü / Ey Allah’ım! Bildiğimiz halde şirk koşmaktan sana sığınıyoruz. Bilmediklerimizden ötürü de senin affını talep ediyoruz, deyin.” (Kenzu’l-Ummal, 1/169; Ahmed, Müsned, 4/403)
1. Bu hadisi nasıl anlamalıyız, bilmediğimiz şirkimiz varsa bu duayı okuyunca ondan nasıl kurtulmuş oluyoruz?
2. Bu hadisin sıhhati nasıl?