- Ben öncesinde Hanefi idim, sonra Şafii oldum.
1) Şimdi Hanefi iken kazaya kalan namazlarımı Hanefi gibi mi kılmalıyım, yoksa Şafii gibi mi?
- Mesela, Şafii’de namazda zammı sure vacib değil o yüzden kazalarımı kıldığımda zammı sureyi okumuyorum (Hanefilerde vacip olduğunu biliyorum). Şu anda (Hanefi iken kazaya kalan namazlarımı) kaza ederek kılıyorsam zammı sure bana vacip mi?
- Veya namaz için gusül aldığımda Şafiilerde sünnet olduğu için ağzımı yıkamıyorum; (Hanefilerde farz olduğunu biliyorum). Şu anda kazalarımı kılmak için yıkamalı mıyım?
2) Tam aynısını mezhepsiz olduğum (4 mezhepten birine tabii olmadığım) zamanlar için de soruyorum. Bu durumdayken kazaya kalan namazlarımı şu anda nasıl kılmalıyım?
- Nisa 34’de kadının itaatsizlik yapmasından korkulunca vurmaya kadar izin verilmiş, fakat Nisa 128’de erkek bu tarz şeyler yapınca uzlaşmaktan bahsedilmiş. Bu haksızlık değil mi? Bunun nedeni ne?
- Yani kadın yapınca döv erkek yapınca affet gibi bir durum mu bu? Adaletsizlik değil mi? Kadını kötü hissettirmez mi?
- Yani düşünelim erkek bir ahlaksız yapıyor ve kadın uzlaşmaya mı gidecek?
- Bu erkeği o ahlaksızlığa daha çok itmez mi ve kadın aynı ahlaksızlığı yaptığında ona neden uzlaşın denilmemiş de direk öğüt vermekten, yatak ayırmaktan ve dövmekten bahsediliyor?
- Bazı internet sayfalarında her namazdan sonra okunması tavsiye edilen hasbiye duasından bahsediliyor. Beşi dünya için beşi de ahiret için yapılan bu duanın tamamı nasıldır?
- Şeyhu’l-Ekber Muhyiddîn İbn Arabî hazretleri (Hicrî 560-638/Mîladi1165-1240), “Fütûhât” isimli eserinde der ki; “Fatiha suresini okurken, Besmele’yi birleştirip, kesmeden bir nefeste oku! Muhammed Mustafa (s.a.v.) Cebrâil’den, o da Mîkâîl’den, o da İsrâfîl’den şöyle nakletmiştir: Allah Teala buyurdu ki: “Ey İsrâfîl! İzzetim ve celâlim, cömertliğim ve keremim hakkı için, kim, ‘Bismillâhirrahmânirrahîm’i Fatiha’ya bitişik olarak (Yani “Bismillâhirrahmanirrahîmi’l-hamdü lillâhi…. şeklinde) bir kere okursa; şahit olun ki, ben onu mağfiret ederim. İyiliklerini kabul eder, kötülüklerini affeder, dilini ateşle yakmam. Onu kabir azabından ve büyük korkudan (kıyamet günü fezau’l-ekber’den) kurtarırım… Ve o kimse bana bütün nebilerden, velilerden önce kavuşur.” (İbnü’l Arabî, el-Fütûhâtü’l-Mekkiyye El-Vesâyâ)