1) "Biriniz, bazı dertlere uğramış bir kişiyi gördüğünde, içinden, 'Beni sana verdiği dertten koruyan, beni sana ve kullarının birçoğuna gerçekten üstün kılan Allah'a hamdolsun.' dese, bu söz, kendisine verilen o nimete şükür olur." (Beyhaki, Şuab, IV/106, No: 4443) bu hadisi şerif ile
2) “Kendiniz için istediğinizi mümin kardeşiniz için de istemedikçe kâmil mümin olamazsınız…” (Buhari, İman, 13) hadisi birbirine tersmiş gibi görünüyor bunu nasıl yorumlamalıyız.
3) Bir gün Bağdat Çarşı"sında da yangın çıkmış, bütün dükkânlar; terlikçiler, örücüler, elbiseciler tamamen yanmıştı. Halk yangın yerine koşmuş, kimin dükkânı yanmış, kimin yanmamış, diye bakıyorlardı. Sırrı Sakati Hazretleri de yangını duymuş çarşıya gelmek üzere idi. Yangın yerinden koşturan bir zata rastlayan Sırrı Sakatî Hazretleri: Benim dükkân da yanmış mı" diye sordu. Adam: Bütün dükkânlar yandığı halde seninki yanmamış, dedi. Sırrı Sakatı Hazretleri: Oh Şükürler olsun, dedi. Fakat dönüp evine geldikten sonra hata ettiğini anlayarak: Yazıklar olsun bana. Sadece kendimi düşünme gafletine düştüm. Başkalarının zarâr ve ziyanını düşünmeyip halime şükrettim. Ya ben yanmasında hayır olan bir şeyin yanmamasına oh çekip, Allaha şükrettiysem, ne günahlar işlemiş olurum, diye tam otuz yıl gözyaşı dökerek ağladı.
- Sırrı Sakati Hazretleri der ki: Bu şükürde gafletim çok büyüktür. Çok tövbe ve istiğfar ettim. Kefaret olarak dükkânımdaki bütün mallarımı fakirlere dağıttım. Fakat otuz yıldır, kalbimden bunun acısını silemedim. O hatanın ateşi otuz yıldır içimde durmakta, hatırladıkça kalbim cayır cayır yanmaktadır." Sırrı Sakati hazretleri de başkasına gelen zarar için şükür ediyor, aslında hadisi şerife göre doğru bir şey yaptığı halde neden 30 yıl tövbe etmiştir bu 3 durum birbirine tezat gibi duruyor bunu açıklar mısınız?