“Ev alma, komşu al!” diye bir darb-ı meselimiz vardır ve çok da doğrudur.
Bir Müslüman bir ev alırken veya bir eve taşınırken, evvela Müslümanların bulunduğu bir muhiti ve gene Müslümanların bulunduğu bir apartmanı veya siteyi tercih etmelidir.
Her şeyden önce Müslümanlar zamanlarını namaz vakitlerine göre 5’e bölmüşlerdir ve hayatlarını da buna göre yaşarlar. Bunun tatili, hafta sonusu, bayramı yoktur; her gün böyle olmalıdır.
Örneğin sabah namazına kalkmak mecburiyetinde olan bir Müslüman istese de geç yatamaz, geç yatsa dahi o kıymetli vakti zikir yapmak, Kur'an okumak, tefekkür etmek veya nafile namaz kılmakla geçirecektir.
Bir Müslüman komşusunu rahatsız etmekten kaçınır, çünkü bunun kul hakkı olduğunu bilir. Gaflet anında bir gürültü yapsa, farkına varır varmaz özür diler ve hâlini düzeltir.
İkamet ettiğiniz yerde durumun farklı olduğunu tahmin ediyoruz. Madem bir şekilde oradasınız, bu da sizin üzerinize bir imtihandır.
Öncelikle komşularınızı normal bir zamanda evinize, mesela bir çay içmeye davet etmenizi tavsiye ederiz.
Amacınız bir şekliyle gürültüden rahatsız olduğunuzu uygun bir lisanda ifade etmek olmakla beraber, bunu fırsat bilip onlara İslam’ı tebliğ etmeniz, güzelliklerinden bahsetmeniz, kul haklarını hatırlatmanız ve onları hak olana davet etmeniz için bu bir fırsattır ve her Müslüman gibi sizin de vazifenizdir.
Akabinde de “Belki farkında değilsinizdir, ama binamızın duvarları çok ses geçiriyor…” tarzında yumuşak bir girişle, kabahati karşıdakinin nefsine değil de binaya yükleyerek, şikayetinizi münasip bir lisanla anlatmanız ve yardımcı olmalarını istemeniz gerekir.
Gürültüler devam ederse, bir iki hatırlatma daha yaparsınız. Fayda vermezse;
Evvela asla sinirlenip, ters ve bir Müslümana asla yakışmayacak bir davranışta bulunmamalısınız, şeytanın istediği de bu zaten; papaza kızıp oruç bozmanızı ister.
Sonra site veya apartman yönetiminden yardım isteyebilirsiniz.
Bu arada her aşamada da mutlaka sabır ve tevekkül ile Allah’tan da yardım istemeyi sakın unutmayın.
Bütün bu çabalar sonuç vermezse, elbette hukuki bazı adımlar atabilirsiniz, ancak kanaatimizce bu işi yaptığınız takdirde ilişkiler kopacak ve hukuk davasını kazansanız dahi orası sizin için yaşanması zor olan bir yer haline gelecektir.
En sonunda işler istediğiniz gibi gitmezse, bu durumda iki yol görünüyor:
1. Müslümana yakışacak şekilde, numune ve rol model olarak ve bunun bir imtihan ve ibadet olduğunu bilip sabrederek orada oturmaya devam edebilirsiniz.
2. Aile huzurunuz için bu yaşadıklarınızın bir imtihan vesilesi olduğunu unutmadan, Allah’ın razı olacağı, Müslümanca yaşayan kişilerin olduğu yerlere taşınmayı düşünüp değerlendirebilirsiniz.
Müslümanca, huzur içinde yaşamak için taşınmak da Allah yolunda bir hicrettir. Kur'an-ı Kerim’de ise bu şekilde hicret edenlere çok güzel dünyevi ve uhrevi mükafatlar vaad edilmiştir...