Günümüzde binlerce anne babanın kaygılanması gereken bir konuyu gündeme getirip, çözüm aradığınız için sizi tebrik ederiz.
Nazarların bütün bütün dünyaya yöneldiği bir zamanda maalesef ebedi hayatımızı ilgilendiren konular, önceliklerimiz arasında en sonlarda yer almaya başladı. Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle "Oğlum paşa olsun" diye bütün malını verir, hafız mektebinden alır, Avrupa'ya gönderir. Fakat o çocuğun hayat-ı ebediyesi tehlikeye girdiğini düşünmüyor. (bk. Lem'alar, Yirmi Dördüncü Lem'a, Birinci Nükte)
Oysaki, dünya saadetinin bile esası Allah’a ve ahirete imanla, kulluk vazifesini bihakkın yerine getirmekle mümkündür. Allah’a karşı kulluğumuzu en geniş anlamda ifade etmemizi sağlayan ibadet hiç şüphesiz namazdır. Bunun için en hassas olunması, üzerinde en çok durulması gereken konu budur.
Namaz alışkanlığını çocuğa kazandıracak olan kişi, öncelikle annesi ve babasıdır. Çünkü “İnsan bu aleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir. Mahiyet ve istidat itibarıyla her şey ilme bağlıdır.” Yani her insan, eğitimle her davranışı öğrenme istidat ve kabiliyetiyle dünyaya gelir. Onu dindar veya din düşmanı, katil veya hırsız yapan başta anne babasından, çevresinden gözlem yoluyla öğrendikleri ve aldığı eğitimleridir.
Psikolojide öğrenme kuramcılarından John B. Watson şöyle der:
“Bana rastgele bir bebek verin, soyu-sopu, yetenekleri, eğilimleri, becerileri, vs. ne olursa olsun, ondan istediğim şeyi yapayım: bir doktor, avukat, tüccar, hatta bir hırsız, bir katil.” (www.rehberlikportali.com, 2008)
Görüldüğü gibi, İslam fıtratında doğan her çocuğa istediğimiz ve arzu ettiğimiz davranış kalıplarını kazandırmak, sebepler altında bizim elimizdedir. Burada önemli olan zamanında, yaşına, mizacına ve içinde bulunduğu psikolojik duruma uygun, canlı ve yaşanan bir namaz eğitimi vermektir.
Çocuğunuzun kaç yaşında olduğunu bilmiyoruz. Çünkü çocuk eğitiminde yaş faktörü çok önemlidir. Yedi yaşındaki bir çocuğa uygulanacak eğitim ile on yaşındaki bir çocuğa uygulanacak eğitim şekli bir değil. Mesela Peygamber Efendimiz (asm) bu farklılığı namaz eğitimi örneğinde şöyle dile getirir:
"Çocuklarınıza yedi yaşında namaz kılmalarını emredin, on yaşına girince bundan dolayı dövün ve o yaşta yataklarını ayırın." (Ebû Davut, Salât, 26)
Demek ki, her çocuğun yaşına, bulunduğu şartlara, ailevi ve sosyal ortama göre uygulanacak eğitim farklı olabilir. Örneğin, yedi yaşındaki bir çocuğa uygulanacak davranış kazandırma eğitimi ile kimlik oluşturma aşamasında olan bir ergene uygulanacak eğitim haliyle aynı olmayacaktır.
Dini Eğitim Çocuk Yaşta Verilmelidir
- Öncelikle kesin olan bir şey var ki, en etkili dini eğitim çocuk yaşta verilen eğitimdir. Bu dönemde başlanmamışsa, ergenlik döneminde anne baba hem çok zorlanacaktır hem de çocuğa kabul ettirmeleri de zor olacaktır.
İbadetler, Zorla ve Baskı ile Değil, Sevdirerek ve İkna Edilerek Yaptırılmalıdır
- Eğer çocuğunuz ergenlik çağındaysa, namaz dahil diğer tüm ibadetleri zorla ve baskı ile değil, ikna ederek sevdirerek yaptırın. Çünkü ergenler, kendi kimliklerini ve özerkliklerini kabul ettirmek için, çoğu zaman anne-babalarının baskılarına karşı tersi bir yolda giderek bunu oluşturmaya çalışırlar. Bunun için ergene namazı ve ibadetleri sevdireyim derken, tam tersi bir dirençle de karşılaşılabilir. Bugün dindar birçok anne babanın çocuğunun dini hayata karşı mesafeli olmasının bir nedeni de ebeveynlerin bu tutumudur.
Ergenin Kararlarında Anlayışlı Olunmalı ve Özerklik Alanı Verilmelidir
- Ergenin temel uğraşı, ayrı bir kimliği ve kişiliği olduğunu kendine kabul ettirmek ve bunu diğerlerine onaylatmak ihtiyacıdır.
Bundan dolayı, genel kararlarında ona karşı anlayışlı olup, belirli bir özerklik alanı verilirse, ergen kendi kimliğini tehdit altında hissetmez. Onaylandığını ve ayrı bir kimliği olduğunun kabul edildiğini anlarsa, namaz ve diğer ibadetler konusunda ısrarınıza da direnç göstermezler.
Ödüllendirme Yoluyla Güzel Davranışlar Kazandırılabilir
Ödüllendirme davranış kazandırmanın bir yoludur. Ancak bu ödüllendirme şart koşarak olmamalıdır, yani “namaz kılarsan sana şunu alırım veya seni severim gibi”.
Ergen istenilen iyi bir şeyi yaptığında onu ödüllendirip taltif etmek gerekir. Namaz kılınca takdir, tebrik ile onu ödüllendirebilirsiniz. Bu manevi ödül olabileceği gibi, “namaz kıldığın için içimden sana şunu almak geldi” gibi bir maddi ödül de olabilir.
Rol Model Olmak Gerekir
- Çocuklar ve ergenler için güzel alışkanlıklar ve davranışlar kazandırmanın bir yolu da onlara rol model olmaktır. Namaz saatlerine, namazın kılınışına dikkat edilerek ve özellikle namazın ruhuna uygun kılınan namazlar, çevremizdekiler için de güzel bir örnek teşkil edecektir. Sizin namaz hazırlığınız ve namazdan aldığınız huzur çocuğun ruhuna mutlaka tesir edecektir. Bugün olmasa da ileri de bir çekirdek hükmüne geçip çocuğun manevi dünyasında yer edinecektir.
Arkadaş Çevresi Kış Mevsimindeki Sera Gibidir
- Ergenlerin davranışlarını etkileyen en önemli faktörlerden biri de akran grubu veya arkadaşlarıdır. Ergenler, bu dönemde anne babalarından ziyade arkadaşlarına benzemeye çalışırlar, onlarla ortak özellikler geliştirirler. Bunun için, çocuğu namaz kılan ailelerle görüştürmeniz veya çocuğunuzun böyle arkadaşlar edinmelerine yardımcı olmanız da namaz kılması için etkili bir yoldur. Namaz kılan ve bu konularda duyarlı dostlar edinmek ve onlarla sık sık bir araya gelerek sohbet ve dostluğu devam ettirmek de çok faydalı olacaktır.
Allah’ı Sevelim ve Sevdirelim
- Namazı sevmesi için onu bizden isteyen Yaratıcımızı da sevmesi lazım. Onun için Allah’ın ceza veren tehdit eden isimleriyle değil de seven, merhamet eden, koruyan, nimet veren isimleriyle anlatılması önemlidir.
Her Şeyin Başı, Sağlam ve Kuvvetli Bir İmandır
- Namaz ve diğer ibadetleri yerine getirmemenin bir nedeni de iman zayıflığıdır. Bunun için imanı güçlendirecek eserleri ailecek birlikte okumak son derece faydalı olur. Ancak mümkünse doğrudan namaz mevzuları olmasın. Çünkü namaz kılmayan kişi, kendisini eğitmek veya mesaj vermek için okunduğunu anlarsa, tepki verip dinlemeyebilir.
- İbadetlerdeki ihmalkarlık bazen tembellikten ve “medeniyet fantaziyeleri” (Sinema, dizi, internet, sosyal medya, bilgisayar oyunları, aşırı futbol izleme vb.) ile aşırı ilgilenmekten de kaynaklanabilir. Çünkü “kalbin gıdası ve ruhun hayat suyu” olan namaz, eğer bir mümine ağır geliyorsa, ondan manevi haz almıyorsa, zevk ve haz duygularını, medeniyet fantaziyeleri ile doldurmuş demektir.
Bunun için mümkünse bunları azaltmak, en asgari düzeye indirgemek gerekir ki, manevi hazza yer açılsın.