Tasarruf ettiğimiz paramızı faizden korumak için neler yapabiliriz?

Tarih: 19.01.2012 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Paramızı korumak için faiz tek çare midir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İhtiyaçtan fazla elde bulunan Türk Lirası’nın değerini düşürmemek için pek çok meşru ve İslam’ın da kabul ettiği yollar vardır. Bakara Suresi’nde

“...Allah alışverişi helâl, faizi ise haram kıldı....” (Bakara, 2/275.)

buyurulurken, aslında sermayenin nasıl değerlendirileceğine de işaret ediliyor. Bu yollardan birisi müspet ve helâldir, diğeriyse zararlı ve haram. Müspet ve doğru olan ticarettir, yani alışveriştir. Kur’ân’ın yasakladığı kazanç yolu ise faizdir

Meşru çerçevede sermaye, ticaret ve alışveriş yoluyla korunup artırılabilir. Faizse alışveriş değildir. Zaten bu ayet, müşriklerin “Faiz de alışveriştir.” şeklindeki iddialarına bir cevaptır. Böylece faiz kanalıyla ceplerini dolduranların meşru işlerden çıktıkları anlaşılıyor.

Demek ki bu para da zulme, haksızlığa, hırsa ve tembelliğe dayanan “uğursuz” bir paradır. İlâhî fermanla bu yol kapatılıyor. Müslümanların o yola girmemeleri emrediliyor. Bugün meşru ve gayrimeşru kavramlarını hayatına geçiren inançlı insanlar da rahatlıkla sermayelerini artırabiliyorlar.

Bu artırma işlemi sanayi ve tarım yoluyla mümkün olduğu gibi, ticaretle de mümkündür. Şayet şahsın kendisi ticaretten anlıyor, bu işi bizzat çevirebiliyorsa, bunu bizzat kendisi yapar. Sermayesini bir ticaret eşyasına bağlar, onun alım-satımını yapar. Böylece hem kendi geçimini temin eder, hem kâr sağlayarak durumunu geliştirir. Ayrıca bu yolla ekonomiye katkıda bulunarak manevî bir kazanç yolunu açmış olur.

Fakat ticarî hayatı fazla bilmiyor, tek başına yapabileceğine de kanaat getiremiyorsa farklı yollara başvurabilir. Güvendiği, tecrübesine inandığı bir tüccara veya şirkete birikimlerini götürür, verir. Elde edilecek kâra da, zarara da ortak olur. Bu iki yolla elindeki parasını hem kendinin hem milletin yararına kullanmış sayılır. Parasını alışveriş yoluyla değerlendiremeyenlerse, paralarının değerini koruyabilmek için şu yollara başvurabilirler:

Bugün artık faize ciddi bir alternatif vardır. Faizsiz birer banka olarak çalışan katılım bankaları, hiçbir biçimde faize bulaşmadan mevduat sahiplerini koruyor, kâra ve zarara ortak ediyor. Bu bankalar işlemlerini İslam ticaret hukuku esaslarına göre yürüttükleri için, gün geçtikçe ekonomik alanda gelişme gösteriyorlar.

Bu arada birikimlerini korumak isteyenler, altına yatırım yapabilirler. Yani yatırımcı, mevcut parasıyla altın alır; “pasif” bir şekilde, yani durduğu yerde hem kazanç sağlar hem sermayesini korumuş olur. Fakat ticarette kullanmak mümkünse, ticarette değerlendirmek daha doğru olacaktır.

Gerçi kişinin, servetini bu şekilde kullanması kendi tercihidir. Ancak “pasif duruşta” millî ekonomiye doğrudan bir katkı sağlanmadığı için, en son olarak bu çareye başvurmak gerekir. Daha bunlardan başka çok çeşitli şekillerde de sermayeler değerlendirilebilir.

Meşru ve helâl dairede kalmak şartıyla çeşitli seçeneklerden her birisi kullanılabilir. Ancak bu yollardan birisini deneyip de, diğer imkânlara bakmadan pes etmek yanlıştır. Hele hele faizi “kurtarıcı” olarak görmek hiçbir şekilde makul görülemez.

Çünkü Kur’ân meşru ve helal bir şekilde yaşamanın yollarını göstermiş ve öğretmiştir. Keyfî sebeplerle harama girmeye gerek yoktur. Bu nedenle faize açılan kapıları aralamaya İslam hiçbir şekilde müsaade etmiyor.

İlave bilgi için tıklayınız:

Özel finans kurumlarına para yatırmak ve/veya buralardan kredi kullanmak caiz midir? Finans kurumları ile bankalar arasındaki fark nedir?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun