Kolay işlenen ağır günah nedir?

Tarih: 23.04.2023 - 08:19 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Genellikle kolay işlenen ağır günah gıybettir.

Gıybet, bir kimsenin arkasından hoşuna gitmeyecek şeyleri söylemek, başka bir deyişle, kendimiz hakkında söylendiği zaman hoşlanmayacağımız bir şeyi, bir başkası hakkında arkasından konuşmak demektir.

Dedikodu kelimesi de gıybet anlamda kullanılır.

Beraberliklerde bu günahın bolca işlenme tehlikesi vardır.

Hz. Peygamber (asm) Efendimiz: "Allah’a ve ahiret gününe inanan, ya hayır söylesin ya da sussun buyurmuşlardır. (Buhârî, Edeb 31, 85, Rikak 23)

Mümin, konuşmak için ağzını açmadan önce sözün helal, meşru, faydalı, gerekli olup olmadığını düşünmek mecburiyetindedir.

İnsan, insanlarla yaşamak durumunda olan bir varlıktır. İnsanlar çeşitli sebep ve saiklerle bir araya gelirler, birlikte bir şeyler yaparlar ve/veya konuşurlar (sohbet ederler).

Bu toplu hayatta en sık ve en kolay işlenen bir günah da gıybettir.

Gıybetçiler diyorlar ki: “Biz o kişide olanı söylüyoruz, yalan söylemiyor, iftira etmiyoruz!”

Evet, yalan söylemek ve iftira etmek de ağır günahlar arasındadır, ama gıybet zaten olanı söylemektir. Hakkında konuşulan kimsenin söylenmesini istemediği bir sözü, fiili, huyu, sıfatı vb. konuşma konusu olduğunda gıybet yapılmış oluyor. Ve Allah Teâlâ gıybet yapanların, o kişinin ölmüş olarak etini yemek kadar iğrenç olduğunu söylüyor:

“Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının; çünkü bazı zanlar günahtır. Gizlilikleri araştırmayın, birbirinizin gıybetini yapmayın; herhangi biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Bak, bundan tiksindiniz! Allah’a itaatsizlikten de sakının. Allah tövbeleri çokça kabul etmektedir, rahmeti sonsuzdur.” (Hucurat, 49/12)

Peki, gıybet genel olarak mı haramdır, yoksa bazı istisnaları mı vardır?

Gıybeti yasaklayan sözler yanında yine ilahi metinlerden anlaşılmış bulunan İslam’ın genel ahlak ve hayat kuralları birlikte değerlendirilince şu istisnalardan söz edilmiştir:

1. Haksızlığa uğrayan bir kimse, hakkını alabileceğini, zulmü engelleyebileceğini umduğu şahıslara durumu anlatabilir.

2. Dine ve ahlaka aykırı bir davranışını gördüğü kimsenin, bu durumunu gören ve bilenler, düzeltmesi muhtemel olan kimselere aktarabilirler.

3. Dince yanlış davrandığına inandığı bir kimsenin davranışını, dini bilen bir kimseye (mesela müftüye) anlatarak, doğru bilgi (fetva) alma teşebbüsünde bulunabilir.

4. Halkı korumak, onlar için hayırlı olacağı kanaatiyle ilgililere bildirmek için ayıplar ve günahlar açıklanabilir; bazı durumlarda bu farz da olur. Mesela, hadis rivayet edenler içinde yalancılığı, ahlak ve dindarlık bakımından gevşekliği bilinen kimselerin bu durumları açıklanır ki, uydurma hadis rivayeti engellensin. Keza mahkemede şahitlik edecek şahısların da “yalan söylemekten çekinmeyeceklerini gösteren” kusurları hâkime bildirilir.

5. Bir kimse diğeri ile evlenmek, ortak veya komşu olmak, ona bir şeyi emanet etmek, onunla bir iş yapmak… istediğinde kendini korumak isteyen taraf, karşı tarafı tanıyan birisine “onun nasıl bir kimse olduğunu” sorarsa, bildiği kusurlarını açıklaması gerekir.

6. Kamu görevinde istihdam edilen bir kimse ya buna ehil değilse veya görevini kötüye kullanmaktan çekinmeyeceğini gösteren bir günahı ve ahlakî kusuru varsa, bunları bilen kimse, o şahsın amirine -kamuyu korumak maksadıyla– durumu bildirmekle yükümlüdür.

7. Günahını ve kusurunu gizlemeyen, açıkça yapan ve gösteren kimsenin bu davranışlarını konuşmak, haram olan gıybete girmez.

8. Bir kimsenin “topal, kel, kör, köse” gibi bir lakabı varsa ve o kimseyi anlatmak için bunları zikretmek gerekiyorsa, mesela, “Topal Osman” denir ve bu haram olan gıybete girmez.

İlave bilgi için tıklayınız:

Gıybet Felaketiyle Savaş.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun