Peygamberimiz, Hz. Ebu Bekir'in malını kendi malı gibi kullanır mıydı?

Tarih: 16.10.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Peygamberimiz, Hz. Ebu Bekir (ra)'in malını kendi malı gibi kullanırmış deniliyor. Bu doğru mudur?
- Olaya hangi açıdan bakmak gerekmektedir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Peygamberimiz (asm) sadece Hz. Ebu Bekir (ra)'in değil diğer sahabelerin de malını İslam için kullandığı bir gerçektir. Ancak bu konuda özellikle Hz. Ebu Bekir'in malının tamamını İslam için kullanmasından dolayı bu özelliği ön plana çıkmıştır.

Şüphesiz sahabeleri içerisinde Hz. Ebu Bekir'in özel bir yeri vardır. İslam'ın ilk yıllarından itibaren Hz. Peygamber (asm) ile Hz. Ebu Bekir arasında sıkı bir dostluk vardı.

Hz. Ebu Bekir, Allah Rasûlü (asm)'e peygamberlik vazifesinin verildiği dönemlerde ticaret amacıyla gittiği Yemen'de bulunmaktadır. Dönüşünde gelişen hadiseleri duyar ve haberi tahkik için Hz. Peygamber'in (asm) o anda bulunduğu mekâna gider. Ondan Kureyş'in söylediklerinin doğru olup olmadığını sorar. Allah Rasûlü (asm),

"Ey Ebu Bekir! Şüphesiz ki ben Allah'ın elçisi ve peygamberiyim. Risaletini tebliğ etmek üzere beni gönderdi. Seni Allah'a davet ediyorum. Allah'a yemin ederim ki, peygamber olarak gönderilişim doğrudur. Ey Ebu Bekir! Seni tek, ortaksız ve kendisinden başkasına ibadet edilmeyen Allah'a çağırıyorum. O itaat edilmeye layıktır, ona itaat etmeye devam etmeni istiyorum."

der ve yeni nazil olan ayetleri okur. Bunun üzerine o, hiç tereddüt etmeden hemen Müslüman olur. Onun için Nebiler Serveri, Hz. Ebu Bekir hakkında

"Kimi İslâm'a çağırdımsa, muhakkak onda bir duraklama, bir tereddüt olmuştu. Ama Ebu Bekir, İslâm'ı teklif ettiğimde, ne duraksadı ne de tereddüt gösterdi." buyurur.

Hz. Ebu Bekir, Mekkeli iman düşmanı insanların eziyet ettiği, işkenceye tabi tuttuğu köleleri sahiplerinden satın alıyor ve hürriyetlerine kavuşturuyordu. Hatta babası Ebu Kuhafe bir gün oğluna "Yavrucuğum! Bakıyorum hep zayıf köleleri satın alıp azad ediyorsun. Şayet bunların yerine güçlü kişileri satın alıp azad edersen, seni korur ve desteklerler." demiş, Hz. Ebu Bekir de onları Allah'ın rızasına kavuşmak için azad ettiğini söylemişti. Bunun üzerine "Kim (fakirlere) verir, (günahlardan) korunursa ve en güzel sözü doğrularsa, ona kolaylaştırırız." (Leyl, 92/5­7) ayetlerinin nazil olduğu söylenir.

Hz. Ebu Bekir'in maruz kaldığı eziyetler şöyle:

Kureyş'in ileri gelenleri bir gün Hacerü'l­-Esved'in yanında oturup Hz. Peygamber (asm)'in aleyhinde konuşurken, Allah Rasûlü oraya gelir. Onlar Efendimiz (asm)'i  aralarına alıp, yakasından çekerek sataşırlar. Biri bu hadiseyi hemen Hz. Ebu Bekir'e haber verir. O koşa koşa Harem'e gelerek "Yazıklar olsun size! Siz Rabbim Allah'tır diyen birisini öldürmek mi istiyorsunuz? Halbuki o, size apaçık delillerle Rabb'inden gelmiştir." der. Müşrikler Hz. Ebu Bekir'in bu çıkışı üzerine Hz. Peygamber'i bırakıp ona yönelir ve döverler.

Utbe b. Rabia, Allah Rasûlü (asm)'in de bulunduğu Harem'de onun isteğiyle konuşma yapan Hz. Ebu Bekir'i öldüresiye döver. Öyle ki Hz. Ebu Bekir, tanınmaz hale gelir. Teym kabilesinden bazıları gelip onu kurtarır ve evine götürürler. Hayatından ümidi kesen Teymliler, "Eğer Ebu Bekir ölürse Utbe de ölür." diye bağırmaya başlarlar. Bir süre sonra Hz. Ebu Bekir kendine gelir. Kendine gelir gelmez onun ilk sorduğu şey "Rasûlullah ne oldu?" olur. Allah Rasûlü'nün sağlık ve sıhhat içinde olduğu cevabı onu tatmin etmez. Annesi Ümmü'l- Hayr'ın yardımı ile Efendimiz'in bulunduğu Erkam b. Ebi'l-­Erkam'ın evine gider. İki dost birbirini sağ­salim görünce doyasıya sarılır ve ağlarlar. Bu arada Hz. Ebu Bekir, İnsanlığın İftihar Tablosu'ndan annesinin Müslüman olması için dua talebinde bulunur. Bu duanın akabinde annesi Ümmü'l-­Hayr Müslüman olur.

Allah Rasûlü (asm) buyuruyor:

"İnsanlardan dost tutmuş olsaydım, muhakkak ki, Ebu Bekir'i dost tutardım. Sizin kardeşiniz Allah'ın dostudur." (Tirmizî, Menakıb 14; İbn­i Mâce, Mukaddime 11; Müsned 1, 377,389, 395)

Peygamberimiz'e sordular:

"Ya Rasûlallah, insanlar içinde size en sevimli olan kimdir?"

Peygamberimiz cevap verdi:

"Aişe'dir."

"Erkeklerden kimdir?" dediler.

"Onun babası." (Müslim, Fedailü's­ Sahabe,8; İbn­i Mâce, Mukaddime,101; Tirmizî, Menakıb, 14)

Peygamberimiz (asm), bir gün evlerinden çıktı, mescide girdi. Sağında Hz. Ebu Bekir, solunda Hz. Ömer vardı. Ellerinden tutmuştu. Şöyle buyurdu:

"Biz kıyamet günü bu şekilde diriltileceğiz." (İbn­i Mâce, Mukaddime, 99; Tirmizî, Menakıb, 16)

Ebu Musa el­-Eşârî rivayet ediyor:

"Rasûlullah'la birlikte Medine bahçelerinden birinde bulunuyorduk. Birisi geldi ve içeri girmek için izin istedi. Peygamberimiz (asm), 'Kapıyı aç ve kendisini cennetle müjdele.' buyurdu. Kapıyı açtım, baktım ki gelen Ebu Bekir'dir. Kendisini cennetle müjdeledim. Allah'a hamd etti." (Müslim, Fedailü's­ Sahabe, 28)

Peygamberimiz (asm), Hz. Ebu Bekir'e, "Sen benim Kevser Havuzu ve mağara arkadaşımsın." buyurdu. Bir gün Peygamberimiz mescitte otururken Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer içeri girdi. Rasûlullah (asm), onları görünce şöyle buyurdu:

"Beni sizinle kuvvetlendiren Allah'a hamdolsun." (Müstedrek, 3/74)

Enes bin Mâlik (ra) rivayet ediyor:

"Rasûlullah (asm) Hirâ Dağı üzerindeydi. Bir ara dağ şiddetle sarsıldı. Peygamberimiz, 'Sakin ol, senin üzerinde bir peygamber, bir sıddîk ve iki de şehid vardır.' buyurdu. O sırada dağda, Peygamberimiz (asm), Ebu Bekir, Ömer, Osman bulunuyordu." (Buhârî, Ashâbu’n-Nebî, 6; Tirmizî, Menâkıb, 18)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun