Kuran falı var mı?

Tarih: 13.03.2024 - 12:38 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Kuran’dan işaret almak için rastgele ayet açılsa ve cehennemle ilgili bir şey çıksa kişi ne yapmalıdır?
- Yazınıza baktım bu konuyla ilgili caiz olmadığını söylemiştiniz peki deliliniz nedir?
- Kalbim mutmain olsun istiyorum.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Kuran falı yoktur, hayra ve iyiye yorumlama vardır, buna tefeül denir.

Hz. Peygamber (asm) Efendimizin fal ve benzeri işlemlerin sonuçlarına itibar ederek bunlara inananların Muhammed’e indirileni inkâr etmiş sayılacağını, namazlarının kırk gün kabul edilmeyeceğini ve bunların cennete giremeyeceğini bildiren pek çok hadisi bulunmaktadır.(1)

Ayet ve hadislerde gaybı bilme, insanın kaderini değiştirme iddiası taşıyan, Allah’tan başka varlıklardan yardım alma gayesi güden, insanları sağlam bilgi kaynaklarına ve gerçek sebeplere başvurmaktan alıkoyan her türlü hurafe, batıl inanç ve uygulamalar yasaklanmış olmasına rağmen bir kısmı Cahiliye döneminde de mevcut olan hattü’r-reml, kelime ve isimlerle fal tutma, zarlarla fal açma, astrolojik fallar, insan vücudundaki bir kısım organların kaşınması, seğirmesi gibi fizyolojik durumları bazı sonuçlara yorma, kesilmiş koyunun kemiğine ve kurbanın ciğerine bakarak fal açma, su falı, çay falı, kahve falı, bakla, kurşun dökme, tuz falı, bal mumu falı, el yazısı falı gibi fal çeşitleri uygulanagelmiştir. Bu anlamda bütün fal çeşitleri günahtır.

Bir olayı hayra ve iyiye yormak tefeüldür.

İslam âlimleri, Peygamberimizin (asm) hadis-i şeriflerinden, onun gelecek hakkında bazı karinelere dayanarak iyimser tahmin ve yorumlarda bulunmayı tasvip ettiği sonucuna varmışlar, ancak bunu hiçbir zaman geleceğe dair bilgi sağlamayı veya uğursuzluk ve ümitsizlik hislerine kapılmayı meşru saydığı şeklinde anlamamışlardır.

Bu rivayetler;

- Kişinin her şeyi Allah’tan ümit etme psikolojisini daima korumasını,
- Bütün varlık ve olayları iyimser bir yaklaşımla değerlendirip yorumlamasını gerekli gören

önemli kanıtlar olarak değerlendirilmiştir.

Kuran’da tefeül yapmaya gelince:

Bir kitabı gelişigüzel açarak ilk tevafuk eden yeri okuyup ondan bir mesaj çıkarmaya tefeül denmektedir.

Bu konuda bir ayet veya hadisten delil getirmek pek mümkün olmamakla beraber, İslam âlimlerinin bu konuda söylediklerine işaret edilebilir.

Bu âlimlerden Bediüzzaman Hazretlerinin şu ifadeleri bizim için önemli bir irşattır:

 “Kuran ile tefeüle ve rüyaya itimada ehl-i hakikat taraftar değiller. Çünkü Kuran-ı Hakîm, ehl-i küfrü kesretle ve şiddetli bir tarzda vuruyor. Tefeülde, kâfire ait şiddeti, tefeül eden insana çıktığı vakit, yeis veriyor; kalbi müşevveş ediyor. Hem rüya dahi hayr iken, bazı aks-i hakikatle göründüğü için şerr telakki edilir, yeise düşürür, kuvve-i maneviyeyi kırar, suizan zan verir. Çok rüyalar var ki: Sureti dehşetli, zararlı, mülevves iken; tabiri ve manası çok güzel oluyor. Herkes rüyanın suretiyle manasının hakikati mabeynindeki münasebeti bulamadığı için; lüzumsuz telaş eder, meyus olur, keder eder."(2)

- Herkesin Kuran’ı veya başka kıymetli kitapları tefeül etmesini uygun görmeyen alimler, yine de kendileri yerine göre tefeül etmişlerdir.

Örneğin Bediüzzaman Hazretleriyle ilgili şu tespitler önemlidir:

“Bundan on üç sene evvel, 'Dar-ül Hikmet-il İslamiye' azasından iken, küçükten beri şimdiye kadar manen izn-i ilahi ile onun bir muini ve nasırı ve muhafızı olan kutb-u Rabbanî ve kandil-i nuranî Abdülkadir-i Geylani (aleyhi nazar-ur Rahmanî) Hazretlerinin Fütuh-ul Gayb risalesini tefeülen açtığı esnada, اَنْتَ فِى دَارِ الْحِكْمَةِ فَاطْلُبْ طَبِيبًا يُدَاوِى قَلْبَكَ (Sen daru’l-hikmettesin, fakat sen önce kendine bir tabib bul ki senin kalbini tedavi etsin) ibaresi çıktı. O ibare, onun hakkında pek manidar olarak, Eski Said'i Yeni Said'e çevirmesine sebebiyet vermiştir.”(3)

Ayrıca, Şah Veliyullah Dihlevî gibi Kuran ayetleriyle tefeülde bulunanlar da vardır.

Ancak bir kimse bu konuda kendisi için tefeül yapsa bile, bir başkası için yapması doğru değildir.

Kaynaklar:

1) Müsned, II, 429; III, 14; IV, 68; V, 380; Müslim, Selam, 125; İbn Mâce, Taharet, 122; Ebû Dâvûd, Tıb, 21; Tirmizî, Taharet, 102.
2) Mektubat, 28. Mektup, Birinci Risale olan Birinci Mesele, s. 347
3) Barla Lahikası, s. 149.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun