İslami kaynaklarda bulunmayıp, İncil’de veya Tevrat’ta bulunan bir şey kesinlikle yanlış ve batıl mıdır?
- Misal Hz. İsa (a.s) göğe yükseltildikten sonra havarilerle iletişime geçtiğine dair İslami kaynaklarda bir bilgi yok iken Hristiyan kaynaklarında böyle bir bilgi bulunmaktadır.
- Kuran da böyle bir şey bulunmamasından dolayı asla ve katta böyle bir şey gerçekleşmemiştir, Hristiyanlar bu hususta da kesinlikle sapıklığa düşmüştür demek doğru olur mu?
Değerli kardeşimiz,
Tevrat ve İncil’de bulunan “her şey yanlıştır” demek elbette doğru olmaz. Ancak bir ismi Müheymin olan ve “önceki semavi kitapları kontrol eden” manasına gelen Kur'an-ı Kerim'in ayetlerinde bir tashih / düzeltme yoksa, o konuda bizim de söyleyecek kesin bir sözümüz olmaz. Sorudaki konu da bunlardan biridir.
Bu sebeple, bu bilginin kesin doğru veya kesin yanlış olduğunu söyleme imkanına sahip değiliz. Çünkü, dini açıdan Hz. İsa aleyhisselamın vefatından sonra havarileriyle görüşmesinde bir sakınca yoktur. Ancak Kur'an ve sünnette olmadığına göre, buna kesin doğru nazarıyla da bakamayız.
Bu gibi konularda Peygamberimizin (asm) bize verdiği ders şöyledir:
“Ehl-i Kitab’ı ne tasdik edin, ne de yalanlayın. ‘Allah’a ve bize indirilene iman ettik.’ deyin.” (Abdürrezzak, Musannef, 6/111; Buhari, İtisam 25, Tevhid 51)
Bu hadiste anlatılan husus, Allah Resulü’nün, kutsal bir kitaba dayandıkları için özellikle Yahudiler ve Hristiyanlarla, bununla beraber diğer çevre kültürlerle olan ilişkilerinde onlara karşı ortaya koyduğu tavır da belirleyici bir özellik arz eder.
Öncelikle belirtilmelidir ki, bütün peygamberler tevhid dininin davetçisi konumundadırlar. Kur'an’da, kutsal kitaplarının tahrif edildiği açıkça belirtilmesine (bk. Bakara, 2/79; Al-i İmran, 3/78; Maide, 5/15) rağmen, Ehl-i kitap’tan nakledilen bilgilerden hangilerinin tahrif edildiği malum olmadığı için, Allah Resulü (asm) bu hadislerinde ümmetine temkinli olmayı tavsiye etmektedir.
Bugün mevcut bulunan Tevrat ve İncil’in tahrif edilen yerlerini genel bir bakışla tespit etmek mümkün olmadığından, Müslüman’a düşen, -hangi konu olursa olsun- onu Kur'an ve sünnetteki verilerle karşılaştırarak teyid etmesi, konu ile ilgili bir malumat yoksa “Allah’a ve bize indirilene iman ettik.” diyerek temkinli davranmasıdır.
Hadisin diğer bir tarikinde yer alan şu bilgi, bu rivayeti daha iyi anlamamıza yardımcı olmaktadır:
“Ehl-i Kitab’ın size haber verdiklerini tasdik de etmeyin, yalanlamayın da. ‘Allah’a ve Resulüne inandık.’ deyin. Böylece verilen haber batılsa tasdik etmemiş, doğruysa da onu yalanlamamış olursunuz.” (Abdurrezzak, Musannef, 6/111; Ahmed b. Hanbel, 4/136; Ebu Davud, İlim 2)
Bu hadisin bir önceki tarike göre bir ziyade olarak açıkça gösterdiği husus, geçmiş ümmetlere dair nakledilen haberler içinde batıl olanlarla birlikte doğruların da olabileceği gerçeğidir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Siz Ehl-i kitabı ne tasdik edin ne de yalanlayın, ne demektir?
- Dina Tecavüzü olayı gerçek mi?
- Tevrat ve İncil'den alıntılar yapan bir tefsire güvenebilir miyiz?
- Tevrat, İncil ve Kuran'da olanlara aynı anda nasıl uyulabilir?
- Tevrat ve İncil'de geçen ifadelerin İslam'da da olması nasıl açıklanabilir?
- Tevrat ve İncil'de Peygamberimizi müjdeleyen ayetler olduğu, o zaman biliniyor muydu?
- Peygamberimizin isimlerini Tevrat ve İncil'de neden bulamıyoruz?
- Tevrat'ta İncil'den bahsedilmesine rağmen, neden İncil'de Kur'an'dan bahsedilmiyor?
- Kuran, İncil ve İslami çelişkiler iddialarına cevap verir misiniz?
- Tevrat değiştiyse, Kur’an neden onu doğrular?