Mehmet Akif'in şiirlerinde isyan var mıdır?

Tarih: 17.05.2018 - 01:15 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Mehmet Akif Ersoy’un, “Ya râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı?” şiirinde birçok isyan içeren ifade gördüm, anlamlandıramadım. 
- Örnek verecek olursak; şiirin en sonunda “Ağzım kurusun.. Yok musun ey adl-i İlâhi!” denmektedir. Bu ifadeler söz sanatı da olsa Akife yakışmayan sözler gibi geliyor, izah edebilir misiniz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

“Ya Rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?” şiiri baştan sona dikkatle okunursa İslam’a ve Müslümanlara yapılan zulümler karşısında şairin ne denli mükedder olduğu, yüreğinin ne denli yandığı ve kainatın sahibine kalbini açarak âdeta içini nice döktüğü anlaşılır.

Şair, Balkan hezimetini, Birinci Cihan Harbi’ni ve nihayet Kurtuluş Savaşı’nı görmüş, bizzat aktif sorumluluk alarak vazife ifa etmiştir.

Kâfirlerin tasallutu, zulmü, gaddarlığı, Müslümanların da vurdumduymazlığı, gafleti ve safderunluğu şairi derinden yaralamış ve bu hüzün dolu kalpten zaman zaman derin inlemeler, sızlamalar taşmıştır.

Akif çocukluğunda hafızlık yapmış, babası Fatih müderrislerinden Temiz Tahir Efendi’den İslami ilimler okumuş, aynı zamanda modern ilimleri tedris etmiş zülcenaheyn bir şair ve alimdir. Kur'an’ın mealini yapacak derecede Arapça’ya ve dini meseleler hakkında fikir beyan edecek derecede İslami ilimlere vakıftır.

- O zaman bu şiir nasıl değerlendirilmelidir?​

- Şiir, kalbin ince titreyişleri, ürpertileri ve feryatlarından doğar. Hissetmeyen bir yürekten şiir sadır olmaz.

- Bu şiirde isyan değil, hikmetinden sual olunmayan Rabbimize dönük olarak "tüm yaşananların arkasındaki derin hikmetin ne olduğu" sorulmaktadır âdeta.

- Gerçek manada isyan şiirleri Tevfik Fikret’te vardır. (Örneğin: Şeytan da biziz, cin de, ne şeytan ne melek var/ Dünya dönecek cennete insanla, inandım/ Haluk’ün Amentüsü’nden)

- Akif’in şiirinde isyan değil bilakis bir sığınma, bir yakarış ve dua vardır. “Kul daralmadan Hızır yetişmez.” kaidesince muzdar, çaresiz bir kalbin derin inlemeleri, soruları vardır.

- Çoklarının imanını kaybettiği, kaderi reddettiği, ümit namına her şeyini yitirdiği çok çetin, zordan zor zamanlarda en hassas ve içli bir yürek sahibi olan ve imanının verdiği hamiyet ve gayretle elinden gelenin en iyisini yapan, diyardan diyara iman, aşk, şevk, heyecan taşıyan büyük şairin bu iniltilerini nazar-ı müsamaha ile karşılamak gerekir.

- Safahat bir bütün olarak okunursa, şairin İslam şeriatına ne denli kalpten bağlı olduğu görülür. Pozitivizmin, emperyalizmin ve istilaların en çetin devrinde şuara arasında en kavi, en muhkem, en dirayetli zat Akif’tir.

Bırakın şairleri ulemanın bile itikaden sarsıldığı bir devirde, Akif’in dirayeti takdire şayandır.

Ulema arasında en sağlam duruşlu Bediüzzaman gibi bir büyük zatla dost olan Akif’in bu feryatlarını, hassas mizacına ve devrin şartlarına vermek gerekir.

İlave bilgi için tıklayınız:

Mehmet Akif'in “Sen bize yangın veriyorsun! 'Yandık!' diyoruz ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun