Malı ona fayda vermedi ayeti, Tebbet suresinin Ebu Leheb öldükten sonra indiğini mi gösterir?

Tarih: 29.06.2021 - 06:17 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Tebbet suresinde “Malı da kazandıkları da ona fayda vermedi” ayeti Ebu Leheb öldükten sonra bu surenin indiğine delil değil midir?
- Sanki ölmüş de arkasından söylenmiş gibi duruyor biraz.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Tebbet suresi, en geç peygamberliğin üçüncü yılında nazil olmuştur. Çünkü gelen Kur'an vahyinin gizli tebliği süresi en çok üç yıl olarak değerlendirilmiştir. Bu üç yıldan sonra açıktan tebliğ emri gelmiş ve o sırada Ebu Leheb’in haddini aşması üzerine, Tebbet suresi nazil olmuştur. Bu husus birçok sahih hadis rivayetlerinde zikredilmiştir. Mesela:

“Kur'an’da, 'En yakın akrabanı uyar.' (Şuarâ, 26/214) mealindeki ayetin inmesi üzerine Resûlullah Efendimiz (asm), bir sabah vakti Safa tepesine çıkıp Kureyş mensuplarına seslenmiş, Kureyş mensupları etrafında toplanınca, 'Size şu dağın arkasından bir düşman süvari birliğinin gelmekte olduğunu söylesem bana inanır mısınız?' diye sormuş, onlar da 'Daha önce senin herhangi bir yalanını duymadık.' demişlerdir."

"Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (asm) kendisinin şiddetli bir azap öncesinde gönderilmiş uyarıcı bir elçi olduğunu bildirmiştir. Dinleyiciler arasında bulunan amcası Ebu Leheb onu azarlamış ve 'Kahrolası! Bizi bunun için mi buraya çağırdın?' diyerek uzaklaşmıştır."

"Bu olayın ardından, Ebu Leheb’in kullandığı 'tebb' kavramıyla başlayan bu Tebbet Suresi nazil olmuştur." (Müsned, 1/281, 307; Buhârî, Tefsîr, 111; Tirmizî, Tefsîr, 111)

Tebbet suresi Peygamberliğin üçüncü yılında nazil olduğuna göre, Ebu Leheb bu surenin inişinden sonra en az 10 yıl yaşamıştır. Çünkü Ebu Leheb’in Bedir savaşından hemen sonrasında öldüğü bilinmektedir. (bk. Beyzavî, Kurtubî, ilgili surenin tefsiri)

Mekke dönemi 13 yıl olduğuna ve surenin nüzulü de hicretten 10 yıl önce olduğuna göre ve Ebu Leheb’in ölümü de hicretin ikinci yılında gerçekleşen Bedir savaşından sonra olduğuna göre, o bu surenin inişinden sonra en az 10-12 yıl daha yaşamıştır.

“Malı da kazandıkları da ona fayda vermedi” mealindeki ayetin mazi sigasıyla yani geçmiş zaman kalıbıyla gelmiş olması, Surenin Ebu Leheb’in ölümünden sonra indiğine asla işaret değildir. Çünkü, az önce bir kısmına işaret ettiğimiz sahih hadis kaynaklarında ve tefsirlerde, bu olayın nüzul sebebi ve indiği tarih ve yine kaynakların ittifakıyla Ebu Leheb’in Bedir savaşından birkaç gün sonra öldüğü ortada iken, sırf art niyetli ön yargımızı tatmin adına kale alınamayacak kadar zayıf bir teville gösterilen bu yaklaşımın elbette doğru olma imkanı yoktur.

Peki niçin geçmiş zaman kalıbıyla ifade edilmiştir?

Geçmiş zaman kalıbıyla ifade edilmesi, surenin genel muhtevasını güçlendirmek içindir.

Nitekim “tebbet” fiili de geçmiş zaman kalıbındadır. Bu da surenin genel muhtevası olan “gaybî haber”in doğruluğunu pekiştirmeye yöneliktir. Çünkü, “Gerçekleşeceği kesin olan bir şey, gerçekleşmiş gibi kabul edilir” şeklindeki ilmî kural burada da geçerlidir.

Bununla beraber, surenin bir ayetinde yer alan Seyaslâ Nâran = İleri de kesinlikle ateşe yaslanacaktır” ifadesi onun ölümünün çok sonradan olacağını göstermektedir.

Bu konuyu şöyle özetlemekte fayda vardır:

Önce, “Beddua” denilen “Tebbet” suresinin başına bakalım:

a) Bu surenin nüzul sebebi şudur: Hz. Peygamber (asm) yakın akrabasını bir araya toplayıp onları İslam’a davet etti. Bunun üzerine Ebu Leheb: “Tebben leke” (Hüsrana uğrayasın, kahrolasın!), Bunun için mi bizi buraya çağırdın..!” diye beddua etti. Bunun üzerine Tebbet suresi nazil oldu. (Taberi, Razi, Beydavi, Kurtubi, ilgili yer)

b) “Tebb / tebab” kavramı, helak olmak, hüsrana uğramak, zarar etmek gibi manalara gelir. (bk. a.g.y)

Buna göre, Türkçedeki anlaşılır ifadesiyle “Kahrolasın!” bedduasını yapan Ebu Leheb’e Allah cevap verirken aynı stili kullanmıştır. Bu tarz bir üslup cinas sanatı çerçevesinde kullanılan “misilleme, mukabele-i bilmisil” türündedir.

Öyle anlaşılıyor ki, Araplar arasında bu ifade yaygın bir şekilde kullanılıyordu. Yoksa Ebu Leheb bunu ilk defa kullanmamıştır. O halde Araplar arasında yaygın olan ve Hz. Peygambere (asm) karşı bir beddua olarak kullanılan “Tebben leke” ye karşılık “Tebbet yeda ebi Leheb” (Ebu Leheb kahrolsun, hüsrana uğrasın!) ifadesinin kullanılması, edebi olduğu kadar adil bir cevap da olmuştur.

c) Bununla beraber, “Tebbet yeda ebi Leheb” cümlesinin beddua değil, bir ihbar cümlesi olduğunu söyleyen alimler  de vardır. (bk. Taberi, Razi, ilgili yer)

Bu yoruma göre, “Tebbet yeda ebi Leheb” cümlesi, onun elleriyle yaptığı işlerinin hüsrana uğrayacağını haber vermektedir. “Ve Tebbe” cümlesi ise, kendisinin bizzat helak olacağı manasına gelir. Böylece her iki cümle de beddua değil, ihbar kabilindendir. (bk. Razi, Ebu’s-Suud,  ilgili yer)

d) Denilebilir ki, bütün tefsir kaynaklarında, ayette yer alan “Ve Tebbe” cümlesi, beddua değil, bir ihbar cümlesi olduğunda ittifak vardır. (bk. Taberi, Razi, İbnu’l-Cevzi/Zadu’l-Mesir; Kurtubi, el-Kasimi, İbn Aşur, ilgili yer) 

Buna göre ikinci sırada yer alan "Ve Tebbe" cümlesi, birinci sırada yer alan “Tebbet yeda ebi Leheb” cümlesini pekiştirmeye yöneliktir. Yani önce “Ebu Leheb kahrolsun” cümlesindeki bedduanın tam tuttuğunu, yakın bir zaman sonra onun hüsrana uğraması, kahrolması, helak olması kesinlikle tahakkuk edecektir. (bk. Tantavi, et-Tefsiru’l-vasit, ilgili yer)

İlginçtir ki, bu sure başlı başına ihbar-ı gaybi nevinden Ebu Leheb’in kötü akıbetini haber verdiği ve bu haberin olduğu gibi ortaya çıktığı, bütün tefsir, hadis, tarih ve siyer kaynaklarında tasdik edildiği ve bu surenin inişinden sonra en az on yıl daha yaşadığı halde, -yalandan da olsa- Ebu Leheb’in “Ben iman ettim.” demediği ve diyemediği, hatta bu tarihi gerçek vesilesiyle bazı Batılı bilim adamları iman ettiği halde, surenin bu güzel tarafını bırakıp lüzumsuz işlerle uğraşması soru sahibinin iman şuuruyla değil, nefsin hevası ve şeytanın telkin ettiği vesveseleriyle konuştuğunu göstermektedir.

İlave bilgi için tıklayınız:

Tebbet Suresinde beddua edilmesi nasıl açıklanabilir?
Kurudu ifadesi, Tebbet suresinin Ebu Leheb'in ölümünden sonra ...
Peygamber Efendimiz, Ebu Leheb'i, Tebbet suresi indikten sonra da ...
Tebbet suresi Ebu Leheb'in ölümünden önce mi nazil oldu ...
Tebbet Suresi tarihi bir olay olduğu halde neden namazda dua ...
Kur'an'da Allah neden beddua ve lânet etmiştir? Allah Tebbet sûresi ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+

Yorumlar

Blackstone

Bu ayette ebu lehebin ve karısının ölmeden önce cehennemlik olduğu öğreniyorsak. Ve allah ebu lehebin cehenneme gideceğini biliyorsa ne için onu sınav ediyordu ? Her şey açık ve ortadayken ?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editör (hasanfidan)

Allah sadece Ebu Leheb'in değil var ettiği her insanın sonunun ne olacağını bilmektedir. Bilmesi imtihan edilmeye engel değildir. Ebu Leheb özelindeki durumu gelince; Hz. Peygamber'e olan hadsiz sözlerinden dolayı Allah onun gelecekteki halini yani imtihanı kaybedeceğini önceden bildirmiştir.

İmtihanı kaybedecek birisini neden hala yaşatmaya devam ettirmiştir şeklinde bir düşünce akla gelebilir. İlm-i ilahi açısında kimin kazanıp kaybedeceği bilinmektedir. Kaybedeblerin yaşamaması gerekiyorsa bu takdirde hiçbir kafirin yaratılmaması gerekirdi.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun