Khal suresi ve Hafd suresi var mıydı?

Tarih: 12.06.2021 - 10:58 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Khal suresi ve Hafd suresi olarak iki sure Kur'anda imiş, sonra nesih olmuş. Nesih olduğunu dair bir delil var mı?
- Bazı kaynaklara göre, bu 2 sure tek Sahabi (yani Ubeyy ibn Kaab)’dan şahitlik alındığı için, sure olarak Kuran'a alınmamış, bunun da delilleri mevcut mu?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Öncelikle ifade edelim ki, Hal ve Hafd suresi diye Übeyy ibn Ka'b'ın şahsi mushafında bulunanlar, aslında Kunut dualarıdır, ayet veya sure değillerdir. Muhtemelen Übeyy bu duaları teberrüken mushafının sonuna yazmış, ancak sonradan gelen bazı cahiller bunların sure olduklarını zannetmiş olabilir. 

Demek ki, el-Halʻ الخلع ve el-Hafd الحفد sureleri diye bahsedilen şey, Hanefîlerin vitir namazında Kunut duası olarak okudukları dualardır, ayet veya sure değildir.

Nitekim, Zürkani bazı sahabilerin kendilerine mahsus mushaflarda, bazen anlamı bilinmeyen çeşitli kelimelerin açıklamalarını, bazen de Kunut duası gibi şeyleri not etmiş olmalarının mümkün olduğunu belirtir. Onlar bu yazdıkları şeylerin Kur'an’dan olmadığını biliyorlardı. Ayrıca yazılanlar, kendi anlayacakları şekilde ve kendilerine özeldi. Bazı anlayışı kıt insanlar ise mushafın içine kaydedilen her şeyi Kuran zannetmişlerdir.(1)

Bu hususta Abdülfettah el-Halidî, sahabenin tamamının İmam Mushaf üzerinde icma etmiş olduğunu, ne Übey b. Kab’ın ne İbn Abbas’ın ne de İbn Mesud’un el-Hal’ ve el-Hafd diye iki sureyi ihtiva eden şahsî Mushaflarının bulunmadığını ve bu iddiaların yalan olduğunu belirtir. Bunların Hz. Peygamber (asm) tarafından namazda okunduğu ve Hz. Ömer’e namazda okuması için öğretildiği doğrudur, ancak bunlar birer sure veya ayet değil Kunut dualarıdır.(2)

Kur'an'da, şu andaki halinden ayrı olarak başka surelerin olduğu türünden iddiaların, ne ilmen ne aklen ne de dinen kabul edilecek bir tarafı yoktur. Bu gibi hurafelerin bir kısmı Şialar, bir kısmı da tahkik ehli olmayan birtakım cahiller tarafından uydurulmuştur. Çünkü;

“Şüphesiz bu Zikri / Kur’an’ı biz indirdik ve onu koruyacak olan da biziz.” (Hicr, 15/9)

mealindeki ayetin doğruluğuna iman eden bir kimsenin, bu tür hurafelere inanması mümkün değildir. 

Nitekim eskiden beri ehl-i tahkik olan Şia alimleri de bu tür iddiaları kesin olarak reddetmişlerdir. Mesela:

Şîa’da tahrif iddialarına ilk karşı çıkanlardan biri de Şeyh Sadûk olarak bilinen ve Kutub-i Erba’a olarak Şîa nezdinde sahih kabul edilen hadis mecmuasından birinin müellifi olan Ebu Cafer Muhammed İbn Ali İbnu’l-Hüseyin İbn Babeveyh el-Kummî (öl. 381/991) şunları söylemiştir: 

“Şîa inancına göre yüce Allah’ın peygamberi Hz. Muhammed’e gönderip ve iki kapak arasında toplanan Kur’ân bundan ibarettir ve ne fazla ne de eksiktir.”(3)

İlave bilgi için tıklayınız:

Kur'an-ı Kerim'in yazılması, toplanması ve kitap haline getirilmesi ...

Kaynaklar:

1) bk. ez-Zerkânî, Muhammed Abdülazîm, Menâhilü’l-İrfan, Matbaatu İsa el-Bâbi’l-Halebî ve Şürekâhu, tsz., I, 271.
2) el-Halidî, Salâh Abdülfettah, el-Kur’ân ve Nakdu Metâıni’r-Ruhbân, Dâru’l- Kalem, Dımaşk 2007, s. 276-277.
3) bk. Şeyh Sadûk, Risaletü'l-İ'tikadi'l-İmamiyye, s. 99-103; Kâşânî, Kitâbü'l-vâfî, IX, 1778.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun