İnnemel itibaru bil havatim / Ameller sonuçlarına göredir, sözü hadis mi?

Tarih: 20.04.2019 - 10:24 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Hadis ise nasıl anlamalıyız, örneklerle açıklar mısınız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Amellerin sonuçlarına göre değerlendirilmesi, ilgili amelin neticesi itibariyle bir iyilik getirip getirmediğine bakarak bir karara varmak anlamına gelir.  

Çok münbit veya pek çorak bir arazide ektiğiniz buğday tohumunun güzelliği veya çirkinliği hasat zamanı belli olur. Genel olarak münbit arazilerde güzel ürünler çıkar, çorak yerlerde ise, arzu edilen verim alınmaz.

Ancak bu kuralın dışında kalan olaylar da var: Bazen münbit arazide verimsizlik, çorak arazide güzel verim alınır. İşte bu istisnaların değerlendirilmesi adına: “Ameller sonuçlarına göredir.” diye ifade edilmiştir.

- Mealini vereceğimiz hadis-i şerifte sorunun tam cevabını bulabiliriz:

Sehl b. Sad anlatıyor.

“Hz. Peygamber (asm)’in de içinde yer aldığı gazvelerin birinde, büyük Müslümanlardan biri gibi çok kahramanlık ve fedakarlık gösteriyordu. Hz. Peygamber (asm), ‘Kim cehennemlik olan bir adama bakmak istiyorsa, bu adama baksın.’ diye buyurdu. Müslümanlardan biri bu adamı takibe aldı. Müşriklere karşı çok güçlü bir şekilde çarpıştığını gördü. Ancak yaralandığında (acıya dayanamayarak) kılıcını göğsüne sapladı ta omuzlarından çıktı ve öldü. Bunu gören adam koşarak (Hz. Peygambere) geldi ve ‘Ya Resulellah!’ dedi, ‘ben şehadet ederim ki sen Allah’ın resulüsün!’ Resulüllah ‘Hayırdır, niye böyle diyorsun?’ diye sorunca, adam olayı anlattı.

Bunun üzerine Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurdu: ‘Kul -insanların gördüğü kadarıyla- cehennemlik olanların amellerini işler, ancak o cennetlik olan kimselerdendir. Aynı zamanda -insanların gördüğü kadarıyla- cennetlik olanların amellerini işler, fakat o cehennemlik olan kimselerdendir. Şüphesiz ameller(in değeri) hatimelerine / sonuçlarına göredir.’ ” (bk. Buhârî, Rikâk, 33, Kader, 5; Müslim, İman, 179)

Hadiste yer alan insanların gördüğü kadarıyla...” kaydı, özellikle Allah’ın kimseye haksızlık etmeyeceğine dair gerçeği vurgulamaya yöneliktir.

Bediüzzaman Hazretlerinin şu tespitlerinde de bu gerçeğin altı çizilmiştir.

“Hem nasıl kader-i İlahî, netice ve meyveler itibariyle şerden ve çirkinlikten münezzehtir. Öyle de: İllet ve sebeb itibariyle dahi, zulümden ve kubuhtan mukaddestir. Çünki kader, hakikî illetlere bakar, adalet eder. İnsanlar zahirî gördükleri illetlere, hükümlerini bina eder; kaderin aynı adaletinde zulme düşerler."

"Meselâ: Hâkim seni sirkatle (hırsızlıkla) mahkum edip hapsetti. Halbuki sen sarık (hırsız) değilsin. Fakat kimse bilmez gizli bir katlin var."

"İşte kader-i İlahî dahi seni o hapisle mahkûm etmiş. Fakat kader, o gizli katlin için mahkûm edip adalet etmiş. Hakim ise, sen ondan masum olduğun sirkate binaen mahkûm ettiği için zulmetmiştir."

"İşte şey-i vâhidde iki cihetle kader ve icad-ı İlahînin adaleti ve insan kesbinin zulmü göründüğü gibi, başka şeyleri buna kıyas et."

"Demek kader ve icad-ı İlahî; mebde' ve münteha, asıl ve fer', illet ve neticeler itibariyle şerden ve kubuhtan ve zulümden münezzehtir.” (bk. Sözler, Yirmi Altıncı Söz / Kader Risalesi)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun