İslamiyet'te rabıta var mıdır? Şeyhe rabıta yapmak caiz mi?

Tarih: 17.03.2007 - 00:50 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bir de ölüm rabıtası var, bununla öldüğünü hayal ediyor ve ölümü hatırlamaya çalışıyorsun, bunların sakıncası var mıdır?
- Rabıta dinimizde var mıdır? Bazı kişiler bunun dinimize sonradan girdiğini ve bidat olduğunu söylemektir.
- Rabıtanın çeşitleri var mıdır? Rabıta yoluyla şeyh ile kalben bağ kuruluyor, onunla berabermiş gibi hissediyorsun. 

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bir insanın herhangi bir durumda Allah’ın, Peygamberimiz'in (asm) veya bir veli zatın huzurundaymış gibi ya da ölüm anı gelmiş gibi yapılan düşünce ve his alemine rabıta deniliyor. Bu işin esas gaye ve hedefi, her an Allah’ın huzurunda olma şuuruna ermek ve bu vesile ile Onun rızasına uygun yaşamaktır.

Peygamber Efendimiz (asm) sürekli bu hâl üzereydi. O, her an Allah’ın huzurunda olma şuurunda olarak yaşadı. Bu anlamda bir rabıta Peygamberimiz (asm)'in en büyük sünnetlerinden biridir.

Tarikattaki rabıtaya gelince: Tasavvuf tarihinde önceleri şeyhi sevmek, kalbini ona bağlamak, bu sayede ondan feyiz almak ve davranışlarını taklit etmek gibi uygulamalar bulunurken zamanla bunlar şeyhin sûretini düşünme şeklini almıştır. Tarikata giren bir mürit rabıta vasıtasıyla şeyhini düşünür ve onun yanındaymış gibi kalp bağı kurmaya çalışır.

Rabıta ile şeyhe olan muhabbet Allah namına olduğundan yapıldmasında bir mahzur yoktur.

Kişi şeyhine rabıta yapmadan doğrudan Allah’a rabıta etmesi en güzelidir. Ancak kalbi masivadan çevirip Allah'a yöneltmek kamil manada kolay olmadığı için müridin şeyhine nazar ederek bütün dikkatini onda toplaması ve Cenâb-ı Hak’tan şeyhi üzerine gelen tecellîleri seyre dalması tavsiye edilir. Hatta bu rabıtanın her mürid için değil sadece kabiliyeti olanın yapması istenmiştir. Aksi bir görüş ise râbıta uygulamasının tasavvufî eğitimin sadece başlarında gerekli olduğu şeklinde ifade edilir. Zira kalben Allah’a yönelebilecek seviyeye gelen mürid için lüzumsuz ve mâsivâ olarak telakki edilmektedir.

Rabıta; şeyh ile mürid arasındaki muhabbet ve şeyhten müride manevi halin sirayet etmesi olarak da tarif edilir. 

Rabıtaya eleştiri yöneltenler onun bidat veya şirk olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu eleştirilere karşılık sûfîler râbıtayı bir ibadet değil şeyh ile mürid arasında sevgi ve feyiz alışverişine vasıta olacak bir metot olarak görülmesi gerektiğini savunmuştur. 

Şeyhe yapılan rabıtanın Allah ile mürid arasında bir aracı olarak görülmesi eleştirisi de yanlış bir değerlendirme olarak görülmüştür. Zira sûfîler rabıtayı tabii bir hal olarak nitelendirmişler, râbıtada şeyhin sûretini düşünmek için özel bir gayrete gerek olmadığını, muhabbetin yeterli olduğunu, zaten seven kişinin sevdiğini düşüneceğini belirtmişlerdir. 

Ölümü düşünüp, "Bir gün bende öleceğim!.." diye rabıta yapmak da güzeldir. Kabir, ahiret, haşir, sırat, cehennem gibi alemleri de rabıta yaparak daha dikkatli yaşamaya çalışmak da tavsiye edilebilir.

İlave bilgi için tıklayınız:

RABITA

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

ersin bey

"Eğer bu yola girmeden doğrudan Allah’a rabıta yapabilirsek en güzelini yapmış oluruz" demişsiniz. Ben de diyorum ki: Buna seçilmiş kullar müstesna beşerin takati yetmez. Laf kalabalığıyla zihin bulandırmaya ne gerek var? Allah hepimizin akibetini hayr eylesin. birbirimizin istikameti içn dua edelim vesselam

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Gümilcinali

Rabıta hakkında şeyh ümmi Ahmet derki:Tasavvufta rabıta tefekkürün kıblesidir.Namaz kılan secde ederken nasıl kabeye tapmıyorsa ,rabıta edende rabıta edilene tapmaz vesselam.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
ahmettalha06

Rabbim niyetlerimizi bozmasın.
Ne demiş Resulullah (sav) AMELLER NİYETERE GÖREDİR...
Ameller (başka değil) ancak niyetlere göredir; herkesin niyeti ne ise eline geçecek odur. Kimin hicreti, Allah ve Resûlü (rızası ve hoşnutlukları) için ise, onun hicreti Allah ve Resûlü’ne müteveccih sayılır...

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
cansuvardar

Peygamberimiz zamanında neden böyle şeyler yoktu. Hadis yok, ayet yok, neden sonradan boyle bir düşünce çıkmıştır. İnsanların kalbindeki Allah aşkını Allah'tan başkası bilebilir mi? Şeyhi düşünüp nasıl Allah'a bağlanabiliriz?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editör

Tarikatlar Hz. Peygamber'den sonra sistemleştiği için hakkında hadis veya ayet olması beklenmemelidir. Nasılki akli ve dini ilimlerin öğrenilmesinde alim öncülük ediyorsa ahlaki eğitim için de mürşidin rehberliğine ihtiyaç vardır. Zira mürşidi kamil müridlerini nefis terbiyesi, evrâd, ezkâr, halvet, riyâzet ve rüya yorumlarıyla terbiye eder. Mürid de kendisine rehberlik eden mürşidine muhabbetle bağlanır ve onunla hemhal olur. İşte bu hali rabıta sayılmıştır.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun