“Günaha devam edip, dili ile istiğfar eden, Rabbi ile alay etmiş sayılır.” anlamına elen bir hadis var mıdır?

Tarih: 08.05.2011 - 10:13 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Beyhakî(9/362) ve İbn Asakir’in İbn Abbas’tan rivayet ettiği hadisin tamamı şöyledir:

“Günahlardan tövbe eden kimse, günahsız kimse gibi olur. Günaha devam ettiği hâlde, dili ile istiğfar eden kimse, Rabbi ile alay eden kimse gibidir. Kim bir Müslümana eziyet ederse, hurmalıkların bitirdiğinin (hurma ağaçlarının dal, budak, yaprakları) sayısı kadar günah kazanmış olur.”(bk. Kenzu’l-Ummal, h.no: 10176).

Hafız Zeynu’l-Irakî, bu rivayetin zayıf olduğunu belirtmiştir(bk. Tahricu ahadis’l-İhya-ihya ile birlikte-,4/47).

Konumuzla ilgili olan hadisin, “Günaha devam ettiği hâlde, dili ile istiğfar eden kimse Rabbi ile alay eden kimse gibidir.” manasındaki cümlesini şöyle açıklayabiliriz:

İstiğfar etmek, yaptığı günahlarının bağışlanmasını istemektir. Günahların bağışlanmasını istemek, yaptığı günahlardan pişmanlık duyduğunu itiraf etmek demektir. Günahların kötü olduğunu, onlardan pişmanlık duyduğunu söyleyen bir kimsenin aynı işleri yapmaya devam etmesi, diliyle söylediği şeylere kalbiyle gerçek manada inanmadığını gösterir. Buradaki inanmamaktan maksat, inkâr anlamında değil, “İleride tövbe edeceğim, Allah’ın rahmeti boldur...” gibi gerekçelerin arkasına sığınarak, ilgili günahın cezasının kesin olduğuna inanmamak manasınadır.

Allah’ın affının olduğu kesindir. Ancak Allah’ın her günahı, herkesin bütün günahlarını affedeceğine dair bir sözü yoktur. Ancak samimi yapılan makbul bir tövbeden sonra af sözü vardır.

Dolayısıyla, bir yandan “diliyle tövbe-istiğfar edip affedilmesini isterken, diğer yandan karşılığı azap olan günahta ısrar etmek" bir çelişkidir. Hadiste bu çelişki “Rabbi ile alay etmek” şeklinde ifade edilmiştir.

Şunu da unutmamak gerekir ki, bu hadiste “kişi diliyle tövbe-istiğfar ederken”, “günah işlemeye devam ettiği, aynı günahı işlemeye hiç ara vermediği” takdirde “alaycı” duruma düşeceğine vurgu yapılmıştır. Çünkü, bu durum gerçekten bir küstahlıktır. Yoksa bir insan, tövbe edip, günahtan vazgeçmekle beraber, daha sonra yine nefsin ve şeytanın tuzağına düşerek aynı günaha dönse, “alaycı” damgasını yemez. Çünkü, bu kimsenin o günahı terk etmesi, onun o andaki samimiyetini gösterir. Daha sonra aynı günahı işlemesi, o eski samimiyetine ters düşmez..

Nitekim, bir hadis-i şerifte rivayet edildiğine göre, Peygamberimiz (asm) 

“Samimî olarak tövbe, istiğfar eden kimse, -günde yetmiş kez dönse bile, yine de- günahta ısrar etmiş sayılmaz.” buyurmuştur.(İhya,1/312; 4/47).

Bu hadisi, Ebu Davud, Salat, 361, Vitir, 26 ve Tirmizî, Daavat, 106 da rivayet etmiştir.

Bize düşen tövbe-istiğfar ettiğimiz andaki samimiyetimizi ölçmektir. Eğer maksat, “Bir tövbe edeyim de şimdiki günahlar silinsin, arkasından yapacağım günahlar için tekrar tövbe edeceğim; böylece ne şiş yansın ne de kebap...” ise, bu takdirde Allah’ın şu ayetinin uyarısına çok ciddi kulak vermemiz gerekir:

“Allah’ın içinizde saklı olan her şeye hakkıyla vakıf olduğunu bilin, O’nun emrine aykırı davranmaktan sakının!”(Bakara, 2/235).

İlave bilgi için tıklayınız:

Günaha Karşı Tövbe

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun