İman esaslarının, "Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe ve kadere iman" şeklinde sıralanışındaki hikmet ve mantık bağı nedir?

Tarih: 20.04.2011 - 00:17 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Ehl-i sünnet inancına bağlı herkesin kabul etmesi gereken iman esasları, Kur'an'da çeşitli ifadelerle yer almıştır. Bir yerde müminin vasıfları olarak "Allah'a, âhiret gününe, meleklere, kitaba (Kur'an'a) ve peygamberlere iman" şeklinde sıralanırken (bk. Bakara, 2/177), başka bir yerde müminlere “Allah'a, peygamberine (Hz. Muhammed'e), peygamberine indirdiği kitaba (Kur'an'a) ve önceden indirdiği kitaba iman etmeleri emredilir.(bk. Nisâ, 4/136.)

Buna karşılık Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve âhiret gününü inkâr edenin koyu bir sapıklık içinde olduğu belirtilir.(bk. Nisâ, 4/136.)

Bu âyetlerde değişik şekillerde sıralanan iman esasları Allah'a, meleklere, kitaplara, peygamberlere ve âhirete iman olmak üzere beş ilkede toplanmış ve kader, yani hayır ve şerrin Allah'tan olduğu inancı bunlar arasında zikredilmemiştir.

Bununla beraber, kader konusu diğer ayetlerde yer almıştır:

“...O’nun katında her şey bir ölçüye göredir.” (Rad, 13/8) 

“Her şeyi yaratıp bir ölçüye göre takdir etmiştir.” (Furkan, 25/2)

“Şüphesiz biz her şeyi bir ölçüye göre yaratmışızdır.” (Kamer, 54/49)

Bu ayetler, imanın ilk beş şartını sayan ayetlerle birlikte düşünüldüğünde, kaderin de iman esasları arasında olduğu anlaşılmaktadır.

Ayrıca meşhur Cibril hadisinde “İman nedir?” sorusuna verilen cevap şöyledir:

“İman; Allah’ın meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe inanmandır. Kadere, yani hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna da inanmandır.” (Buhârî, İman 1; Müslim, İman 1)

Görüldüğü gibi kader, imanın şartlarından biri olarak sayılmaktadır.

İmân, bu altı rükünden, yani esastan çıkan tek bir hakikattir. Bölünme ve ayrılma kabul etmez. Kısımlara ayrılamaz. Bazısına inanıp bazısına inanmamak olamaz. Zira her bir îmân rüknü, kendisini ispat eden deliller ile diğer îmân rükünlerini de ispat eder.

İmanın altı şartının bu şekilde sıralanışının elbette bir çok hikmeti olabilir. Örneğin, Allah’a iman konusunda problemleri olan birine, meleklerinden, kitaplarından bahsetmek, hatta kaderden söz etmek ne kadar mantıklı olabilir. Bu sıralamanın bir çok hikmetinden birini şöyle özetlemek mümkündür:

İmanın şartlarının ilki olan Allah’a iman, altı şartın en önemlisi, diğer şartların varlık sebebi ve bütün şartların özetidir. Ayrıca inanılması gereken hususlar, Allah’ın bildirmesiyle bilinir. Allah’a iman, iman esaslarının kutbudur.

Allah, inanılması gereken şeyleri elçilerine bildirmekle, bir melek olan Cebrail’i görevlendirmiştir. Bu açıdan meleklere iman olmadan kitaplara iman mümkün olmaz. Bu açıdan iman edilmesi gereken şeylerin sıralanışı içinde meleklerin yeri, onlara imanın önemini göstermektedir. Bu sıranın, Allah isminden sonra, kitaplar ve peygamberlerden önce oluşu, meleklerin Allah ile peygamberler arasında elçilik-habercilik yaptıklarına, Allah’ın kitaplarını getirmede aracı olduklarına, yani vahiy getirme görevlerine işaret eder mahiyettedir.

Melekler, Allah'ın insanlara bir lutfu ve keremi sayılan "peygamberlik müessesesi"nin temeli olan Allah'ın ilâhî vahyini, görülmeyen gayb âleminden insanlara, onlar arasından seçilen peygamberlere indiren Allah'ın ilâhî elçileridir.

Bu vahiy meleği olan elçilerin getirdiği mesajlar da Kitaplar ve Sahifeler olarak adlandırılır.

Peygamberler, kendilerine gelen kitapları insanlara tebliğ ederek Allah tarafından peygamberlikle görevlendirildiklerini haber vermişlerdir.

Ayrıca, peygamberler, kendilerine gelen vahiylerden öğrendikleri bilgilerle ahiret hayatının varlığını insanlara anlatmışlardır.

Her zerrenin ve bütün evrenin yol haritası anlamına gelen kader hakkında bilgi sahibi olmak ise, imanın bundan önceki şartları sayesinde mümkün olmaktadır.

Görüldüğü gibi, imanın şartlarının sıralanmasında bir bağ ve mantık bulunmaktadır.

Şunu da ifade etmek gerekir ki, bir insanın mümin olması kelime-i şehâdetin muhtevasına inanmasıyla gerçekleşir. Kişi bununla Hz. Peygamber (asm)'in tebliğ ettiği iman esaslarını da kabul et­miş olur. Kelâm literatüründe iman esas­ları "Allah'a, Peygamber'e ve âhiret günü­ne iman" şeklinde önce, üç ardından kelime-i şehâdette belirtildiği gibi Allah'a ve Hz. Muhammed (asm)'in pey­gamberliğine iman olarak iki ve nihayet Allah'a iman şeklinde tek bir esasta özetlenmiştir.

Kur'an'da sabit olup sahih hadislerle de açıklanan iman esasları, sadece yaygınlık kazanan altı unsurdan ibaret değildir. Dinden olduğu kesin biçimde kanıtlanan itikadî, amelî ve ahlâkî bütün hükümlere inanmak, bunların farz, helâl veya haram olduğunu tasdik etmek de mümin olmanın şartıdır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun