Gayri müslime, zalime, münafığa ve kafire dua edilir mi?
- İslam düşmanı birine öldükten sonra dua etmenin, Yasin okumanın, rahmetle anmanın hükmü nedir?
Değerli kardeşimiz,
Mümin olarak ölenlere dua etmenin bir sakıncası olmadığı gibi, hem dua edilene hem de dua edene karşılığı verilir.
Günah işleyerek ya da zulmederek, zalim ve fasık da olsa hayatındayken iman ettiği biliniyorsa, ona dua edilebilir. Ayrıca insanların iç alemini ancak Allah bilir. Bu nedenle iman ettiğini söyleyenlere münafık demek dinen caiz olmadığı gibi, böyle bir şeyi başkalarına söylemek de helal olmaz. Bu açıdan hayatında iman ettiği bilinen her insana dua edilebilr. Bir kimsenin münafık olduğu ise ancak Allah'ın bildirmesiyle anlaşılır.
Yaşayan gayri müslimlerin hidayete ermeleri için de dua edilir. Peygamber Efendimiz (asm), kâfirlerin hidayete kavuşmaları için dua etmiştir. "Kâfirlerin yok olması için dua et." denildiğinde Resulullah Efendimiz (asm),
"Ben lânetleyici olarak gönderilmedim. Fakat, doğru yola davet edici ve rahmet olarak gönderildim. Allah'ım! Kavmime doğru yolu göster! Çünkü onlar bilmiyorlar!" (Kadı lyaz, eş-Şifâ, 1/78-79)
derdi. Başka bir zaman da, "Ya Rabbi, bu dini, Ömer bin Hattab ile yahut Amr bin Hişam (Ebu Cehil) ile kuvvetlendir." (bk. Tirmizî, Menâkıb, 18) buyurmuştur. Hz. Ömer bu dua sebebiyle Müslüman olmuştur.
Kafir olarak ölen birisine gelince:
Rasulüllah Efendimiz (asm) küfür üzere ölen bir yakını için
"Eğer Allah yasaklamazsa ona mağfiret dileyeceğim." (bk. Kurtubî, Tevbe 113 . ayetin tefsiri)
deyince şu âyet-i kerime nazil oldu:
"Cehennemlik oldukları anlaşıldıktan sonra akraba dahi olsalar, müşrikler için mağfiret dilemek Peygambere ve mü'minlere yaraşmaz." (Tevbe, 9/113)
Münafıklardan Abdullah b. Ubey b. Selül'ün cenaze namazını Rasulüllah Efendimiz (asm) kıldırmıştı.(Kurtubî, VNI/218) (O münafıkları tanıdığı halde, siyaseten davranışta onları mü'minlerden ayırmıyordu). Bu konuda da şu âyeti kerime geldi:
"Onlardan ölen kimsenin namazını sakın kılma! Mezarı başında da durma. Çünkü onlar Allah'ı ve Rasulünü inkâr ettiler...." (Tevbe, 9/84)
Şu ayetin de aynı konu ile alâkalı olarak geldiği söylenir:
"Onlara ister bağışlanma dile, ister dileme, farketmez. Onlara yetmiş defa bağışlanma dilesen de Allah onları asla bağışlamayacaktır. Bu, onların Allah'ı ve Rasulünü inkâr etmesinden ötürüdür. Allah fasıklar güruhuna hidayet vermez." (Tevbe, 9/80)
Bu naslar karşısında, özellikle Malikî Imam Karafi meseleyi bütün detayı ile ele almış ve özet olarak:
"Kafirin bağışlanması için dua etmek küfürdür (dua eden kâfir olur). Çünkü, Kur'ân-ı Kerim birçok âyetle müşrikleri Allah'ın bağışlamayacağını, kâfirlerin cehennemde ebedî kalacağını kesinkes haber verdikten sonra böyle bir şey istemek, Allah'ı yalanlamak ve sanki, 'Ya Rab! Sen öyle diyorsun ama bağışlaşan daha iyi edersin.' demek olur. Bu da küfürdür. Tüm mü'minlerin bağışlanmasını istemek de haramdır. Çünkü günahkâr mü'minlerin cehennemde, bir süre için de olsa, kalacakları sahih hadislerle bildirilmektedir." (Bu konuda geniş bilgi için bk. Karafi, el-Furük, 4/259 vd.)
Bu görüş Hanefilerce biraz ağır bulunur ve "kâfirin bağışlanması için dua etmek küfürdür, tüm mü'minlerin bütün günahlarının bağışlanması için dua etmek ise haram değildir" denir. Ibn Âbidîn buna açıklık getirirken der ki:
"Mesele şuradan kaynaklanıyor: Allah'ın va'dinden dönmeyeceğini kendi kelâmıyla biliyoruz. Ama acaba vâdinden (azab edeceği sözünden ve tehdidinden) de dönmez mi? Işte Karafi ve onu izleyenler, Allah'ın va'di gibi vâdinden de dönmeyeceğini düşünerek, eğer Allah kâfirleri cehenneme koyacağını ve onların orada ebedî kalacağını bildiriyorsa, bunun aksini istemek Allah'ı isabetsizlikle suçlamak ve onu tekzib olur, bu ise küfürdür diye düşünmüşlerdir. Hanefi Ibn Emîr el Hâc'da [Vefatı 879 (1474) bk. Mu'cemu'l-Müellifin, XI/274)] kâfire dua konusunda onlar gibi düşünmüş, tüm mü'minlere dua konusunda biraz daha müsamahalı davranmıştır. Doğrusu da budur." [bk. Ibn Abidin (Âmira), I/351, (Mısır), 1/523]
Buna göre kâfir olarak ölen birisi için dua etmek küfürdür. Ancak küfrü açık (bevâh) olmayanlara günahlarıyla küfür damgası vurup onları mü'min saymamak da bizim hakkımız değildir. Meselâ Allah'ın birliğine, Hz. Muhammed (asm)'in peygamberligine, Kur'ân'ın bütününe inanan birisi, Haccâc gibi zalim de olsa onu kâfir saymak bizim elimizde değildir. Ama bunlara olduğu gibi inanmamış, ya da bunları tahkir etmişse, onu da mü'min saymak bizim elimizde değildir.
Konu ölmüş gitmiş kâfirler için böyledir. Hayatta olan kâfirlerin doğru yolu bulmaları için dua etmenin ise caiz olduğu görüşü hâkimdir. Çünkü Rasulüllah Efendimiz (asm) Uhud Günü mübarek dişleri kırılıp, yüzü yaralandığında, müşrikler için: "Allah'ım kavmimi bağışla, çünkü onlar bilmiyorlar." diye dua etmişlerdi. Ibn Abbas da:
"Mü'minler kâfir olarak ölmüş yakınlarına dua ediyorlardı. Bunu yasaklayan âyet (Tevbe, 9/113) geldi, onlardan duayı kestiler. Ama bu âyet onların, hayatta olan kâfirlere dua etmelerini yasaklamıyordu." demiştir. (Kurtubî, Tevbe 113 . ayetin tefsiri)
Bununla beraber; Buhari'nin nakline göre, Rasulüllah Efendimiz (asm)'in Uhud'daki bu sözü, kendi duası değildir. O bunu: "Daha önce de bir peygamber yaralanmış ve böyle demişti." tarzında söylemiştir (bk. Buharî, Magazî; Müslim, Cihad 103) şeklinde söyleyip kâfirin hayatta olanına dahi dua edilemeyeceği görüşünde olanlar da vardır (Kurtubî, VNI/278). Fakat böyle dahi olsa, önceki bir peygamberin sözü bizim şeriatimizde kaldırılmadıkça bizim için geçerli olacağından (Allah'u alem) hayattaki bir kâfirin hidayete ermesi için dua etmekte bir sakınca olmamalıdır. Çünkü onun hidayeti bulması muhal değildir ve Allah kâfir olanların dünyada iken mü'min olamayacaklarını söylememiştir ki, bizim bunu istememiz, Allah (cc)'in olmaz, dediğinde israr etmemiz anlamına gelmiş olsun. Bir sonraki âyette bildirildigi üzere; Hz. Ibrahim'in Babası için mağfiret dilemesini de böyle anlamak gerekir. (Ibn Abbas ayete değişik izah getirir bk. Kurtubî, Tevbe 113 . ayetin tefsiri)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Tüm müminler ve kâfirler için hayır duada bulunmanın sakıncası var mıdır? Gayri müslimin arkasından rahmet okunur mu?
- Sadece Allah'tan korkmalıyız, ama bazen hiç sebepsiz insanlardan ve olaylardan çekinip korkuyoruz. Bunu nasıl aşabiliriz?
- 1400 sene öncesinden hadisler nasıl geldi?
- Münafık kimdir, özellikleri nelerdir?
- Ölen kimsenin ruhu dünyayla irtibat kurabilir mi?
- Hz. İbrahim'in hayatı hakkında bilgi verir misiniz?
- Din, cihad ve zorlama: İslam barış dini midir?
- Zekât kimlere verilir; zekât verilecek yerler nerelerdir?
- Hz. Muaviye'nin şarap içtiği iddiası doğru mudur?
- "Hazreti İbrahim'in milletindenim." ne demektir? Haniflik hakkında bilgi verir misiniz?
Yorumlar
Allah razı olsun
Mükemmel yazılmış. Allah razı olsun.
İman üzere öldüğü bilinen bir kişinin affı için bence dua edilmelidir.
Zira, peygamber efendimiz kabir azabı gören bir kişinin hayırlı evlat hasebiyle bu azaptan kurtulduğunu anlatmıştır. Sonuç olarak imanlı olarak ölmüş bir kişiye Allah'ın rahmeti vardır. Bu durumda bu rahmetin tecellisi ise dua etmek de sakıncalı değildir.
Ben bu siteyi çok seviyorum.ALLAH razı olsun.Çok şükür çok şey öğreniyorum.
benim biraz kafam karisti simdiye kadar hayatta olan kafirlere de dua edilmez diye biliyordum Hz Ibrahim Asm in babasina duasini ve Peygamber Efendimiz Asm in Hz Omer Ve Ebu Cehil e olan duasini da ornek vermissiniz tamam ama Hz Ibrahim Asm babasinin iman etmeyecegi kendisine belli olunca ilisigini kesmis ve daha da dua etmemis. sitenin Hz Ibrahim Asm ve babasina duasi ile ilgili soruyu okudum ve
"“Şu muhakkak ki Allah kendisine şirk koşmasını afetmez.” (Nisa, 4/48)
“Onlardan ölen hiçbir kimsenin cenaze namazını kılma ve kabri başında dua etmek üzere durma. Çünkü onlar Allah’ı ve Resulünü tanımadılar ve yoldan çıkmış olarak öldüler.” (Tevbe, 9/84)
“Kâfir olarak ölüp de cehennemlik oldukları kendilerine belli olduktan sonra, akraba bile olsalar, müşriklerin affedilmelerini istemek, ne Peygamberin, ne de müminlerin yapacağı bir iş değildir.” (Tevbe, 9/113)
Bu hükümler Kur’an’da yer alsa da bunların bütün dinlerde geçerli evrensel birer ilahî prensip olduğu bilinmektedir. Bu sebeple, Hz. İbrahim’in de bir şekilde bu hükümden haberdar edildiğini düşünmek gerekir. Bu yasaktan haberdar olduğu halde kâfir olan babası için dua etmesi Hz. İbrahim (as)’a yakışmayan bir durum olduğu ortadadır.
burdan anladigim hayatta olanlara da dua edilmez ayrica bir sohbet sirasinda bi arkadasima da bunu anlattim simdi tedrigin oldum bu vebalin altindan nasil kalkarim simdi?
simdiden vereceginiz cevap icin Allah razi olsun
Hayatta olanların hidayete ermesi için dua edilir ancak ölmüş olanlarına dua edilmez. Affedilmeyen şirk günahı tevbe etmeden ölenler içindir.
peki Hz Ibrahim Asm neden kafir olan babasina duayi terketmis ve iliskisini kesmis? onun babasi hayatta degilmiydi?
Kafir olan kişinin hidayete ermesi için dua edilebilir ancak onun için istiğfarda bulunulamaz. Nitekim Mümtehi suresinde Rabbimiz Hz. İbrahim'i örnek almamızı ancak babası için yaptığı istiğfarı örnek almamamız gerektiğini ifade etmektedir. Hz. İbrahim babası için istiğfar diledikten sonra Rabbimiz onu ikaz etmiş ve o da bundan vazgeçmiştir.
İbrahim ve onunla beraber olanlarda, sizin için uyulacak güzel bir örnek vardır. Onlar milletlerine şöyle demişlerdi: "Biz sizden ve Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız; sizin dininizi inkar ediyoruz; bizimle sizin aranızda yalnız Allah'a inanmanıza kadar ebedi düşmanlık ve öfke başgöstermiştir." -Yalnız, İbrahim'in, babasına: "And olsun ki, senin için mağfiret dileyeceğim, fakat sana Allah'tan gelecek herhangi bir şeyi savmaya gücüm yetmez" sözü bu örneğin dışındadır- "Rabbimiz! Sana güvendik, Sana yöneldik; dönüş Sanadır."(Mümtehine 60/4(