Yapılan dualar kaderi nasıl etkiliyor; dua ile kader değişir mi?
- Bir insana gelmesi gereken kötülük, dua veya sadaka ile bertaraf edilebiliyorsa bu nasıl oluyor?
Değerli kardeşimiz,
Bir şey hakkında verilen karar, kader demektir. O kararın infazı, kaza demektir. O kararın ibtaliyle hükmü kazadan afvetmek, atâ demektir.
"Evet, yumuşak bir otun damarları katı taşı deldiği gibi, atâ da kaza kanununun kat'iyyetini deler. Kaza da ok gibi kader kararlarını deler. Demek atânın kazaya nisbeti, kazanın kadere nisbeti gibidir. Atâ, kaza kanununun şümulünden ihraçtır. Kaza da kader kanununun külliyetinden ihracıdır. Bu hakikate vâkıf olan ârif: 'Ya İlahî! Hasenatım senin atândandır. Seyyiatım da senin kazandandır. Eğer atân olmasa idi, helâk olurdum.' der." (Mesnevi-i Nuriye, 206)
Yani, ata, bir şey hakkında verilen kararın iptali ve hükmün kaza edilmekten afvedilmesi, şeklinde tarif edilmektedir. Ata denilince, o Rahîm-i Kerim'in ve Gafûru'r-Rahîm'in af ve ihsanı anlaşılır.
Atanın kaza kanununu, kazanın da kaderi bozmasını şöyle açıklayabiliriz:
Bir padişahın umumî kanunları yanında bir de belli günlerde tatbik ettiği af ve ata kanunu vardır. Padişah o günlerde, suçlulardan bir kısmını afveder, diğer bir kısmının cezalarını hafifleştirir, bir kısım raiyetinin ise rütbelerini yükseltir ve maaşlarını artırır. İşte, daha önce umumî kanunla takdir edilen ceza, rütbe ve maaşlar bu ata kanunuyla yürürlükten kaldırılmış olur. Meselâ, bir şakinin işlediği bir suça karşılık on yıl hapis yatması takdir edilmiş olsun. Ata kanunuyla bu cezanın afvedilmesi halinde artık ceza infaz edilmez ve ata, kaza kanununu bozmuş olur. Cezanın kaza edilmemesiyle de kader kanunu, yâni onun suçuna mukabil takdir edilen on yıllık hapis cezası bozulmuş olmaktadır.
İşte, bu misâl gibi, insanların işledikleri günahlara karşılık, kendilerine takdir edilen uhrevî cezalar Cenâb-ı Hakk'ın ata kanunuyla, yâni O'nun af ve ihsanıyla kaza edilmekten alıkonmakta ve böylece ata kanunu kaza kanununu bozmaktadır. Aynı şekilde, kazanın bozulmasıyla kader kanunu da bozulmuş, takdir edilen ceza değişikliğe uğramış olmaktadır.
Bir başka misal; kul bir günah yerine gitmek niyet ve meyliyle evden çıkar. O bu niyetle irâde düğmesine dokunduğu için, Allah da meylinin neticesini yaratacak ve onu irâde ettiği yere götürecektir. Fakat, o kulun güzel bir hali, Allah (c.c)’ın hoşuna gidecek bir tarafı, söz gelimi gecesinin zülüfünde iki damla gözyaşı ya da arabasıyla bir-iki arkadaşını bir sohbete götürüşü vardır da, bunlar Rahmet-i İlâhî'yi ihtizaza getirmiştir ve Allah (c.c) da yolda o kulun karşısına kendisini günah mahalline değil de gülzâra götürecek bir arkadaş çıkarır ve kulun iradesiyle hak ettiği hükmü değiştirir. İşte, Allah (c.c)’ın sebepli sebepsiz kulu hakkındaki bir hükmü veya bir kazâyı onun lehinde değiştirmesi, O’na ait bir atâdır.
Diğer taraftan, "Ata, kaza kanununun şümulünden ihraçtır." denmektedir. Şöyle ki, bir günah için takdir edilen ceza külli bir kanun iledir. Yâni, şu suçu işleyene şu ceza verilir, şeklindeki takdir, küllidir. Söz konusu suçu işleyen bir kimsenin tövbe etmesi halinde, günahının afvedilmesi ile kaza kanununun şümulünden bir ihraç durumu hâsıl olmaktadır. Bu ise aynı zamanda, kader kanununu külliyetinden bir ihraç mânâsındadır.
Yukarıda açıklamaya çalıştığımız kaide, kaderin değişip değişmediği sorusunu hatıra getirmektedir. Bu nokta da şunu ifâde edelim ki, İlm-i İlâhî'nin değişmesi muhaldir. Ezelden ebede kadar olmuş ve olacak bütün hâdiseler gibi, ata kanununun tatbikatı da o ilmin şümûlündedir. Bu kader değişmez. Değişiklikler sabit ve derin olan Levh-i Mahfûz'un daire-i mümkinatta bir defteri ve yazar bozar tahtası hükmündeki Levh-i Mahv ve İsbat'ta olmaktadır. Önce takdir edilen nice cezalar, daha sonra tövbe vesilesiyle ve ata kanunu ile afvedilmekte, Levh-i Mahv ve İsbat'tan silinmekte ve kaza edilmemektedir. Nitekim bir âyet-i kerîmede şöyle buyurulmaktadir:
"Allah dilediği şeyi mahveder ve dilediğini isbat eder. Nezdinde kitabın aslı olan Levh-i Mahfuz vardır." (Ra'd, 13/39)
İlave bilgi için tıklayınız:
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Duanın kaderimize etkisini merak ediyorum; değiştirebilir miyiz duamızla kaderimizi?
- Ata ve Levh-i Mahv ve İsbat nedir? Levh-i Mahv ve İsbat levhasının hikmeti nedir?
- Duada Allah'tan şehitlik istemek doğru mudur?
- Her şey mukadder olduğu halde, neden özellikle ecel ve rızık mukadderdir deniliyor?
- Kaderdeki hikmet eli olaylara nereden, nasıl müdahale ediyor?
- Ata, kaza ve kaderi hadis-i şerif ile açıklar mısınız?
- Dayanamayacağın noktada sakın pes etme, orası kaderinin değişeceği yerdir, sözü ne demektir?
- Levhi mahv, Arş, Kürsi hakkında bilgi verir misiniz?
- Levh-i mahfuzda ahiret hayatında sonsuza kadar olacaklar da yazılmış mıdır?
- Göz değmesi, kaderi değiştirir mi?
Yorumlar
Bende bir zamanlar duayla kaderim değişir diye umut etmiştim ama o kadar duam kabul olunmadı. Çünkü olmayacak bi kişiyle sevgi yaşıyordum. Sırf o yola gelirse mutlu olacağımı sandım. Ama Mevlam acıdı bana nasıl olduğunu anlayamadan onu elimden aldı. İlk çok üzüldüm ama sonra teslim oldum. İyi ki de olmamış. Çünkü sevildiğimi sandığım kişi gerçekten sevmemiş beni. Eğer kaderim değişip onla evlenseydim belkide çok mutsuz olacaktım. Şimdi ise halime şükrediyorum. Sakın insanın elde edemediklerimiz bizi yoldan şaşırtmasın. Sonra ah vah para etmiyor arkadaşlar.
Ben şunu anladım; Kaderi çizen biziz, meydana getiren Allah(c.c). Allah (c.c) nin önceden bilmesi, bizim kaderimizi değiştirmez yani sevabı günahı bizim. ...
çok güzel yazmışsınız emek vermişsiniz ama şahsen ben bişey anlamadım çünkü içerik anlamını bilmediğim kelime dolu.Keşke bizim gibi kelime hazinesi dar insanları da düşünüp daha basit bir dille yazsaydınız..