Kâfirlerin ebedi cehennemde kalması nasıl adalet olur?
- Cehennem azabı neden ebedi olsun?
- Allah'ın şefkati anne şefkatinden daha çok olduğu halde, neden cehennemi yarattı?
- Kur'an-ı Kerim'de bulunan, ebedi cehennemliklerle ilgili ayetlere rağmen; Muhiddin İbn-i Arabinin, "Herhangi bir insanın işleyeceği herhangi bir günah sınırlıdır ve sınırlı bir günah, sınırsız bir işkenceye mustahak olamayacağından, ebedi cehennemlik yoktur." ifadesini açıklamanın yolu, yine kendi bakış açısı olan; "Cehennem bir arınmadır ve arınmadan sonra kalan iyi, cennete gidecektir: bir şey kalmıyorsa, o salt kötüdür ve bu kişi cehennem yerlisidir." şeklinde mi, yoksa başka şekilde midir?
Değerli kardeşimiz,
İdamı hak etmiş bir kişiye, müebbet hapis cezası vermek bir rahmettir. Bu açıdan müebbet hapis demek olan cehennem de bir rahmettir. Bir anne, çocuğunun hayatının kurtulması için elinin, kolunun kesilmesine razı olmaz mı? Demek ki, daha büyük bir nimet için bazı şeyler göze alınabilmektedir. Kaldı ki bunlar çocuk değildir. Annesinin namusuna göz diken bir yetişkine hangi anne acır...
Konuyu bazı soru ve cevaplarla açıklamaya çalışalım:
Soru: Bir kâfirin küfür ile ilgili günahı mahduttur, kısa bir zamanı işgal ediyor. Ebedî ve sonsuz bir ceza ile cezalandırılması İlâhi adalete uygun olmadığı gibi, Ezeli hikmete de muvâfık değildir; merhamet-i İlâhiye müsaade etmez?
Cevap: O kâfirin cezası gayrimütenahi olduğu ve kısa bir zamanda irtikâp edilen o küfrün, sonsuz bir cinayet olduğu altı cihetle sabittir:
Birincisi: Küfür üzerine ölen bir kâfir, ebedî bir ömürle yaşayacak olursa, o sonsuz ömrünü herhalde küfürle geçireceği şüphesizdir. Çünkü kâfirin cevher-i ruhu bozulmuştur. Bu itibarla, o bozulmuş olan kalbin sınırsız bir cinayete istidadı vardır. Binaenaleyh, ebedî cezası, adalete muhalif değildir.
İkincisi: O kâfirin günahı sınırlı bir zamanda ise de, sonsuz derecede büyük olan umum kâinatın, vahdaniyete olan şehadetlerine gayrimütenahi bir cinayettir.
Üçüncüsü: Küfür, sonsuz nimetlere hakaret olduğundan, sonsuz bir cinayettir.
Dördüncüsü: Küfür, sonsuz olan zat ve sıfât-ı İlâhiyeye cinayettir.
Beşincisi: İnsanın vicdanı, görünüşte sonlu ise de, gerçekte ebede bakıyor ve ebedi istiyor. Bu itibarla, sonsuz kabiliyeti olan o vicdan, küfürle pislenerek mahvolur, gider.
Altıncısı: Zıt, zıddına ters ise de çok hususlarda aynı özellik taşır. Binaenaleyh iman, ebedi lezzetleri meyve olarak verdiği gibi, küfür de elim ve sonsuz elemleri âhirette intaç etmesi, şe'nindendir.
Bu altı cihetten çıkan netice ve gayrimütenahi olan bir ceza, gayrimütenahi bir cinayete karşı ayn-ı adalettir.
Bu konu ile ilgili başka bir sual:
- Kısa bir zamandaki küfre mukabil, hadsiz bir zaman cehennemde hapis nasıl adalet olur?
Cevap: Sene, üçyüz altmış beş gün hesabıyla, bir dakikada cinayet, yedi milyon sekiz yüz seksen dört bin dakika hapis iktizası kanun-u adalet iken; bir dakika küfür, bin katl hükmünde olduğundan, yirmi sene ömrünü küfürle geçiren ve küfür ile ölen bir adam, kanun-u adaletle elli yedi trilyon iki yüz bir milyar iki yüz milyon sene beşerin kanun-u adaletiyle hapse müstehak olur.
Elbette “Halidina fiha ebeden” adalet-i İlahî ile vech-i muvafakatı bundan anlaşılıyor.
"Birbirinden gayet uzak iki adedin sırr-ı münasebeti şudur ki: Katl ve küfür, tahrib ve tecavüz olduğu için, gayre tesirat yapar. Bir dakikada katl, lâakal zâhirî âdete göre on beş sene maktulün hayatını selbeder, onun yerine hapse girer. Bir dakika küfür, binbir esma-i İlahîyi inkâr ve nukuşlarını tezyif ve kâinatın hukukuna tecavüz ve kemalâtını inkâr ve hadsiz delail-i vahdaniyeti tekzib ve şehadetlerini reddetmek olduğundan kâfiri, binler seneden ziyade esfel-i safilîne atar, Halidine de hapseder." (bk. Lem’alar, Yirmi Sekizinci Lem'a)
"Soru: Pekâlâ, o ebedî ceza hikmete muvafıktır; kabul ettik. Amma merhamet ve şefkat-i İlâhiyeye ne diyorsun?"
"Cevap: Azizim! O kâfir hakkında iki ihtimal var. O kâfir, ya yokluğa gidecektir veya daimî bir azap içinde mevcut kalacaktır. Varlığın -velev cehennemde olsun- yokluktan daha hayırlı olduğu vicdanî bir hükümdür. Zira yokluk sırf şerr olduğu gibi, bütün musibet ve kötülüklerin de merciidir. Vücut ise, velev cehennem de olsa, hayırdır. Buna binaen kâfirin meskeni cehennemdir ve ebedî olarak orada kalacaktır."
"Fakat kâfir, kendi ameliyle bu duruma kesb-i istihkak etmişse de, amelinin cezasını çektikten sonra, ateşle bir nevi ülfet peyda eder ve evvelki şiddetlerden azade olur. O kâfirlerin dünyada yaptıkları hayırlı amellerine mükâfaten, şu merhamet-i İlâhiyeye mazhar olduklarına dair işârât-ı hadisiye vardır." (bk. İşaratü'l-İ’caz, s.81)
Yukarıdaki soru ve cevaplardan sonra anlaşıldı ki, bir insanın sınırlı bir hayatta işlediği küfür suçu yüzünden ebedi cehennemde kalacaktır. Bu adamın imanı olmadığından cennete girmesi mümkün değildir. İşte yukarıda yapılan hesaplamalar ışığında, Rahmet-i ilahiyeyi de göz önünde bulundurmak suretiyle, cehenneme girecek insanların ebedi cehennemde kalsa bile ateşe ülfet edeceğini Bediüzzaman, hadislere dayanarak bildiriyor. Bu cümlenin izahına gelince, iki – üç tarzda izahı yapılabilir.
1. “Sebekat rahmeti ala gadabi”, meali: “rahmetim gazabımı geçti” hadis-i kudsisinden ders çıkarılabilir. Yani, Allah’ın rahmeti, belirli bir zaman sonra bu insanı rahatlatacak ve ateşe karşı bir ülfet verecektir. Yani, Allah gazabından ziyade rahmetiyle muamele edecektir. Çünkü yukarıdaki açıklamada da geçtiği gibi, dünyada yaptıkları iyiliklere mükafaten, merhamet-i ilahiyeye mahzar olacaklar.
Konuyla ilgili bir not:
Muhyiddin Arabî Hazretleri, “Onlar orada ebedî kalacaklardır.” mealindeki âyet-i kerimeyi tefsir ederken, kâfirlerin cehennemde ebedî kalmakla birlikte, azabı ebedîyen aynı seviyede tatmayacaklarını kaydeder ve zamanla oraya mahsus ayrı bir hayat çeşidine girip eski azaplarından bir bakıma kurtulmuş olacaklarını söyler. Nur Külliyatında geçen şu cümleler de o büyük velînin bu keşfini, az farkla, doğrular mahiyettedir:
“Kâfir, kendi ameliyle bu duruma kesb-i istihkak etmiş ise de amelinin cezasını çektikten sonra, ateş ile bir nev’i ülfet peyda eder ve evvelki şiddetlerden âzade olur.” (bk. İşaratü’l-İ’caz, s.81)
“Evvelki şiddetlerden âzade olma” ifadesinden, azabın ebediyen devam edeceği, ama şiddetinin öncekilerden daha hafif olacağı anlaşılıyor. Muhyiddin Arabî Hazretleri ise azabın, yerini âdî, süflî, bayağı bir hayata bırakacağı ve kafirin cehennemde bu hâliyle ebediyen kalacağı kanaatindedir.
Nur Müellifi, naklettiğimiz ifadelerinin sonunda, buna dair “işarat-ı hadîsiye” olduğunu kaydeder. Sözü edilen hadisin metni hakkında bir bilgimiz yok. Ancak, Muyyiddin Arabî Hazretlerinin bu konuyu işlerken sıkça nazara verdiği bir hadis-i kutsî var; Üstad'ın sözünü ettiği hadis de o olsa gerek:
“Rahmetim gazabımı geçti.” (bk. Aclunî, Keşfü'l-Hafâ, 1/448)
2. Adalet-i ilahiye noktasından bakılabilir. Yani bu insanın -yukarıda yapılan hesaplardan da anlaşılacağı gibi- yaptığı ve işlediği günahlardan dolayı azap görecektir. Ama bu insanlar, Bediüzzaman’ın dediği gibi, yaptıklarının cezasını çektikten sonra, ateşe ülfet yani alışma vermesi adaletinin neticesidir.
3. Kainatta ne varsa, Allah’ın bir ismini gösterir, onun aynasıdır. Bu durumda, cehennemde olan insanların da Allah’ın bazı isimlerine mazhar olması da mümkündür. Kim bilir belki de Allah’ın “Metin” ismine mazhariyet verilecek ve ateşe karşı dayanıklılık verilecektir. Keyfiyetini Allah bilir. Bize düşen iman etmek ve O dehşetli cehennemden kurtulmak için, ibadet, istiğfar ve taat siperine girmektir.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Kâfirlerin cehennemde yanmaları adalet midir?
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Ceza olarak cehennemde sonsuza kadar yanmak nasıl açıklanabilir?
- "Rahmetim gazabımı geçti." hadis-i kutsisi nasıl anlaşılmalıdır?
- Kafirlerin hem yanmaları hem de acı çekmemeleri garip değil mi?
- Gayri müslim mucitlerin ahiretteki durumu nedir?
- Sonsuz rahmet sahibi Allah, kendinden bir nur bulunan kulunu ebedi cehennemde neden tutar?
- Allah'ı inkar etmek nasıl sonsuz bir cinayet olur?
- Cehennemde bulunanlar alicin kumları kadar kalsalar bile neticede oradan cezalarını çekip çıkarlar, hadisi sahih midir?
- Kâfirler için ahiret gününde, tartı, terazi, mizan var mıdır yok mudur?
- Kâfirlerin cehennemde yanmaları adalet midir?
- Zati ve subuti sıfatlarda rahmet sıfatına delalet eden bir sıfat niye yok?
Yorumlar
ama hocam zuhruf süresi 75. ayette onlardan azabın hafifletilmeyeceği yazıyor. siz yukarda onlar azaba dayanabilecek seviyeye gelecekler yada azab kalkacak sefilce yaşayacaklar gibi şeyler yazmışsınız. bunu açıklarmısınız. birde yaptıklarının cezasını çektikten sonra orda ebedi kalacaklar diyor. zaten orda ebedi kalmakta bir çeşit ceza değilmi. yani onlar orada ebediyen ceza çekecekler anlamına geliyor
Cehennemde azabın tedricen, sürekli, kademe kademe artması hakkında bilgi almak için tıklayınız.