"Şerli olanlarınız bekârlardır." hadisi bağlamında, bekârlığın şer olması ve evlenmenin hükmü hakkında bilgi verir misiniz?
Değerli kardeşimiz,
Bir sözü "kim söylemiş, kime söylemiş, niçin söylemiş ve hangi makamda söylemiş" konuları çok önemlidir. Bunları iyi anlamadığımız zaman, âyet ve hadisleri yanlış yorumlama ihtimali vardır.
Peygamberimiz (asm) bu sözü, bekârlığın insanı günaha düşürme ihtimali olduğunu bildirmek için söylemiştir. Yoksa bekârlığın bütün günahlardan daha kötü olduğunu söylemek için değildir.
Bildiğiniz gibi evlenmek sünnettir. Ancak bazıları için farz olur, bazıları için de haram olabilir. Örneğin zinaya düşme ihtimali olan birisinin evlenmesi farzdır. Bazıları da evlenmemekle bir sünneti terk etmiş olurlar. Nitekim bazı peygamberler ve büyük veliler ve âlimlerden evlenmeyen kimseler olmuştur.
Demek ki bu hadis bekârlığın tehlikelerine ve özellikle ahir zamanda bunun kötüye kullanılacağına dikkat çekmek için bir ikazdır. Nitekim aile hayatını yok sayan komünizm, kadın erkek hamamlarda beraber yıkanmayı uygun görmüş ve maalesef buna benzer bazı yanlış uygulamaları da zaman zaman duymaktayız. İşte hadis-i şerif bütün zamanlara hitap ederek bu konuda daha dikkatli olmamızı ve aile hayatına çok önem vermemizi istiyor.
Evlenmenin Hükmü:
Evleneceklerin durumuna göre nikâhın hükmü farz, vacib, sünnet, haram, mekruh veya mübah kısımlarına ayrılır:
1. Evlenmediği taktirde zinaya düşeceği kesin olan kimsenin -mehri verecek ve eşinin geçimini sağlayacak durumda ise- evlenmesi farzdır.
2. Yine evlenmezse zinaya düşme tehlikesi bulunan kimsenin -mehir ve nafakayı sağlayacak durumda ise- evlenmesi vacibtir. Hanefiler dışındaki çoğunluk farz ve vacib arasında bir ayırım yapmaz (İbnül-Hümâm, Fethu'l-kadir, II/342; el-Kâsânî, el-Bedâyî', II/260 vd.).
3. Evlenince, eşine zulüm yapacağına kesin gözüyle bakılan kimsenin evlenmesi haramdır.
Hem zinaya düşme, hem de eşine zulüm yapma korkusu bulunan kimsede haramlık yönü tercih edilir. Çünkü bir konuda helâl ve haram birleşince, prensip olarak haram üstün tutulur ve ondan kaçınmak gerekir. Nitekim ayet-i kerimede, buyurulur:
"Evlenmeye güç yetiremeyenler, Allah kendilerine fazlu kereminden zenginletinceye kadar iffetlerini korusunlar." (Nûr, 24/33)
4. Eşine zulüm yapacağından korkulan kimsenin evlenmesi mekruhtur (el-Mevsılî, el-İhtiyâr, III,/82).
5. Cinsel bakımdan itidal halde bulunanların evlenmesi sünnettir. İtidal; evlenmezse zinaya düşeceğinden korkulmayan, evlenirse de eşine zulüm yapacağından endişe duyulmayan kimsenin halidir. Toplumda çoğunluğun bu durumda olması asıldır. Yukarıda zikrettiğimiz, evlenemeyen gençlere oruç tutmayı tavsiye eden, evlilik konusunda aşırı çekimser kalmağa karar veren üç sahabeyi uyaran hadisler bunun delilidir.
Diğer yandan Hz. Peygamber (asm) ve ashab-ı kiram evlenmişler ve onlara uyanlar da bu sünneti sürdürmüşlerdir. Tercih edilen görüş budur (bk. el-Fetâvâl-Hindiyye, I/267).
İmam Şâfiî'ye göre ise, bu durumda evlenmek mubahtır. Evlenmek veya bekâr kalmak caiz olur. O'na göre, vakitlerini ibadete ayırmak ve ilimle uğraşmak evlilikten daha üstündür. Dayandığı deliller şunlardır: Cenab-ı Hak Yahyâ peygamberi şu sözlerle övmüştür:
"... efendi, nefsine hakim, iffetli ve salihlerden ..." (Âl-i İmrân, 3/39).
Âyetteki hasûr ifadesi; gücü yettiği halde kadınla cinsel temas kurmayan kimse anlamına gelir. Evlilik daha üstün olsaydı, bunu terketmek övülmezdi. Çoğunluk fakihler bu örneğin daha önceki şeriat uygulaması olduğunu, İslâm ümmetini bağlamadığını söylemişlerdir.
İmam Şâfiî'nin diğer bir delili şu ayettir:
"Haram olanlar dışındaki kadınlar, onları mallarınızdan harcayarak almak, onlarla evlenmek ve zinâ etmemek şartıyla size helal kılındı." (Nisâ, 4/24).
Bir şeyin helal olması mübah olması demektir. Çünkü bu iki kelime birbirinin eş anlamlısıdır. Diğer yandan evlilik, kişiye cinsel yönden yarar sağlar. Yararına olan bir işi yapmak ise bir kimseye vacib olmaz. Böylece evlilik yeme, içme, alışveriş gibi mübah olan muamelelerdendir.(1)
(1) bk. ez-Zühaylî, el Fıkhu'l-İslâmî ve Edilletüh, Dimaşk 1405/1985, VII/33, 34; İbn Hacer el-Askalânî, Bülûğul-Merâm min Edilletil-Ahkâm, Terc. Ahmed Davudoğlu, İstanbul 1967, II/228 vd.; Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslâm Hukuku, İstanbul 1983, s. 183, 184.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Kürtaj yaptırmak, iki aylık çocuğu aldırmak caiz midir?
- Saz eşliğinde ilahi söylemek caiz mi?
- Kabir azabına nasıl hazırlanmalıyız; kabir azabından nası korunmalıyız?
- Günahın büyüğü küçüğü olur mu? Büyük günahlar nelerdir?
- Cehennemin büyük bir bölümünü kadınların ve zenginlerin doldurması ile ilgili hadisleri açıklar mısınız?
- Emanete ihanet eden bir insan, emanet sahibi ile helalleşirse bu günahtan kurtulur mu, ayrıca tövbe etmesi gerekir mi?
- On sekiz bin (18.000) âlem hakkında bilgi verir misiniz?
- Günahkârlara selam verilir mi? Özellikle zina yapan, içki içenlere selam verilir mi?
- Samimi tövbe nasıl yapılır ve tövbenin kabul edildiği nasıl anlaşılır?
- Cennet ehlinin özelliklerini ayet ve hadisler ışığında anlatır mısınız?