Âhir zaman ile ilgili olarak Zülkarneyn ve Çin Seddi hakkında bilgi verir misiniz?
Değerli kardeşimiz,
İlgili âyetlerin meali şöyledir:
90. Nihayet güneşin doğduğu yere ulaşınca, onu öyle bir kavim üzerine doğar buldu ki, onlar için güneşe karşı bir örtü yapmamıştık.
91. İşte böylece onunla ilgili her şeyden haberdardık.
92. Sonra yine bir yol tuttu.
93. Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiçbir sözü anlamayan bir kavim buldu.
94. Dediler ki: Ey Zülkarneyn! Bu memlekette Ye'cûc ve Me'cûc bozgunculuk yapmaktadırlar. Bizimle onlar arasında bir sed yapman için sana bir vergi verelim mi?
95. Dedi ki: "Rabbimin beni içinde bulundurduğu nimet ve kudret daha hayırlıdır. Siz bana kuvvetinizle destek olun da, sizinle onlar arasına aşılmaz bir engel yapayım."
96. "Bana, demir kütleleri getirin." Nihayet dağın iki yanı arasını aynı seviyeye getirince (vadiyi doldurunca): "Üfleyin (körükleyin)!" dedi. Artık onu kor haline sokunca: "Getirin bana, üzerine bir miktar erimiş bakır dökeyim" dedi.
97. Bu sebeple onu ne aşmaya muktedir oldular ne de onu delebildiler.
98. Zülkarneyn: Bu, Rabbimden bir rahmettir. Fakat Rabbimin vâdi gelince, O, bunu yerle bir eder. Rabbimin vâdi haktır, dedi.(Kehf, 18/90-98)
Bu konu eskiden beri âlimler arasında tartışmalı olan Kur’an’ın “mübhematı” denilen belirsiz yerlerden biridir. Bizim anlattıklarımız, âlimlerin görüşlerini yansıtmaktan ibarettir.
Kur’an’da coğrafik konumuyla birlikte tasvir edilen Zülkarneyn seddi genellikle tefsirciler tarafından –bu tasvire uygun olarak- Uzak Doğu bölgelerinde olduğuna hükmedilmiştir.
Kadı Beyzavî’nin içinde bulunduğu bazı âlimler bunun Azerbeycan ile Ermenistan tarafında, Türkistan topraklarının bittiği yerde olduğunu söylemişlerdir.
Zemahşerî ve Ebu’s-Suud’un da içinde bulunduğu diğer bir kısım âlimlere göre, Kur’an’da ifade edilen iki dağdan maksat Türk toprağının bittiği yerdir. Eğer bundan maksat maveraunnehir denilen küçük Türkistan ise, bu görüş Çin seddi yerine işaret etmektedir.(bk. Elmalılı, İlgili âyetin tefsiri).
Bediüzzaman said Nursi’ de bu görüşü benimsemiştir.
Bugün bu meşhur Çin Seddi bu vasıfları taşımaktadır. Görenlerin anlattıkları da bu merkezdedir.
İlgili âyetlerde -mealen- yer alan “Nihâyet güneşin doğduğu yere varınca,..” ifadesinden, güneşin orada bulunmadığını değil, bulunduğunu anlamak gerekir. “Onlar için güneşe karşı bir örtü yapmamıştık” ifadesinden ise, Zülkarneyn’in en son fethettiği yerin, medenî yaşayıştan uzak, ilkel (çıplak, evsiz, barksız) yaşayan bir Uzak Doğu topluluğunu anlamak gerekir.
Bununla beraber, yukarıdaki açıklamayı iki yorum halinde verebiliriz:
Birincisi: Zülkarneyn, Japonya, Kore, Çin bölgesine varmıştır. Orası, dağ veya ağaç gibi -güneşten biraz olsun koruyan- bir örtünün olmadığı bir yer idi.
İkincisi: Orası, çıplak, evsiz, barksız olarak yaşayan ilkel bir topluluk vardı. (bk. Şevkânî, İbn Aşur, İlgili âyetin tefsiri).
Ayrıca, Zülkarneyn’in yaptığı sed –Bediüzzaman’ın ifade ettiği gibi- Çin seddidir. Buna göre, “Onlar için güneşe karşı bir örtü yapmamıştık” ifadesinden, onların güneşin üzerine ilk doğduğu bir bölgenin insanları olduğunu anlamak da mümkündür. Bu ifadeyle, en uzak Doğu sayılan Çin bölgesine işaret etmekle, yapılan seddin de Çin Seddi olduğuna bir ima yapılmıştır.
Veli mi, peygamber mi olduğu hususunda kesin bir şey söylenemeyen Hz. Zülkarneyn hakkında Bediüzzaman Hazretleri "Yemen Padişahlarından birisidir ki, Hazret-i İbrahim'in zamanında bulunmuş ve Hazret-i Hızır'dan ders almış" derken onun velî olduğuna işaret etmekte, bir başka ifadesinde de "Zülkarneyn olan İskender-i Kebirin (Büyük İskender'in) nübüvvetkarâne (peygambere yaraşır bir şekilde) irşadatıyla" (Lem'alar, s. 100-101) derken peygamberliğine işaret ettiği anlaşılmaktadır. Pek çok tefsirlerde de peygamber olduğu görüşü ağırlıktadır.
Çin Şeddini de Hz. Zülkarneyn yapmıştır. Kur'ân'ın ifadesiyle Ye'cüc ve Me'cüc olarak isimlendirilen Mançur, Moğol ve Kırgız kabileleri, Hindistan ve Çin bölgesinde yaşayan mazlum ve masum insanlara pek çok defalar saldırıp vahşî bir şekilde öldürüyorlardı. Bu bozguncu ve çapulcu millet, Himalaya dağlarının arka taraflarında yaşamaktaydı. Girdikleri yerde âdeta taş üzerinde taş, omuz üzerinde baş bırakmıyorlardı.
İşte bu zâlim ve gaddar milletlerin zulüm ve tecavüzlerinden, çevrede yaşayan kavimleri kurtarmak için Hz. Zülkarneyn Çin Şeddini yapmıştır. Böylece zâlimlerin önüne duvardan bir perde ve zulümlerine karşı da taştan bir bina dikilmiş oldu. Ansiklopedilerde geçen bilgilere göre, daha sonraları Çin hükümdarları bu şeddi genişletip, uzatmışlar, zamanla da bakımını yaparak bu güne kadar gelmesine vesile olmuşlardır.
"Acâib-i seb'a-i âlemden", yani dünyanın yedi harikasından sayılan Hz. Zülkarneyn'in yapmış olduğu sedlerden birisi olan "Çin Şeddi" binlerce sene yaşadığı halde meydanda duruyor." İnsanın eliyle zemin (yeryüzü) sahifesine yayılan, mücessem, mütehaccir (taşlaşmış), manidar; tarih-i kadimden (geçmiş tarihten) uzun bir satır olarak okunuyor." (Şualar, s. 58-61)
Bu seddin harap olmasıyla kıyametin de kopmasını Kur'ân'ın nasıl işaret ettiğini iki nükte şeklinde izah eden Bediüzzaman şöyle demektedir:
"Bu sed nasıl harap olacak, öyle de, bu sed dahi dağ gibi metindir. Ancak dünyanın harap olmasıyla hâk ile yeksan (yerle bir) olabilir. İnkılâbat-ı zaman tahribat yapsa da çoğu sağlam kalır."(Lem'alar, On Altıncı Lem'a.)
Meşhur olan Çin Şeddinden başka daha birçok sedler de yapılmıştır. Bunlardan İskender-i Rûmî gibi cihangir ve kuvvetli hükümdarlar maddî olarak, bazı peygamber ve veliler de manevî bakımdan "o Zülkarneyn arkasından gidip, iktida edip, mazlumları zâlimlerden kurtaracak çarelerin mühimlerinden olan dağlar ortalarındaki sedleri, sonra dağlar başlarında kaleleri kurmuşlar. Ya bizzat maddî kuvvetleriyle veyahut irşad ve tedbirleriyle tesis etmişler.
Yine Roma krallarından birisi İngiltere'de, İran Nüşirevanlarmdan diğer birisi de Kafkas dağlarında Derbent taraflarında, çapulcu ve bozguncu Tatar milletinin hücumunu durdurmak için Hz. Zülkarneyn gibi sedler inşa etmişler.
İlave bilgi için tıklayınız:
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- YE'CÜC ve ME'CÜC
- Çin seddinin yıkılması kıyamet alameti midir?
- Ye'cüc ve Me'cüc Türkler midir?
- Ye'cüc ve Me'cüc için "din tanımayacak" bir kavim deniyor; böyle bir kavim nasıl oluyor da çıkacakları yeri kazarken "inşallah" diyorlar?
- Ye'cûc ve Me'cûc / Yecüc ve Mecüc, Türkler mi?
- Habil, Kabil; Ye'cüc, Me'cüc; Talut, Calut isimler neden birbirine benzer?
- Oğuz Kağan, Hz. Zülkarneyn midir?
- Agartalılar, Yecüc ve Mecüc olabilir mi?
- Zülkarneyn’in kurduğu sed ile Büyük İskender’in kurduğu seddin benzerliği nasıl açıklanabilir?
- Hz. Mehdî Neler Yapacak?
Yorumlar
prens resmen felsefe yaptın hayat acıdır biberde acıdır o zaman hayat biberdir.
türkler bozguncudur deyip bir kenara atamazsın prens beyfendi.dünyanın çeşitli yerlerinde türkler vardır iyi yada kötü .bizde türküz ama bozgunculuk değil risale okuyup kardeşliği ve müslümanlığı güneşin doğup battığı her yere götürecez inş.
TARİHTE ÇİN SEDİNİN YAPILMASINA SEBEP OLAN HUNLARDIR.HUNLARDA TÜRKTÜR ÖYLEYSE YECÜC VE MECÜC TÜRKLERDİR.HEM MOĞOLLAR DİYORSUNUZ.MOĞOLLAR DA TÜRKLERİN BİR KOLU DEĞİL Mİ.HER İKİ DURUMDA DA YECÜC VE MECÜC TÜRKLERDİR.
Ye'cüc ve Me'cüc dediğimiz şerli ve yağmalayıcı insanlar, bir milletten ziyade bir türdür. yani, ahirzamanda şer ve fitne hesabına çalışacak ne kadar kişi ve gurup varsa, ilahi sed hükmündeki kur'an ve sünneti tahrip etmeye çalışan ne kadar faaliyet varsa, bu ye'cüc ve Me'cüc sınıfında mütalaa edilebilir.
Bediüzzaman'ın ve diğer alimlerin sözleri başım üstünedir.Ancak Çin Seddi, Zülkarneyn Seddi'dir demek ne kadar doğrudur?İlk olarak Çin Seddi Hun'lar için yapılmıştır, Moğollar ve Mançurlar için değil.Sed yapıldığında Moğollar bir millet olarak ortaya çıkmamıştı.Seddin yapıldığı zaman ile moğolların millet olması arasında takriben 1000 yıl vardır.Denmiş ki mazlum Çin, İran ve Roma milleti!Çinliler, Persler ve Romalılar yaşadıkları dönemlerde mazlum değil genelde zalim olmuşlardır.İranlılar çapulcu tatar milletinden, Romalılar kuzey Biritanyalılardan korunmak için sed yapmışlar!Bir kere bu yazıyı yazmadan tatarların asla çapulcu olmadığını, kuzey Biritanyalılar'ın Celt ve Pict olduklarını ve Romalılar tarafından insan yaşamının çok zor olduğu şu an ki İskoçyaya sürüldüklerinin bilinmesi gerekir.Bu konu ve yukarıdaki yazıdaki tarihle uyuşmayan bilgilerin üzerinde çok konuşulması gerekir.