İnsanın iradesini de Allah yarattığına göre, Allah insanın günah işlemesine neden müsade etmektedir?

Tarih: 15.05.2012 - 10:12 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Allah bizleri imtihan etmek üzere, kulluk etmemiz için yarattı. Yine Allah her şeyi bilir, görür; O'nun izni olmadan hiçbir şey olamaz...

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Allah Teâla günah işleme kabiliyeti olmayan meleklerle, hiç sorumlu olmayan hayvanları da yaratmıştır.

Bu iki varlıktan başka, hem melekleri geçecek kadar mükemmel, hem de aklı olmayan hayvanlardan daha aşağı olacak kadar kötü olma özelliğindeki insanı yaratmıştır.

Bu insana hem günah işleme meyli hem de sevap işleme özelliği vermiştir. İşte insan fıtratında olan günah işleme meylini aşıp sevaba yöneldiği takdirde melekleri dahi geçecek bir makama yükselecektir. Yani zaten melekler günah işlemeyen bir varlıktır. Eğer insanların fıtratında da günah işleme meyli olmasaydı o zaman mahiyet itibari ile meleklerden bir farkı kalmayacaktı.

İnsan hem hayır hem de şer işlemeye kabiliyetli olarak yaratılmıştır. Bu durum imtihanın gereğidir. İnsan melekler gibi yalnızca hayır işlemeye kabiliyetli olarak yaratılmamıştır. Bu sebeble de iradesini hayır işlemek üzere kullanan insan meleklerden daha üstün olmaktadır.

Allah insana hayrı da şerri de ayırt edecek cihazlar vermiştir. Seçim yapma konusunda da serbest bırakmıştır. Atmaca kuşunun serçeye musallat olmasıyla nasıl ki serçenin manevra kabiliyeti artıyorsa, insana da nefis musallat olduğu içindir ki maneviyatta terakki etmesine sebeb oluyor. İnsanı şerre teşvik eden etkenler olmasa melek gibi makamı sabit olurdu. Nefis ve şeytanın insana musallat olmasıyla insan imtihana tabi tutulmakta ve iradesini doğru kullanırsa meleklerden de üstün bir makam kazanmaktadır.

Her ne kadar insanı şerre teşvik eden etkenler olsa da insanın iradesi üzerinde bir bağlayıcılıkları yoktur. İnsan hür iradesiyle tercihini yapar. Hiçbir etken hayır konusunda insanın iradesini bağlamaz.

İnsanı hayra da şerre de teşvik eden etkenler bulunmaktadır. Ancak yine insan iradesini kullanarak hayra teşvik eden etkenlerden yüz çevirip şerre koşarsa, bu durumda, şer etkenlerin o insanın iradesini bağladığı anlamına gelmez.

Bir apartmanın üst katının lütuflarla, bodrum katının ise işkence aletleriyle dolu olduğunu ve bir şahsın bu apartmanın asansörü içerisinde bulunduğunu farz ediniz. Kendisine, apartmanın bu keyfiyeti daha önce anlatılmış bulunan bu zat, üst katın düğmesine bastığında lütfa mazhar olacak, alt katın düğmesine bastığında ise azaba uğrayacaktır.

Burada iradenin yaptığı tek şey, sadece hangi düğmeye basılacağına karar vermesi ve teşebbüse geçmesidir. Asansör ise, o zatın kudret ve iradesiyle değil, belirli fizik ve mekanik kanunlarla hareket etmektedir. Yani, insan üst kata kendi iktidarıyla çıkmadığı gibi, alt kata da kendi iktidarıyla inmemektedir. Bununla beraber asansörün nereye gideceğinin tayini, içindeki şahsın iradesine bırakılmıştır.

İnsanın kendi iradesiyle yaptığı bütün işler, bu ölçüyle değerlendirilebilir. Mesela; Cenab-ı Hak, meyhaneye gitmenin haram, camiye gitmenin ise faziletli olduğunu insanlara bildirmiş bulunmaktadır. İnsan bedeni ise kendi iradesiyle, misaldeki asansör gibi her iki yere de gitmeye müsait bir yapıdadır.

Kainattaki faaliyetlerde olduğu gibi, beden içindeki faaliyetlerde de insanın iradesi söz konusu olmamakta ve insan bedeni, kanun-u külli adı verilen ilahi kanunlarla hareket etmektedir. Fakat onun nereye gideceğinin tayini, insanın irade ve tercihine bırakılmıştır. O hangi düğmeye basarsa, yani nereye gitmek isterse, beden oraya doğru hareket etmekte, dolayısıyla da gideceği yerin mükafatı veya cezası o insana ait olmaktadır.

İlave bilgi için tıklayınız:

İnsana irade sıfatı niçin verilmiştir ve bu sıfat nasıl kullanılmalıdır?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun