Eşim sigara içiyor ve bundan dolayı aramızda tartışma çıkıyor. Nasıl davranmam gerekir?
Değerli kardeşimiz,
Şehirler arası yolculukta, kapalı yerlerde, sinemalarda sigara içenlerle içmeyenler arasında sık sık münakaşalara şahit oluruz. Kimisi anlayış gösterilmesini isterken, kimisi de daha fazla rahatsız olmak istemediğini söylemektedir. Anladığımız kadarıyla bu münakaşalar daha uzun süre sürüp gidecektir. Yalnız, ilmi araştırmalar bu münakaşaları alevlendireceğe benziyor. Sigaranın zararını burada tartışacak değiliz; bunun zararını, içenler de bilmektedir. İsteyen kendisine istediği kadar zarar verebilir. Fakat başkasının sağlığını tehlikeye atmaya kimsenin hakkı yoktur.
Şimdi, sırasıyla sigara içenlerin, içmeyenler üzerine ne şekilde menfi tesiri olduğunu hayatın çeşitli dönemlerine göre değerlendirelim. Sigara içen hamileler bebeklerine kötülük yapmaktadır. Sexton’ un 935 sigara içen hamile üzerinde yaptığı araştırmaya göre, sigara içilmesi bebeğin ufak boyda ve düşük kiloda doğmasına sebeb olmaktadır. Meyer ve Comatock hamilenin sigara içmesinin bebek ölümlerini arttırıcı tesiri olduğunu raporlarında belirtmişlerdir.
Büyüklerin, çocukların yanında sigara içmesi, çocuk üzerinde kötü bir örnek oluyor. Dolayısıyla çocuk, sigara içmenin büyüme alameti olduğunu zannederek sigaraya başlıyor. Böylece herkesce bilinen sigaranın zararlı tesirleri çocukluk çağından itibaren kendisini göstermiş oluyor.
Sigara tartışmasını alevlendirecek bir araştırma da Matsukura ve arkadaşlarından gelmektedir. Bilindiği üzere sigaranın ana zararlı maddesi nikotindir. Cotinine isimli madde ise nikotinin idrarda çıkan yan ürünüdür. Bir diğer ifadeyle idrarda cotininenin fazla çıkması, kişinin nikotinin çok fazla tesiri altında kaldığını gösterir. Yani bu kimsede sigaraya ait ne kadar zararlı tesir biliyorsak hepsini beklemeliyiz. Matsukura ve ekibi, çevresinde sigara içenlerin bulunduğu ve kendilerinin sigara içmediği 472 kişinin idrarlarının analizini yapıyor ve idrarda oldukça fazla cotinine buluyor. Bu durumda sigara içenlerin, içmeyenlerin de sağlığını tehlikeye attığı ilmen açıkça göz önüne serilmektedir.
Bonham ve arkadaşları ise yaptıkları bir araştırmada sigara içen ailelerde çocukların solunum yolu hastalıklarına daha fazla yakalandıkların, tespit etmiştir. Sigara içenlerin akciğer kanserine içmeyenlere nazaran daha çok yakalandığı öteden beri bilinmektedir. Hirayama ve Correa’ nın araştırmalarına göre kendileri sigara içmediği halde sigara içilen bir yerde bulunan kimseler de aynı risk altındadır. Mesela, Türkiye’de sigara içmeyen bir kişinin sigara kokan bir kahvehanede oturmasının bu risk kategorisi içine gireceğini söyleyebiliriz. Yine sigara içen bir çevrede ve evde çocukların akciğer fonksiyonlarının bozulduğu acaba biliniyor muydu? Buna ilaveten sigara içmedikleri halde sigara içilen yerde bulunanların pıhtılaşma hücrelerinin etkilenmesiyle damar sertliğinin artacağı, angina pactoris isimli kalp hastalığının şiddetlenebileceği, Raynaud fenomeni denen parmak uçlarında morarmanın ortaya çıkabileceğini, sigara içmeyenler duysa, acaba çevrelerinde sigara içilmesine eskisi kadar toleranslı olabilecek midir? İçenler de bu gerçekleri bilseler, içmeyenlerin yanında gönül rahatlığı ile sigaralarını yakabilecekler mi?
Sigara alışkanlığı, toplumun hemen bütününü ilgilendiren önemli bir psikososyal sorundur. Alışkanlık yapıcı maddelerin en yaygın olanıdır. Sigara alışkanlığının zararı sadece kullananı değil, kullanmayan çevredeki bireyleri de etkiler.
İnsan yaşamında, doğumdan önce başlayan ve hayatın sonuna kadar etkisini sürdüren bir kurum olarak aile, fizyolojik olduğu kadar ekonomik, kültürel ve toplumsal yönleriyle de kişinin ruhsal gelişimini, davranışlarını biçimlendirip yönlendirir. Aile, çocuğun ruhsal gelişiminde en önemli ortam ve toplumsal kurumdur. Aynı zamanda, aile ciddi duygusal rahatsızlıkların, gerilim ve çatışmaların da kaynağı olabilir.
Aile içi çatışmalar ve şiddet, kötü muamele gören çocuklar, yatma ve yeme ile sınırlandırılmış ilişkiler, engellenme ve başarısızlıklar, duygusal ya da diğer doyumsuzluklar da aile yaşamında karşılaşılabilen sorunlardır. Aile, tüm yönleriyle incelenmesi son derece güç bir yaşama ortamıdır.
Gencin kendini tanıması, kişiliğini kazanması ve uyum sağlamasında anne-baba tutumlarının yeri çok önemlidir. Gencin ruh sağlığı ve sağlıksızlığını belirleyici en temel etkenlerden biri, kötü alışkanlıklar edinip edinmemesidir.
Gençlerin zararlı alışkanlıklardan kurtulması için başta anne ve babalar hem kendi çocuklarını hem de toplumdaki insanları düşünerek bu alışkanlıktan kurtulması gerekir.
Sigara alışkanlığı aile içerisinde geçimsizliğe ve şiddete sebep olmamalıdır. Karşılıklı anlayış içerisinde çözülmeli ve bu alışkanlıktan kurtulmak için mühlet verilmelidir. Sigara içen eşe şiddet uygulamak dinimize göre caiz değildir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet