Ben namazdan tad alamıyorum ve hızlı kılıyorum. Bunun nedeni nedir?
Değerli kardeşimiz,
Ta'dil-i erkân, namazda rükû, rükûdan sonra ayakta durma, secde ve iki secde arasındaki oturmanın hakkını vererek, tam bir sukûnet içinde ve yerli yerinde mutmain olarak yapmak.
Ta'dîl, düzeltmek, kuvvetlendirmek demektir (İbn Manzûr, Lisânü'lArab, XI, 432). Erkân ise "rükn"ün çoğuludur. Kelime anlamlarıyla ta'dîl-i erkân, rükünlerin yerli yerinde yapılmasını ifade etmektedir.
Allah Teâlâ Kur'an'da, Hz. Peygamber (s.a.s) de hadislerinde namazların gerektiği gibi kılınmasını özellikle belirtmiştir. Kur'an, namaz kılmayı ifade için "namaz kılmak" anlamına gelen "sallâ" fiili yerine "ekame" fiilini tercih etmiştir ki, bu kelime "hakkını vererek yapmak" anlamına gelmektedir. Hz. Paygamber (s.a.s) de pek çok hadisinde bu konuyu işlemiştir.
Ebû Hureyre (r.a)'ın rivâyetine göre bir gün Hz. Peygamber (s.a.s) mescide girdi. O arada bir adam daha mescide girdi ve namaz kıldı. Sonra Hz. Peygambere (s.a.s) gelerek selâm verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber: "Dön ve namazını kıl; çünkü sen namaz kılmadın." buyurdu (1).
Bir başka hadisinde Hz. Peygamber (s.a.s): "Rükû ve secdeleri tamamlayın." buyurmuştur(2). Diğer bir rivâyette de "Rükû ve secdelerinizi güzel yapın." (Ahmed b. Hanbel Müsned, II, 234, 319, 505) buyurulmuştur.
Teberanî'nin el-Kebr'indeki bir hadise göre Hz. Peygamber (s.a.s) namaz kılarken rükûyu tam yapmayan, secdeye de yatıp kalkan bir adamı görünce:
"Şu adam bu hali üzere ölse Muhammed milleti dışında ölmüş olurdu."
buyurdu. Huzeyfe (r.a) rükû ve secdelerini tam yapmayan bir adamı gördü ve adam namazı bitirince, namazının olmadığını, eğer ölmüş olsa, sünnet üzere ölmeyeceğini; bir başka rivâyette de, Hz. Muhammed (s.a.s)'in yaratıldığı fıtratın dışında bir fıtrat üzere ölmüş olacağını hatırlattı (3).
Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.s) ahirette kişinin ilk sorguya çekileceği ibadetin namaz olduğunu haber vermektedir. Eğer namazı düzgün ise felah bulmuş, kurtulmuştur. Eğer namaz konusunda başarısız olmuş ise, hüsrana uğramıştır.(4).
Delâleti zannî olsa da, bu hadîslerin bütünü ele alındığında, neredeyse delâleti kat'î gibi görünmektedir. Bu nasslardan yola çıkan İmam Mâlik, İmam Şâfiî, Ahmed b. Hanbel, İmam Ebû Yûsuf gibi fukahanın çoğunluğu ta'dîl-i erkanın farz olduğu görüşündedirler. İmam Ebû Hanîfe ve İmam Muhammed'e göre ise, ta'dl-i erkân vâciptir. Muhakkîk fukaha da bu görüşü tercih etmiştir. Bir gruba göre de ta'dîl-i erkan vacibe yakın sünnet-i müekkededir.(5).
Ancak İbnü'l-Hümâm'ın naklettiğine göre, İmam Muhammed ve Ebû Hanîfe'nin bu konudaki görüşlerinin Ebû Yusuf'un görüşüne benzediğini bildiren bir rivâyeti vardır. Nitekim İmam Muhammed'e rükû ve sücûdda i'tidâlin terki sorulduğunda "Namazın câiz olmadığından korkarım." diye cevap vermiştir (Ali el-Kârî, a.g.e., vr. 128a). Tercih edilen ve muteber olan görüş, İmam Azam ile İmam Muhammed'e göre ta'dîl-i erkânın vacip olduğu olduğudur (Tahtâvî, Haşiye alâ Merâkı'l-felâh, İstanbul 1985, s. 201).
Ta'dl-i erkân'ın farz olduğunu söyleyen fukahaya göre, bunun terki halinde namaz bâtıl olur ve ta'dîl-i erkâna riayet ederek yeniden kılmak gerekir (Ali el-Kârî, a.g.e., vr. 127b,128a). Vacip olduğunu söyleyenlere göre ise sehv secdesi gerekmektedir.
Ta'dl-i erkân'a riayetin ölçüsü, rüknler arasında "sübhânallah" diyecek kadar durmaktan ibarettir (6). Buna göre, meselâ rükûdan doğrulduktan sonra dimdik ayakta durup, en az sübhânallah diyecek kadar beklemek ve daha sonra secdeye gitmek, secdeler arasında da en az sübhânallah diyecek kadar oturmak gerekmektedir.
Hanefilerden bazıları rükû ve secdelerde i'tidâle riayet etmeyenin namazını iade etmesi gerektiği görüşündedir. Diğer bazısı da ta'dîl-i erkânın sehven terki halinde sehiv secdesi, kasden terki halinde ise namazın iadesi gerektiği görüşündedir. (Ali el-Kârî, a.g.e., vr. 128a, 130a-b).
Ta'dîl-i erkâna riayet etmeksizin kılınan namaz, sıfatındaki noksanlık sebebiyle kâsır (eksik) edâdır. Kasır eda ile ödenmiş yükümlülükteki eksiklik, misli varsa misliyle telâfi edilir. Eğer yoksa noksan olanın hükmü sâkıt olur ve noksanlıktan dolayı günah terettüp eder. Ta'dil-i erkânın misli olmadığından misli ile telâfisi mümkün değildir (Şâşı, el-Usûl, Beyrut 1402/1982, s. 150).
Namazda, özellikle rükûdan sonra ayakta durma ve secdeden sonra oturma konusunda dikkatli olmak gerekmektedir. Çünkü bunlar hafif olarak hemen geçiştiriverilen yerlerdir. Buralarda hiçbir şey okunmasa dahi, bir tesbîha miktarı susarak durulmalıdır. Bu kadar durulmaz ise, namazı bozulmamakla beraber kişi günahkâr olur. (Tahtâvî, a.g.e., s. 201).
Kaynaklar:
(1) Buhârî, Eymn, 15; Tirmizî, Salat, 110, İsti'zân, 4; Nesâî, İstiftâh, 7, Tatbîk, 15, Sehv, 67; İbn Mâce, İkâme, 72.
(2) bk. Buharî, Eymân, 3; Müslim, Salât, III; Nesâî, Tatbîk, 16, 60.
(3) bk. Buhârî, Ezan 119; Nesâî, Sehv, 66; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 384.
(4) bk. Tirmizî, Salât, 188; Ebû Dâvud, Salât, 145; Nesâî, Salât, 9, Tahrîm, 2; İbn Mâce, İkâme, 202; Darimı, Salât, 91,..
(5) bk. Ali el-Kâr, Risâle fi'l-hâs alâ ta'dîli'l-erkân fi's-sâlât, Süleymaniye ktp, Es'ad Efendi, nr. 1690, vr. 127b; Tahtâvî, Hâşiye alâ Merâkı'l-felâh, İstanbul 1985, s. 202.
(6) bk. Ali el-Kârî, a.g.e., vr. 128a; Tahtâvî, Hâşiye alâ Merâkı'l felâh, İstanbul, 1985, s. 201.
İlave bilgiler için tıklayınız:
Yaptığım ibadetlerden zevk alamıyorum. Ne yapmalıyım?..
İbadetlerde huşuyu sağlayabilmek için ne yapmak gerekir? Huşu olmuyorsa ibadet kabul olmaz mı?..
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- TA'DİL-İ ERKAN
- Tadil-i erkana riayet etmeyen imamın arkasında namaz kılınır mı? Yoksa kendi başımıza mı kılmak daha efdaldir? Eğer ikincisi daha efdalse cemaat sevabı alır mıyız?
- İki secde arasında tam olarak oturmamak sehiv secdesi gerektirir mi?
- NAMAZ
- Sehiv (yanılma) secdesi nedir; ne zaman ve nasıl yapılır?
- İslam'da İbadet
- Ta`dîl-i Erkân Nedir?
- Ramazan ayının önemli bir şiarı da teravih namazıdır. Teravih namazında nelere dikkat etmeliyiz?
- Teravih ne demektir? Peygamberimiz teravih kılmış mı; kaç rekat olarak kılmıştır? Kadınlar da teravih kılmalı mıdır?
- İNKÂR