Kişi çocuğuna sadaka verebilir mi?
SORU: Bir kadın kendi malından evli olan kız veya erkek çocuğuna sadaka verebilir mi? Bunun belli şartları var mıdır?
Çeşitli ameller arasında fazilet bakımından farklar bulunduğu gibi, ihtiyaç sahiplerine yapılan yardım ve tasadduklarda da bir sıra gözetilmiş; öncelikli tasadduk alanları belirlenmiştir. Gerçekten kişinin çok yakınında, belki aile fertleri arasında büyük sıkıntı içinde olanlar varken, uzakta olanlara yardım etmeye kalkışması maslahata uygun düşmez. Bu yüzden yardım ve infaka en yakınından başlamak prensibi getirilmiştir.
Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurmuştur:
"Bir kimsenin sarfedeceği en faziletli dinar, kendi aile fertlerine infak ettiği dinarla, Allah yolunda hayvanına ve yine Allah yolunda cihad edecek olan arkadaşlarına harcadığı dinardır." (Müslim, Zekât, 38; Tirmizi, Birr, 42; İbn Mace, Cihâd, 4; Ahmed b. Hanbel, V, 279, 284).
Yine Rasûlüllah (asm), Allah yolunda harcanan, bir köle azadı için sarfedilen, bir yoksula verilen veya ailenin geçimi için yapılan harcamaları zikrettikten sonra, bunların sevap bakımından en üstününün aile fertlerine yapılan harcamanın olduğunu belirtmiştir (Müslim, Zekât, 39). Bu hadislerde zikredilen aile fertlerinden maksat (iyâl); bir kimsenin nafakası kendisine ait olan çocukları, eşi, annesi, babası ve hizmetçisidir.
Sadakanın en sevilen maldan verilmesi daha faziletlidir. Kur'ân-ı Kerim'de;
"Siz sevdiğiniz mallardan infâk etmedikçe iyilik ve taate nail olamazsınız" (Âl-i İmrân, 3/192)
buyurulur. Bu âyet inince Ebû Talha (r.a), Rasûlüllah (asm)'e gelerek şöyle dedi: "Benim en çok sevdiğim malım Beyrahâ adındaki bahçemdir. Bu malım Allah için sadakadır. Onun Allah nezdinde sevabını ve âhiret azığı olmasını dilerim. Ey Allah'ın elçisi; onu istediğin yere sarfet! " Bunun üzerine Hz. Peygamber (asm), bu kararının çok kârlı bir yatırım olduğunu belirttikten sonra, bahçesini hısımlarına vakfetmesini bildirdi. Bunun üzerine Ebû Talha (r.a) onu hısımları ve amcasının oğulları arasında taksim etti. Başka bir rivayette, bahçenin verildiği kimselerin Hassân b. Sâbit ile Übey b. Ka'b (r.anhumâ) olduğu belirtilir (Müslim, Zekât, 42, 43).
Kadının yoksul olan kocasına tasaddukta bulunması teşvik edilmiştir. Hz. Peygamber (asm) bir gün kadınlara hitab ederek; "Ey kadınlar topluluğu, zinetlerinizden de olsa sadaka verin." buyurmuştu. Bunun üzerine Abdullah'ın karısı Zeyneb ile Ensardan bir kadın Allah'ın elçisine gelerek kocalarının yoksul olduğunu, onlara sadaka vererek destek olup olamayacaklarını sordular. Bunun üzerine Hz. Peygamber (asm) bu iki kadın için şöyle buyurmuştur: "Onların ikisine de ikişer ecir vardır. Akrabalık ecri ve sadaka ecri." (Müslim, Zekât, 45).
Ebû Hanife ile Hanbelîlerde tercih edilen görüşe göre, bir kadın zekâtını yoksul bulunan kocasına veremez. Çünkü bu takdirde zekât nafaka yolu ile kadına geri döner (el-Kâsânî, Bedâyiu's-Sanâyi', II, 40; el-Meydânî, el-Lübâb, I, 156; İbn Âbidin, Reddül-Muhtâr, II, 87). Onlara göre, bazı hadislerde zengin olan sahabe hanımlarının kocasına destek olması nafile sadaka niteliğindedir. Ebû Yusuf, İmam Muhammed, Şâfiî ve Mâlik'e göre ise, kadının yoksul bulunan kocasına zekât vermesi caizdir. Dayandıkları delil, Hz. Peygamber (asm)'in, Abdullah b. Mesud'un karısı Zeyneb (r.anhâ)'e verdiği şu cevaptır:
"Kocan ve çocuğun tasadduk etmeye en layık olan kimselerdir." (Ebû Dâvud, Zekât, 44; Talâk, 19; bk. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslâm İlmihali, İstanbul 1991, s. 549).
Bir mü'minin tasaddukunu sevdiği mal cinsinden yapması, Cenab-ı Hakk'ın rızasını kazanmaya sebep olur. Halife Ömer b. Abdülaziz çuvallarla şeker alır, tasadduk ederdi. Bunun yerine niçin para dağıtmadığı sorulunca, şu cevabı vermiştir: "Ben şekeri çok severim. Bu yüzden sevdiğim şeyi tasadduk etmek istedim." (A. Davudoğlu, a.g.e., V, 352).
Anne babaya, müşrik bile olsalar yardımda bulunmak gerekir. Nitekim Esmâ binti Ebi Bekir (r.anhâ) şöyle demiştir:
"Annem yanıma geldi, kendisi Kureyş devrinde Rasûlüllah (asm) onlarla anlaşma yaptığı zaman henüz müşrik idi. Ben Hz. Peygamber (asm)'e gelerek, "Annem bana rağbet göstererek yanıma geldi. Kendisine yardımda bulunayım mı?" dedim. Hz. Peygamber (asm); "Evet, annene yardımda bulun." buyurdular. (Müslim, Zekât, 49, 50; Ebû Davud, Zekât, 34; Ahmed b. Hanbel, VI, 344, 347).
Rivayete göre Hz. Ebû Bekir (ra), Esma'nın annesi Kuteyle'yi cahiliye devrinde boşamıştı. Kuteyle Hicretten sonra Medine'ye kızı Esmâ'nın yanına gelmişti. Kendisine kuru üzüm ve yağ gibi hediyeler getirdi. Fakat Esmâ bu hediyeleri almaktan ve onu evine kabul etmekten kaçındı. Hz. Peygamber (asm)'in izin vermesi üzerine de onu evine aldı (Buhârî, Hibe, 29, Cizye,18, Edeb, 8; A. Davudoğlu, a.g.e., V/363, 364).
Sadaka verirken belli bir şart yoktur.
BENZER SORULAR
- SADAKA
- İslam dininin yardımlaşmaya verdiği önem nedir?
- Kadın, fakir kocasına adak ve kefaret verebilir mi?
- Arta kalan yemekler muhtaç kimselere dağıtılabilir mi? Küflenmiş yemekler hayvanlara yedirilir mi?
- Sevilen şeylerden sadaka verme nasıl olur?
- YARDIMLAŞMA
- İNFÂK
- Öldükten sonra amel defterimiz kapanır mı?
- Şafi mezhebine göre zekat ile ilgili hükümler nelerdir?
- Fazla yemekleri atmayıp hayvanlara vermeniz bile ölülerinize yarayacaktır, diye duydum, doğru mudur?