Gençken mi, yaşlıyken mi ibadet etmek daha sevaplı (avantajlı)?
- Bazı insanların gençken günah işleyip de yaşlanınca tövbe edip, ibadete yönelmesi, devamlı ibadet eden bir insanla kıyaslarsak nasıl sonuç alınır ALLAH katında?
Değerli kardeşimiz,
İnsanların son durumu hakkında karar verecek olan Allah'tır. Gençliğini ibadette geçiren bir kimse çok değerli ve üstündür. Bunu böylece bilmek gerekir.
İnsanlık gereği cahillikten, tembellikten, ihmalden ya da kasıtlı olarak bile bile ibadetlerini terk eden bir kimse, sonradan bunun farkına varır da candan, içten ve samimi bir tövbe ile Allah'a yönelir, bütün ibadetlerini kaza eder ve kul haklarıyla helalleşirse, bu da onun için değerli ve üstün bir meziyettir. Bu açıdan her konuyu kendi konumu ve şartları içinde değerlendirmek gerekir.
Gençliğini ibadette geçiren bir kimse, kendini üstün bilmemeli, diğerlerini hakir görmemelidir. Ona değer verecek olan diğer insanlar olmalıdır. Aynı şeklide gençliğini zayi eden bir kimse de Allah'ın rahmetinden ümidini kesmemelidir.
Yüce Allah, ergenlikten ölüme kadar her insana, O'na karşı görevimiz olan ibadeti farz kılmıştır. Gençlik Allah'ın insanlara sunduğu, dünya hayatını hatta ahiretini kazanabileceği, "kolay kavrayan, dinamik zeka ve sağlığın mükemmel olduğu" kısa bir zaman dilimidir. Gençliğin uzun süreceği düşüncesi ise, hatalı bir düşüncedir. Özellikle ibadet konusunda, "daha gencim, yaşlanınca nasıl olsa elimi eteğimi dünyadan çektikten sonra yapılacak başka bir şey yok" mantığıyla ibadet yapmanın, Allah katında ne kadar makbul olacağını ise, sadece Allah bilir.
Ayrıca ölümün yaşlısı genci olmadığını, yarınları görüp görebileceğimizin garantisini kimsenin veremeyeceği bilinen bir gerçektir. Allah'ın bir lütfu olan her türlü nimet gibi, bu gençlik nimetinden de sorguya çekileceğimizi, Allah şöyle bildirmektedir:
"Nihayet o gün (dünyada yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz." (Tekasür, 102/8)
İbadette Üşengeç Olmak
Yanlış bir düşünce tarzı ise, "Çok meşgulüm ibadete ayıracak zamanım yok." mazeretidir. İslam kolaylık dinidir. Zor olan insanların koyduğu kurallara adapte olmaktır. Riyakarlığa, yalana, yapmacıklığa, pisliğe, zulme, rekabete adapte olmak zordur. Allah'ın emrettiği zaten yaratılışa uygun olup, kolay olandır.
"Gözleri 'korkudan ve dehşetten düşük', kendilerini de zillet sarıp-kuşatmış. Oysa onlar, (daha önce) sapasağlam iken secdeye davet edilirlerdi." (Hakka, 69/43)
Özellikle sabah namazları, tam bir imtihan ve nefis mücadelesidir. Uykunun en derin olduğu saatte kalkmanın zor olduğu veya abdest almak için suların soğuk olduğu bahanesi, şeytanın öne sürdüğü mazeretlerdir. Bu noktada derin iman etmişlerle, yarım inançlılar ayrılmaktadır. Ayetin ifadesiyle şeytanın, gerçekten inanan müminler üzerinde hiçbir zorlayıcı gücü yoktur. Kaldı ki gerçek Müslüman, dua ve ibadetin en derin olduğu sabah namazını, şevkle bekleyendir.
"Senin, benim kullarım üzerinde zorlayıcı hiçbir gücün yoktur. Ancak azgınlardan sana uyanlar müstesna." (Hicr, 15/42)
Hz. Muhammed (asm)'in Gençlere Verdiği Önem
Yüce Allah'ın kullarına gönderdiği son peygamberi olan Hz. Muhammed (asm), tüm insanları İslam'a davet etmiştir. Mekke'nin önde gelen ailelerine mensup gençler, İslam dinine toplumun diğer fertlerinden daha fazla ilgi göstermişlerdir. İslam ahlakını yayma konusunda Hz. Peygamber (asm)'e asıl destek ve yardımcı olanlar da, bu imanlı, eğitimli ve bölgenin en soylu ailelerinden gelen gençlerdir.
Ayrıca Peygamberimiz (asm)'in etrafındaki bu gençlerin, ilk yıllarda Arap yarımadasının dışında da İslam ahlakının tanınmasında önemli katkıları olmuştur.
Hz. Muhammed (asm) vahiy katiplerini genellikle gençler arasından seçmiştir. Gençlerden öğretmenler tayin etmiştir. Gençleri, çoğu yaşlı sahabelerden oluşan ordulara komutan tayin etmiştir. Ve yine çoğu savaşlarda sancağı bizzat kendisi gençlere vermiştir.
Kur'an'da Adı Geçen Gençler
Kur'an'da adı geçen peygamberlerin ve onlarla beraber Allah'ın dininin yayılmasında büyük katkıları olanların büyük çoğunluğunun gençlerden oluştuğuna dikkat çekmektedir.
Bunlardan bazıları sırasıyla şöyledir:
Hz. İbrahim: Kur'an'da genç yaşta Allah'ın elçilik göreviyle şereflendirdiği mübarek şahıslardan biri Hz. İbrahim (as)'dir. Putları ilah edinen müşrik kavmine dini tebliğ eden Hz. İbrahim (as)'in, genç yaşta olduğu Kur'an'da bildirmektedir.
Hz. İsa: Allah'ın dilemesiyle mucizevi bir şekilde babasız dünyaya gelmiş, aynı zamanda beşikte iken insanlara Allah'ın kendisini peygamber kıldığını bildirmiştir. Henüz otuz yaşında Allah'ın İncil'i vahyettiği Hz. İsa (as) ve ona tabi olan yardımcıları Havariler de, Allah'ın çok genç yaşlarda hidayet verdiği Müslümanlardır.
Hz. Yahya: Hz. Zekeriya (as)'ın oğlu olan ve Hz. İsa (as) ile aynı dönemde aynı kavme peygamber olarak gönderilen Hz. Yahya (as) da, Allah'ın küçük yaşta hidayet verdiği mübarek bir insandır.
Hz. Yusuf: Yaşamı, mücadelesi, uğradığı iftira ve zindanda geçirdiği yıllarla tüm müminler için hikmetli bir örnektir. Ona genç yaşta hidayet verildiği Kur'an'da bildirilmektedir.
Hz. Musa: Firavun ve putperest kavmine örnek bir mücadele sergileyerek, içinde bulunduğu toplumu din ahlakına çağırmıştır. Bu çağrılar sonucu iman eden ve Hz. Musa (as)'ın yardımcıları olan kişilerin de gençlerden oluştuğu Kur'an'da bildirilmektedir.
Ashab-ı Kehf: Kur'an'da Kehf suresinde bildirilen, iman eden bir grup gençtir.
"O gençler, mağaraya sığındıkları zaman, demişlerdi ki: 'Rabbimiz, katından bize bir rahmet ver ve işimizden bize doğruyu kolaylaştır (bizi başarılı kıl).''' (Kehf, 18/10)
Kur'an ahlakının yayılmasında gençlere düşen sorumluluk
Gençler, yeryüzünde güzel ahlakın yayılmasında, savaşların, zulmün, gözyaşının dindirilmesi görevini üstlenmelidirler. Tüm bunların temelini oluşturan sapkın felsefelerle fikri anlamda mücadele etmeli, kendilerinden önceki salih, genç müminlerin yaşamını örnek almalıdırlar ve kendilerine Kur'an'ı rehber edinmelidirler.
Gençlikte yapılan ibadetler, fazilet bakımından ihtiyarlıkta yapılandan farklı mıdır?
İmam-ı Rabbani Hazretleri buyuruyor ki:
"Gençlik çağı, nefsin kaynadığı, şehvetlerin oynadığı, insan ve cin şeytanlarının saldırdığı bir zamandır. Böyle bir çağda yapılan az bir amele, pek çok sevap verilir."
"İhtiyarlıkta dünya şevkleri azalıp güç, kuvvet gidip, arzulara kavuşmak imkanı ve ümitleri kalmadığı zamanda, pişmanlıktan, ah etmekten başka bir şey olmaz."
"Çok kimselere bu pişmanlık zamanı da, nasip olmaz. Bu pişmanlık da tövbe demektir ve yine büyük nimettir. Gençlik çağı, kazanç zamanıdır."
"Mert olan, bu vaktin kıymetini bilip elden kaçırmaz. İhtiyarlık herkese nasip olmaz. Nasip olsa da rahat, elverişli vakit ele geçmez. Vakit de bulunsa, kuvvetsizlik, halsizlik zamanında, yarar iş yapılamaz. Bugün, güç, kuvvet yerinde iken, hangi özürle, hangi sebeple bugünün işi yarına bırakılabilir?"
"Peygamber Efendimiz (asm), 'Yarın yaparım diyen, helak oldu, ziyan etti.' buyurdu. Gençlik zamanında insanı üç din düşmanı olan nefis, şeytan ve kötü insanlar aldatmaya uğraşmaktadır. Bunlar karşısında, az bir ibadet pek kıymetli olur. İhtiyarlıkta yapılan, bundan kat kat fazla ibadetlerin bu kadar kıymeti olmaz."
"Gençlikte, nefsin arzuları, insanı kapladığı gibi, ilim öğrenilecek, ibadet yapılacak en kârlı zaman da gençliktir."
"Gençlikte, şehvetin, asabiyetin kapladığı anlarda, dinin bir emrini yerine getirmek, ihtiyarlıkta yapılan aynı ibadetten çok kıymetli olur."
"Allah Teâlâ, çok merhametli olup, kullarına çok acıdığı için, bir günde ibadete, yalnız beş vakit ayırmış, birkaç şeyi haram edip, çok şeyi mubah etmiş, izin vermiştir. O halde, gençlik zamanında, sıhhatin, gücün kuvvetin, malın ve rahatlığın bir arada iken, bu zamanı değerlendirmek gerekir. Sonsuz saadete kavuşturacak sebeplere yapışmalı, iyi işler yapmalı, bugünün işini yarına bırakmamalıdır. Ömrün en iyi zamanı olan gençlik günlerinde, işlerin en iyisi sahibin, yaratanın emirlerini yapmak, Ona ibadet etmek, İslamiyet'in yasak ettiği haramlardan sakınmaktır. Günde bir saat tutmayan bir zamanı, Allah Teâlâ'nın emrini yapmak için ayırmamak, sayılamayacak kadar çok olan, mubahları bırakıp da, haram ve şüpheli olana uzanmak ne kadar kötüdür." (bk. İmam Rabbani, Mektubat, 73. Mektup)
Gençliğin Kıymeti
"Allah Teâlâ, kıyamette, şu yedi kişiyi, hiçbir gölgenin bulunmadığı günde, Arşın altında gölgelendirir. Yani onu kendi himayesine alır:
1. Adaletli hükümdar,
2. Rabbine ibadet ederek yetişen genç,
3. Gönlü [namaz için, ibadet için] mescitlere bağlı olan,
4. Allah için birbirini seven, o sevgi ile bir araya gelip, o sevgiyle birbirinden ayrılan iki kişi,
5. Güzel ve mevki sahibi bir kadın, davet edince, ben Allah'tan korkarım diye red eden,
6. Sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek kadar sadakayı gizli veren,
7. Tenhada Allah'ı zikredip de gözleri yaşla dolan." [Buhari, Ezan, 36; Müslim, Zekat, 91 (1031); Tirmizi, Zühd, 53 (2393)]
"Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bil:
1. İhtiyarlıktan önce gençliğin,
2. Hastalıktan önce sağlığın,
3. Meşguliyetten önce boş vaktin,
4. Fakirlikten önce zenginliğin,
5. Ölümden önce hayatın kıymetini bil!" (Hakim, Müstedrek, 4/341, no: 7846)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Peygamberimiz'in gençliğe verdiği önem hakkında bilgi verir misiniz?
- Gençliğin Tehlikelerinden Sakınınız
- Gençlerle ilgili hadisler var mıdır?
- Biz bu hayata seyirci olmak için mi geldik?
- Namazı Terkedenlerin İleri Sürdükleri Bâzı Bahâneler:
- Buluş ve Bulunuş Desteğimiz Gençlik
- "Genç bir insan ile yaşlı bir insanın ibadeti arasındaki fark, Allah katında peygamber ve normal bir kul arasındaki fark kadardır." şeklinde bir hadis mevcut mudur?
- "Gençliğin taşkınlığına kapılmadan kendini ibadete verip isyan etmeyen gence, Allah Teâlâ hoşnutluk duyar." diye bir hadis var mıdır?
- GENÇLİK VE ÖNEMİ
- Peygamberimizin gençler için etkileyici bir kıssasını yazar mısınız?