Altmış yaşından önce veya sonra ölenin durumu nasıldır?

Tarih: 26.07.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Ecelini altmış yaşına kadar uzattığı kimselerden Cenab-ı Hakk, her çeşit özür ve bahâneyi kaldırmıştır, hadisini açıklar mısınız?
- Altmış yaşından önce ölen bir kimsenin ahirette ne gibi bir mazeret gösterme imkânı olabilir ki?..

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Ecelini altmış yaşına kadar uzattığı kimselerden Cenab-ı Hakk, her çeşit özür ve bahaneyi kaldırmıştır." [Buhârî Rikak 4; Tirmizî, Da'vât 113, (3545), Zühd 23 (2332); İbnu Mâce, Zühd 27, (4236)]

Metin Buhâri'den alınmıştır. Tirmizî'nin metni şu şekildedir:

"Ümmetimin vasatî ömrü 60-70 yıldır. Bunu aşabilenler azınlıkta kalacaklardır."

Rezîn der ki: "Çoklukla ölümün cereyan ettiği dönem 60-70 yaş arasıdır. Allah, kime ömründe 40'ına kadar mühlet verdi ise, ondan özrü kaldırmıştır."

AÇIKLAMA:

Müşâhedemiz de gösteriyor ki, altmış yaşına varmadan da ölenler var, 60-70 yaşlarını aşarak ölenler de var. Ancak, ümmetin, ulemâdan ve sülehadan ve hatta hülefâdan çoğunluğu 60-70 arasına vefat etmiştir. Resul-i Ekremimiz (aleyhissalâtu vesselâm) de bu devrede vefat edenlerdendir. Bu sebeple hadisin şerhini yapan âlimlerimiz Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in bu sözlerinde öncelikle ümmeti temsil durumunda bulunan bu ekâbir kısmını (halifeler, âlimler, ârifler, sâlihler...) kastedmiş olabileceğini belirtirler.

"60-70 arasında kuvvetlerde noksanlık ve gerileme başlar. Bu yaşa gelenlerin tam olarak âhirete yönelmeleri gereklidir, ta ki, bidâyette olduğu üzere kuvvet ve canlılığı yeniden bulsun." Âlimlerimiz böylece dünyevî meseleleri tahsîl faaliyetlerinde zaaf ve geriliğe düşen kimsenin, uhrevî maksadlarla yapacağı ibadet ve zikir gibi faaliyetlerde -gençken dünyevî işlerdeki başarısına denk- bir başarıya erişeceğini, böylece, ağırlık verdiği bu yeni sahadaki başarılarını görerek kişinin yenileneceğini -ve bilhassa zamanımızda çok görülen- ruhî çöküntüden kendisini kurtararak daha dinç, daha mukavim bir yaşlılık geçireceğini ifade etmiş oluyorlar.

Nitekim, Nasr sûresi geldiği zaman Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) de ölümünün yaklaştığını anlayarak, ibadet ve zikrini daha da artırmıştır.

Şu halde yaşlılıkta, dindarlığını artırmak mü'min ihtiyarların âdâbıdır. Ancak şunu da belirtelim ki, dindarlığını artırmak, dünyevî faaliyetleri tamamen terketmek demek değildir. Belki gençlikteki aşırılıklarını terketmek demektir. Nitekim Bediüzzaman Hazretleri bu noktada dindar olan kimse ile dindar olmayan kimse arasında bir mukayese yaparak şu açıklamayı sunar:

"Namazı terk eden ihtiyarladıkça bahçecilikten fütur gelir. 'Neme lazım.' der... 'Ben zaten dünyadan gidiyorum. Bu kadar zahmeti ne için çekeceğim...' diyecek, kendini tembelliğe atacak. Fakat evvelki (dindar) adam der: 'Daha ziyade ibadetle beraber, sa'yi helale çalışacağım, ta kabrime daha ziyade ışık göndereceğim. Ahiretime daha ziyade zahire tedarik edeceğim."1

Buhari hadisin babında unvan olarak Fatır Süresi'nin 36. ayetinin şu mealdeki bir cümlesini zikretmiştir:

"Duygulu bir kimsenin düşünüp (Allah'ı) bileceği kadar bir zaman sizi ömürlü kılmadık mı? Halbuki size Peygamber de gelmişti (irşad etmişti)"

Zemahşeri bu ayeti kerime gafil yaşayan ve halini, şanını ıslah etmiyen kimseleri tevbhihi muhtevidir diyor ve başa kakılan bu tevbihin uzun yaşlılar hakkında daha büyük olacağına işaret ediyor.

Allah'ı bilmek ve dini, dünyevi hayır, saadet yollarını öğrenmek için tecrübe zamanı demek olan bu müddet hadisi şerifte altmış yaş olarak tahdid olunmuştur ki, artık bu yaşa varan kimsenin kusurları hakkındaki özürleri Allah divanında kabul olunmuyor. Ancak tövbe ve istiğfar etmek ve bütün varlığiyle Hakka yönelmek yolu bulunuyor. Bu tecrübe müddeti hakkında müteaddit rivayetler vardır: Mesruk kırk, Mücahid İbni Abbastan kırk altı, İbni Abbastan diğer rivayette yetmiş olduğunu rivayet etmişlerdir. Bu yaşlar i'tizarın münteha-yı haddi oluyor. Yalnız tövbe istiğfar divanı açık bulunuyor.2

Kaynaklar:

1. Kütüb-i Sitte Şerhi Prof. Dr. İbrahim Canan.
2. Sahihi Buhari Tercümesi, Diyanet Yayınları.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun