Birden fazla evlenmek isteyen kişi eşinden izin almalı mı?

Tarih: 23.06.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Evli ve iki çocuk babasıyım, ama ikinci evlilik yapmak istiyorum. Birinci eşimin izni veya rızası olması şart mı?
- Poligami (çok evlilik) hakkında bilgi verir misiniz?
- Evli bir erkeğin, başka bir kadını çok sevmesi ve evli olduğu bayandan ayrılmasının mümkün olmadığı bir durumda, birinci hanımına söylemeden sevdiği kadının da razı olmasıyla, o kadınla nikâh kıyabilir mi?..

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Birden fazla evlenmeyi düşünen erkek, eşler arasında davranış, geceleme, adalet, giyim, ihtiyaçları giderme ve diğer konularda aralarında hiç bir fark gözetmeyeceği konusunda kesin kararlı ise ve ikinci bir evliliğe ihtiyaç hissediyorsa evlenmesi caizdir. Aksi durumda ise nikahın geçerliliğine mani olmasa bile adaleti tesis etmediği için günaha girmiş olur. Eğer bu şartlara riayet etmezse haram işlemiş ve kul hakkına tecavüz etmiş olur.

Allah, Kur'an-ı Kerim'de birden fazla evliliğe müsaade etmiştir. Ancak adaletli olunamayacak durumlarda tek evliliğin yapılmasını istemiştir. Bu nedenle gerekli olmadıkça birden fazla evliliğin doğru olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü birden fazla evlilik durumunda eşit davranmanın nerdeyse imkansız olduğunu, en azından çok zor olduğunu ve her erkeğin işi olmadığını görmekteyiz.

Bununla beraber ikinci bir evliliğin zorunlu olduğunu düşünen birisinin de şahitler yanında nikah kıyabileceğini ve akrabalarına haber vermesinin farz olmadığını ifade edelim.

Çok eşlilik İslam'ın getirdiği bir sistem değildir. İslam öncesi dünyada yaygın olan ve sınır tanımayan bir şekildeydi. Kadının zaten hiçbir konuda fikir beyan etmesi bile mümkün değildi. İslam dini böyle bir ortamda ortaya çıktı ve bu çok eşliliği yirmi-otuzdan dörde indirdi. Buna da çeşitli şartlar getirdi. Bu konuda eşler arasında adaletin sağlanması gibi ağır şartlar getirdi. Aksi takdirde bir hanımla evlenmenin daha sağlıklı olacağını tavsiye etti.

İslam dininin çok evliliğe ruhsat vermesinin önemli hikmetleri vardır. Toplumlarda azımsanmayacak derecede var olan hastalık, iki cins arasındaki nüfus orantısızlığı gibi faktörler bu hikmetlerden bir kaçıdır. Örneğin, Batı medeniyetinde, hanımı felç de geçirse, deli de olsa, bir erkek ikinci bir hanımla evlenemez. Bu sebeple de gayrimeşru yolların kapısını açmak zorunda kalmıştır. Genellikle erkekler savaşa katılırlar. Bu savaşlarda erkeklerin ölmesi ve –özellikle ahir zamanda- bir hikmete binaen doğumlarda kız çocukların sayısının daha fazla olması kadınların ister istemez bekâr kalmasına sebep olmaktadır. İşte, gerek ağır ve müzmin hastalıklar sebebiyle olsun, ister kızların sayıca daha fazla olmasından dolayı olsun, bazen çok evlilik zorunlu hale gelebilir. Aksi takdirde, aile yuvası bir yandan erkek için cehenneme dönerken, diğer yandan birçok kadın, bu kutsal evlilik hakkından mahrum kalır. Bu ise, toplusal barışı zedelediği gibi, ahlâkı da deforme eder.

İşte İslam'ın çok evlilikle ilgili verdiği ruhsat bu yaraları tedavi etmeye yöneliktir. Bu asırda, mümkün oldukça, fertlerin tek evlilikle yetinmeleri daha uygundur. Bu  durum onları zulümden, mutsuzluktan, hukukî yönden illegal eş ve çocuklarının haklarını zayi etmekten korur. Çok evlilik söz konusu olduğu takdirde, formel hukuk açısından eski eşinden izin alması gerekmiyorsa da, ailede saygı ve sevginin devamı adına böyle bir izin ve rızanın alınması daha uygun düşer.

ÇOK EVLİLİK

Eski Mısır Hukuku: Koca bazı şartlar altında birden fazla kadınla evlenebilirdi.

Babil Hukuku: Hamurabi kanunlarına göre, zevce çocuk doğurmazsa veya ağır bir hastalığa tutulursa, koca odalık alabilirdi.

Çin Hukuku: Kocanın serveti müsait olursa, ikinci derecede zevceler alabilirdi. Şu kadarki, bu kadından doğacak çocuklar, birinci ve asıl zevcenin çocukları sayılırdı.

Eski Brehmenler: Vichnou kitabına göre, erkekler bulundukları sınıflara göre bir, iki, üç veya daha fazla kadınla evlenebilirdi. Apastamba kitabında ise, bu konuda tahdit vardı, kadın vazifelerini hakkıyla yerine getirebiliyor ve erkek çocuğu da oluyorsa, koca ikinci bir kadınla evlenemezdi. Manu düsturlarında, bir adam, ilk zevcesini kendi toplumsal seviyesinde seçmesi lazımdı, ikinci zevcesini, daha alt tabakalardan alabilirdi.

Eski İran: Çok evlilik kabul edilmişti.

Roma Hukuku : Odalık almak, kanuni nikah olmaksızın yaşamak vardı.

Kitab-ı Mukaddes : Eski Ahid'de Davud (as)'ın bir çok kadınla evlendiği zikredilir. Eski Ahid'de çok evlilikten bahseden başka yerler de vardır. Müsevilite de çok evlilik vardı.

Yeni Ahid'de (İncil), birden fazla kadınla evlenmeyi yasak eden bir madde yoktur. Ancak tek zevce ile yetinmenin iyi olacağına dair tavsiyeler vardır.

Birden fazla evlenme, Hristiyanlık aleminde XVI. asra kadar normaldi.

İslam'dan önceki Arabistan: Çok evlilik konusunda hiç bir tahdit ve sınır yoktu. Erkek istediği kadar kadınla evlenebildiği gibi, aralarında zevce değişimi bile olurdu.

İSLAM'DA ÇOK EVLİLİK

Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Eğer (kendileriyle evlendiğiniz takdir de) yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız beğendiğiniz (veya size helâl olan) kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın; yahut da sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır." (Nisa, 4/3)

Ayette açıkça görülmektedir ki, birden fazla -iki, üç, nihayet dört- kadınla evlenme; mutlaka yapılması gerekli farz ve vacib kabilinden bir emir değil, bir müsaadedir. Ancak bu izin, kadınlar arasında tam bir adalet yapmaya bağlanmış, Bir tek zevce ile yetinmenin, adalete en yakın ve en doğru yol olduğu belirtilmiş; adaleti yerine getiremeyeceğinden korkanın, tek kadınla yetinmesi emredilmiştir.

ÇOK EVLILILIK KONUSUNDA ISLAM PRENSIPLERI

1) Adetin sınırlandırılması: Cahiliye devrindeki erkeğin hudutsuz evliliğine sınır getirilmiş. Bu ayetin nuzulünden sonra Resulullah (asm)'ın emriyle dörtten fazla hanımı olanlar, fazlalarını boşadılar.

2) Eşler arasında adaletin gözetilmesi: Zevceler arasında adalet, yedirme, içirme, giydirme, barındırma, kocalık muamelesi, sevgide gösterilecektir. Yalnız şu varki, insanın sevgi hususunda tam bir eşitlik gösterebilmesi, imkansız denecek kadar zordur. Kadının çeşitli fiziksel ve ruhsal özellikleri sevginin derecesindeki farklılıkları meydana getirecektir. Erkek ne kadar eşitlik konusunda çaba harcasa da bunu başarması imkansız derecesindedir.

Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Üzerine düşüp uğraşsanız da kadınlar arasında âdil davranmaya güç yetiremezsiniz; bâri birisine tamamen kapılıp da diğerini askıya alınmış gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir, günahtan sakınırsanız Allah şüphesiz çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir." (Nisa, 4/129)

Bu ayet-i kerimeyle Cenab-ı Hak erkekleri kadınlarına sevgi ve muhabbet hususunda mutlak bir eşitlik göstermekten afvetmiş. Sadece erkeğin bir tarafa bütün bütün meyledip ötekinden yüz çevirmesini yasaklamış, elinden geldiği kadar eşit davranmaya çalışmasını emretmiştir.

Peygamber Efendimiz (asm) birden fazla evlilik konusunda şu önemli ikazı yapmıştır:

"İki zevcesi olup da birine tamamen meyledip diğerini ihmal eden kimse, kıyamet gününde, bir yanı felçli olarak gelir." (İbn-i Mace, Nikah, 47; Mişkâtü’l-mesabih, 2/196)

Kadın, yaratılışı itibariyle erkeğini normal şartlar altında ikinci bir kadınla paylaşmaya razı olmadığı gibi, hiçbir kadın da mecbur kalmadan evli bir erkekle hayatını birleştirmek istenmez.

Çok (dörde kadar) evliliğin hak olduğuna inanmak imanın gereğidir. Ancak, buna inanmak kadının, kocasının kendi üzerine evlenmesini onaylayarak rıza göstermesi, tasvip etmesi zorunluluğunu getirmez.

Hiçbir mümin babadan da kızı üzerine damadının ikincisi, üçüncüsü veya dördüncü kadını almasını olgunlukla karşılaması beklenemez. Kadının kıskançlık fıtratı ve babalık şefkati buna engeldir.

Nitekim Peygamberimizin (asm)  kızı Hz.Fatıma (r.anha), kocası Hz. Ali (ra)'nin ikinci bir kadınla evlenmek istemesine karşı çıkmıştır. Peygamberimizin terbiyesinde büyüyen Hz.Fatıma (r.anha)'nın, kocasının ikinci evliliğine karşı çıkması caiz olmasaydı, Allah Resulü (asm) onu ikaz eder, kocasının arzusuna boyun eğmesini emrederdi. Halbuki durum öyle olmamış, bilakis kızının üzüldüğünü gören Allah Resulü (asm), damad (asm)ı Hz.Ali (ra)'nin bu arzusundan vazgeçmesini istemiş, eğer vazgeçmezse ancak Fatıma (r.anah)'yı boşadıktan sonra evlenebileceğini bildirmiştir. Hz.Ali (ra)'nin Fatıma (r.anha)'nın üzerine evlenip onu üzmesine razı olmamıştır.

Allah Resulü'nün (asm) bu davranışında, Müslüman kız ve babalarının damadın ikinci evliliğine karşı çıkabilecekleri hususunda ruhsat vardır denilebilir.

Sözün özü: İslam çok evliliği ne emir ne de tavsiye etmiştir. Sadece bazı zaruri hallerde müsaade etmiştir. Zaten yukarıdaki olayı naklettikten sonra diyecek bir şey olmasa gerek.

(Bu yazının hazırlanmasında büyük ölçüde, Mehmet DİKMEN tarafından kaleme alınan "İslam'da Kadın Hakları" isimli eserden ve Merhum Elmalı'nın Tefsirinden yararlanılmıştır.)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

bumblebee

Eşinin rızası yoksa nasıl bir zihniyete sahip bir insan ikinci bir kadınla evlenebilir ki..

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Windows

Bilgiler gayet net bir şekilde açıklanmış

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
SABIRVEDUA

Allah razı olsun. Ellerinize sağlık. Bilgilerinizle bizleri aydınlatıyorsunuz. Allah yar ve yardımcınız olsun. Çok teşekkürler.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
ztugbaakbulut

"Eğer (kendileriyle evlendiğiniz takdir de) yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız beğendiğiniz (veya size helâl olan) kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın; yahut da sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır." (Nisa Suresi / 3) Bu ayette geçen cariyeler ile kastedilen nedir?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
[email protected]

İkinci bir evliliği bu devrin bazı erkekleri sadece kendi arzuları için yaparlar. Allahtan korksunlar yapacağı haksızlık yüzünden asla mutlu olamıyacak. İlk eşi hasta mı sakat mı veya.... Kendi arzularını tatmin etmek için o kadar insana acı çektirmeye ne hakkı var. Rabbime havale ediyorum böylelerini.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Mutefekkir.

Cevap yazma gayretiniz icin Allah razi olsun, lakin bazi eksikler ve yanlis anlasilmalar da barindirdigindan bu duzeltmeyi yapmak gerekliligi dogdu.

Gunumuzde bu mesele, " islam her gun biriyle gonul eglendirmeyi mesrulastiriyor" seklinde algilaniyor. Bu konudaki ruhsat, ruhsatin hangi sartlara ve donemlere bagli oldugu kismi es gecilip sadece erkegin salt yere goge sigmayan sehvetini(=insanimizin ifade ettikleri) teskin etmesinin, yani flortun ve capkinligin, zinanin resmiyete dokulmus, islamdaki "arka kapisi" olarak dusunuluyor. Nitekim "her gun sevgililerinden biriyle yatan bir erkegin bunu nikah altinda yapmasinin mantiken ne farki var" seklinde sorulara muhatap olduk..

Yazinizda bahsettiginiz eski donem milletlerinde de cok evliligin var olduguna dair bilgilerin, okuyucular tarafindan "islam yeni bir sey getirmedi, zaten cok evlilik vardi. Islam da onu devam ettirdi" seklinde algilanmis olmasi kuvvetli gorunuyor.

Fakat gercek tabiki boyle degil.
Islamla birlikte Cok evlilik asla "tesvik edilmemistir". Onceki kavim ve milletlerin yapageldikleri ahlaksiz ve sinirsiz evlendirilme de asla "tasvip edilmemistir". Islam tarihinde bu uygulamanin gelmesine bakacak olursak, Islamin birden fazla evliligi destekledigi degil, aksine flortu yasaklayip es sayisini azaltma hususlarina bakarak evlilikte "tek eslilige yaklasan" bir tavir sergiledigini goruruz.
Sinirsiz ve kuralsiz es kavramindan islam sayesinde bu 4'e kadar "indirilmis"tir. Pek cok ornege bakarak da bunun simdilerde bahsedildigi uzere " ne guzel islamda 4'e kadar yol var, kimse beni tutamaz" seklinde duusnuldugu uzere erkeklere bir "ikram" olarak bahsedilmemistir.

Islam sehvete calisan bir kurum degildir; ailenin dunyevi ve uhrevi saadetini temel alan duzenlemeler koyar. Sartlara gore farkli ruhsatlarin olmasi, islamin kolayligindandir. Bunun nedenle, cesitli kosullarla karsilasan muslumanin bocalamamasi icin aciklanmistir.

Cok evliligi Hz.Muhammed (s.a.v)zamanindaki ornekler de bu yondedir. Sorularla islamiyet editorunun de belirttigi uzere cok evlilik hem erkek hem kadin fitratina "cok agir" bir durumdur :

"Hiçbir mümin babadan da kızı üzerine damadının ikincisi, üçüncüsü veya dördüncü kadını almasını olgunlukla beklenemez. Kadının kıskançlık fıtratı ve babalık şefkati buna engeldir.

Nitekim: Peygamberimizin kızı Hz.Fatıma, kocası Hz.Ali'nin ikinci bir kadınla evlenmek istemesine karşı çıkmıştır. Peygamberimizin terbiyesinde büyüyen Hz.Fatıma'nın, kocasının ikinci evliliğine karşı çıkması caiz olmasaydı Allah Resulü onu ikaz eder, kocasının arzusuna boyun eğmesini emrederdi. Halbuki durum öyle olmamış, bilakis kızının üzüldüğünü gören Allah Resulü, damadı Hz.Ali'nin bu arzusundan vazgeçmesini istemiş, eğer vazgeçmezse ancak Fatıma'yı boşadıktan sonra evlenebileceğini bildirmiştir. Hz.Ali'nin Fatıma'nın üzerine evlenip onu üzmesine razı olmamıştır."

Islamin getirdigi evlilik kavrami ; eslerin birbirini koruyucu ve destek olmasi gerekliligini on planda tutar. Ahiret kazancinin dunyada temin edilmesinin bir araci olarak gorur. Bu yuzden evlenilecek kiside olcut yuz guzelligi, mali ve parasi, soyu ve adi degil ; "dini yasantisinin guzel olmasi" olarak belirlemistir. Islamen en guzeli dinen en guzel olanla es deger olduguna gore; amac "islam adina evlilik" oldugu takdirde "dinen en guzel es" ile birlikte olundugunda baska es dusuncesi zaten akla gelmeyecektir.

Talep edilen Ikinci, ucuncu ve dorduncu evliliklere niyetin tek sebebi bilindigi uzere baska bedenlerle de seks yapma arzusudur. Sehvet ise gecici bir unsurdur. Bu sebeplerle yapilan evliliklerin 20 sene sonrasinda problemlere sebebiyet verebilecegi aciktir. Islam tarihinde cok evliligin yapildigi ornekler de savas sonrasi kadin sayisinin erkek sayisina mislinin cok olmasi, kadinlarin ihtiyaclarini giderip onlari gozetmeye yonelik orneklerdir.
Bunu haricinde de evlilikler tabiki yaygindi. Lakin bunu donemin toplumunun yasayis tarzi cercevesinde degerlendirmek gerekir. 20 ve belki daha fazlasi ese sahip olmanin normal oldugu bir arap toplumunda eslerin birden 4'e indirilmesi bile tepkiyle karsilanmis, 4'ten fazla esi olanalr eslerini bosamak durumunda kalmistir. Hal boyleyken "Size bir es daha hayirli ve selametiniz icin daha efdaldir" denilse Peygambere "cok fazla istiyorsun" tabirinden tepkiler elbetteki olacakti.

Gecici heves ve durtuler ancak bu dunyada, hatta bu dunyanin bile belirli bir kisminda bizi tatmin eder. Her ne sekilde olursa olsun, evlenilecek kisinin secimini islamin gosterdigi sekilde yapan kisi hem bu dunyada hem de uhrevi hayatinda saadeti yakalayacaktir.

Vesselam.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
aksu7073

Kişinin ilk resmi nikahı ve evliliğini bitirmek istediği durumlar nasıl oluyor?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
juji21

!

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Anonim

müslüman bir kişi için eşi onun için çok değerli olmalıdır ki bu durumda da eşinin rızasını düşünmelidir bir müslüman eşinin huzursuz olmasından dolayı vicdanen rahatsızlık duymaz mı?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editör
Şeyh Şamil

"Sözün özü: İslam çok evliliği ne emir ne de tavsiye etmiştir. Sadece bazı zaruri hallerde müsaade etmiştir. Zaten yukarıdaki olayı naklettikten sonra diyecek bir şey olmasa gerek."

Böyle demişsiniz. Ben yukarıda yazılanlar arasında herhangi bir zaruri hal göremiyorum. Zaruri hal olmasa da erkek adaletli davrandığı sürece birden fazla kadınla evlenebilir şeklinde bir anlam çıkıyor.

Son yorum yapan arkadaş da sizden farklı bir şey söylememiş. Elle tutulur bir tarafı yok.

Ben bu hükme iman ediyorum ama herhalde sizin de dediğiniz gibi hikmet ile pek açıklanamayacak bir mesele.

İslam'ın daha çok tek eşliliği tavsiye ettiğini de kabul ediyorum.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
celik503

Hz. Ali ile Hz. Fatma meselesi hangi kitaptan alınmış veya delili var mı?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editör

İslam Dini boşanmaya müsaade etmekle beraber hoş karşılamamıştır. Evliliğin sona ermesi ya talak ile olur, ya da fesih ile. Bunlarda şu yollarla gerçekleşir:

1- Erkeğin hanımını boşaması ile.

2- Erkeğin boşama hakkını kadına vermesinden sonra, kadının kocasını boşaması ile.

3- Lian sebebiyle. Yani, birbirinden şüphelenen karı koca bir birlerine zina isnadında bulunurlarsa, karşılıklı yeminleşirler ve lanet okuyarak ayrılırlar.

4- Hanımı müslüman olan kocanın islamı reddetmesi ile nikah sona erer.

5- Karı kocadan birinin dinden çıkmasıyla.

6- Erkek veya kız çocuğu velileri tarafından bülüğa ermeden nikahlanırsa, büluğa erdiğinde nikahını devam ettirme veya yok sayma hakları vardır.

7- Bir birlerine denk olmayanların mahkeme kararı ile ayrılmasıyla.

8- Kadında veya erkekte bulunan bir cinsel arıza veya başka kusurlardan dolayı mahkeme kararı ile ayrılma.

Geniş bilgi için bakınız: Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı, 9/259-500

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
aleynama

ALLAH RAZI OLSUN BILGILERINIZDEN DOLAYI BOYLELIKLE YANLIS BILDIMIZ KONULARI BURADAN DOGRUSUNU OGRENIYORUM BENCE HER ZAMAN GECERLI OLAN SEY TEK EVLILIKTIR HUZUR VE SAGLIK VARSA AC GOZLU OLMAK GEREKLI DEGILDIR ERKEKTE SAGLIK SORUNU CIKA BILIYOR SONUCTA AMA KARISI O HALDE ONU BIRAKMIYOR ERKEKTE BOYLE DUSUNMELI MATTIYATA BAKARAK DEGIL VICDANA VE INSANLINA BAKARAK BOYLE KARAR VERMELIDIR EŞİ HAKETMISMIKI KUMAYI ONCE BUNU DUSUNMELIDIR

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editör

Evet bu konu hem Hadis kitaplarında hem de Tarih kaynaklarında geçmektedir:

İslâm’a göre kız-erkek ayırımı yoktur. Ve Allah Resûlü bunu bizzat kendileri göstermiştir. Nasıl ayrım olabilir ki, birisi Hz. Muhammed ise diğeri Hz. Hatice’dir. Biri Adem ise diğeri Havva’dır. Biri Ali ise diğeri Fâtıma’dır.

O Fâtıma ki, Allah Resûlü’nün kızıdır. Kıyamete kadar gelecek bütün Ehl-i Beyt’in anasıdır. O bizim de anamızdır..!

İşte Allah Resûlü, bu incelerden ince Fâtıma yanına gelince hemen ayağa kalkar, onun elinden tutup getirir ve kendi oturduğu yere oturturdu. Hâlini-hatırını sorar, onu sever, okşar ve gönderirken de yine aynı iltifatlarla gönderirdi.(1)

Bir ara Hz. Ali, Ebu Cehil’in kızıyla evlenmek istemişti. Gerçi bu mübarek kadın da ağabeyi İkrime gibi İslâm’a girmiş ve sonsuzluk kervanına katılmıştı; fakat bu evlilik muhtemelen Fâtıma’yı rahatsız edecekti. Belki de Hz. Ali böyle bir evliliğin Hz. Fâtıma’yı bu şekilde rahatsız edeceğini hiç ama hiç düşünmemişti. Fâtıma gelip durumu Allah Resûlü’ne arzedip üzüntüsünü dile getirince, O’nu mahzun gören İki Cihan Serveri, çok üzülmüş ve hemen minbere çıkmış ve şu hutbeyi irad buyurmuşlardı: “Duydum ki, Ali, Fâtıma’nın üzerine evlenmek istiyormuş. Eğer Ali bu düşüncesinde kararlı ise, Fâtıma’yı boşamalıdır. Zira bu durum Fâtıma’yı üzmektedir. Fâtıma ise benden bir parçadır. Onu üzen beni üzmüş olur. Onu sevindiren de, beni sevindirmiş demektir.”

Bu sözleri dinleyenlerin arasında Hz. Ali de vardı... Derhal evvelki düşüncesinden vazgeçti ve Fâtımasının yanına döndü.(2)

Zaten Hz. Ali, Allah Resûlü’nün kızını gözünün akı gibi aziz tutuyor, onun kendisine karşı böylesine bağlı olduğunu bilen Fâtıma da hiç şüphesiz O’nu canından çok seviyordu. Aslında bu ince kadının, sanki, evliyâ ve asfiyaya nüvelik etmesinin dışında da bir misyonu yok gibiydi.. gözleri hep babasında ve O’nun davasındaydı. Allah Resûlü, son demlerinde O’na vefatını haber verdiğinde cihanı velveleye veren ağlamasının; ve ilk vefat edip kendisine kavuşacak olanın da, o olduğunu söyleyince bayram sevinciyle gülmesinin başka türlü izahı da mümkün değildi.(3) Evet, baba onu, o da babasını çok seviyordu. Ancak, Allah Resûlü, Fâtıma’yı severken de dengeyi korumasını biliyor, hep ölçülü hareket ediyor ve onu, insan ruhunun yükselmesi gereken âlemlere göre hazırlıyordu. Çünkü ebedî beraberlik ancak orada olacaktı. Kızı Fâtıma ile Allah Resûlü, ancak 25 sene beraber olabilmişlerdi. Evet, Hz. Fâtıma, Allah Resûlü’nün irtihalinden altı ay sonra vefat etmiş ve vefat ettiğinde de ancak 25 yaşındaydı.(4)

(1) Müslim, Fezâilü’s-Sahâbe, 98; Buhârî, Menâkıb, 25; Mecmau’z-Zevâîd, 9/203
(2) Müslim, Fezâilü’s-Sahâbe, 93-96
(3) Müslim, Fezâilü’s-Sahâbe, 98, 99; Buhârî, Menâkıb, 25
(4) Mecmau’z-Zevâid, 9/211; İbn Sa’d, Tabakat, 8/29; İbn Hacer, el-İsâbe, 4/379

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
canturk35

Allah sizlerden razı olsun. Siteniz sayesinde bilgileniyoruz.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Zalkarbek

Selamun aleykum. Hocam yorumunuz ve achiklamaniz chok guzel. Benim soru shoyle ikinci hanimi alirken adaletli olabilecegine inaniyorsan birinci hanimdan izin almak gerekir mi degil mi. Hocam sizden ricam arkadashimizla baya tartishtik sizden evet veya hayir sheklinde cevap alabilirmiyiz.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editör

İkinci evlilik için birinci eşden izin almak şart değildir. Yani izin almadan kıyılan nikah geçerlidir.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun