Din afyondur / uyuşturucudur, diyen insanlara nasıl cevap verebiliriz?
Değerli kardeşimiz,
Dinin afyon olduğunu söyleyenler, Allah’a, peygamberlere inanmayan kimselerdir. Bu durumda olan kimselerle “dinin afyon” olup olmadığını tartışmak yersizdir. Çünkü bunların bu ifadelerinin altında materyalist felsefe akımlarının etkisi yatmaktadır.
Bunlarla mücadele verirken, Allah’a, Hz. Muhammed (asm)’e ve Kur’an’a iman etmelerini sağlayacak bilgilerle donanmak ve bu bilgilerini güzel bir üslupla -karşı tarafın damarına basmadan- paylaşmak lazımdır.
“Din afyondur.” iddiasına gelince, bu yargıda şu yanlış ve hatalı düşünceler yatıyor:
"Din kurumu gerçekte zenginlerin fakirleri, ezenlerin ezilenleri, yönetici kadroların yönetilenleri uyuşturmak, beyinlerini yıkamak ve böylece onların gerçekleri görmelerini engellemek için uydurdukları bir masaldır. Ayrıca din, dünyaya çalışmayı engellediğinden terakkiye mani olduğu için bir afyon görevini yapmaktadır."
Bu iddiaların ve iftiraların hiç birisinin doğru olmadığını gösteren binlerce kanıt vardır. Ancak burada genel bir yaklaşımla evrensel bir din olan İslam’ın bazı kriterlerine bakıp, konuyu açmakla yetineceğiz:
a. Kur’an’da defalarca küfrün karanlık, imanın ise bir nur / aydınlık olduğu vurgulanmıştır. Bunun anlamı şudur: İslam dinine iman edenlerin akılları, gönülleri, basiretleri, duyguları gerçekleri görüp kavrayacak bir konuma gelir. İnkârcıların bu tür donanımları körleşip, körelip çalışmadığı için onlar karanlıkta kalmaya mahkûmdur. Demek ki, din değil, dinsizlik bir afyondur.
b. İslam’a göre, insanlığa faydalı olan her türlü çalışma ibadettir. “Kıyamet kopmak üzere olsa bile, elinizden gelirse bir ağaç dikin.” tavsiyesine sahip bir din mi afyondur, yoksa ahirete inanmadığı için -kişinin kendi menfaatine olmayan- hiçbir şeyi yapmaya teşvik etmeyen dinsizlik mi afyondur?
c. İlk ortaya çıktığı günden itibaren mazlumları, fakirleri korumaya alan, zekât kurumunu kurarak zenginlerin mallarının bir kısmını muhtaç olanlarla paylaşmayı emreden, mazlumların haklarını ararken, mallarını müdafaa ederken ölenleri şehit kabul eden, her türlü haksızlığı, despotluğu, zalimliği şiddetle lanetleyen İslam dini mi, yoksa kendi menfaati için başkasının ayaklarını öpecek kadar rezilliği kabullenen, mükâfat yeri olan ahirete inancı barındırmadığı için “Bana değmeyen yılan bin yaşasın.. Ben tok olduktan sonra bütün insanlar acından ölse bana ne!” fikrini telkin eden dinsizlik mi afyondur?
d. İnsanlık tarihi boyunca insanlara yardım elini uzatan, merhamet eden, şefkat eden, “haksız yere bir tek adamı öldürmeyi bütün insanları öldürmek” kadar çirkin bir cinayet kabul eden Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa ve, Hz. Muhammed (Aleyhissalatü vesselam ecmain) gibi peygamberlerin yolu olan din mi; yoksa tarih boyunca, Kabil gibi katilleri, Firavun gibi zalimleri, Karun gibi -asla paylaşmayı istemeyen- zenginlik sarhoşları, koltukları için yüz binlerce insanı öldüren Lenin, Stalin, Mao ve benzeri çağdaş despotları yetiştiren dinsizlik mi bir afyondur?
e. Allah’tan geldiğine dair binlerce mucize ve delilleri ortaya koyan, mensuplarına her zaman ölüm ötesi ahiret hayatını vad ederek ölüm endişesini ortadan kaldıran veya pek çok hafifleten din mi; yoksa her zaman oyun-eğlence ve uyuşturucularla mensuplarının kafalarını uyuşturan, ölüme yaklaştıklarını hissettikleri andan itibaren adım adım darağacına gittikleri duygusunu belleklerine kazıyan, özellikle kırk yaşlarından sonra her gün biraz daha toprak altına girip yok olacaklarını telkin ederek insanları insanlıktan çıkaran dinsizlik mi afyondur?
f. Son olarak şunu da belirtelim ki, “Din afyondur.” sözünü ortaya atanların bir kısmı da sosyolojik birçok parametre gibi, din olgusunun da, toplumları yönetip kontrol etmek ve diktatörlükler oluşturmak için kullanılan bir halk uyuşturucusu olduğunu ima etmektedirler. Zaman zaman inançlı kimseler de bu sözü, bu manada kullanıyor olsalar da, elbette sözün asıl bağlamı, “din” kavramını hak ettiği güzellik makamından düşürmek olduğundan, biz bu soruya yukarıdaki yaklaşımımızla cevap vermeyi uygun gördük. Yoksa dinin bizzat kendisi, dini kullanarak oluşturulan riyakar diktatörlükleri yerle bir edip, Karunların, Firavunların saltanatını yıkıp, zalimler yerine mazlumların ve zayıfların haklarını müdafaa etmek üzerine kuruludur. Dinin hakikatini anlayan her kişi, bu sözün haklılığını teslim edecektir.
Not: Bu konuları en kısa yoldan -çok güzel bir şekilde- öğrenmek için Risale-i Nur Külliyatını okumanın çok yararlı olacağını düşünüyoruz.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Din Dersi öğretmenliği, imamlık gibi mesleklerde ücret almanın hükmü nedir?
- İslamiyet cahil bir topluma getirilmeseydi bu kadar yayılamazdı; şu anki Japonya gibi bir millete gelseydi yine bu kadar tebliğe ulaşabilir miydi?
- İslam'da seküler bir hayatın olmayışı ile ilgili Kur'an ve hadis dayanaklı neler söylenebilir?
- Peygamberimiz Hz. Muhammed zamanında bazı insanların kılıç korkusuyla Müslüman olduğu doğru mudur?
- AFYON
- Hz. İsa'nın Deccal'ı öldürmesi, şahs-ı manevi ile mi yoksa bizzat şahsı ile mi olacaktır? Yani İsevîlik dîn-i hakîkisinin küfrü yok etmesi şeklinde mi anlamalıyız Hazret-i İsa'nın nüzûlunu? Bu meselede İslâm ulemâsının fikirleri nelerdir?
- Selama karşı "merhaba" diye karşılık vermenin hükmü nedir?
- Selam vermek yerine, "günaydın" demek caiz midir?
- "Selamün aleyküm" demek yerine, yalnızca "selam" veya "merhaba" demek yeterli olur mu?
- Nasihatın tesir etmesi için ne yapmalıyız?