"…Ey Allah'ın kulları bana yardım edin; … " diye bir hadis var mıdır?

Tarih: 12.02.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

 "Sizin biriniz bir şey kaybederse yahut yanında arkadaşı bulunmadığı bir yerde yardım isterse 'Ey Allah'ın kulları bana yardım edin; ey Allah'ın kulları bana imdat edin.' desin. Çünkü Allah'ın bizim görmediğimiz kulları vardır."
- Böyle bir hadis var mıdır?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İbni Mes’ud radıyallahu anh’den merfuan;

“Sizden birinizin hayvanı ıssız bir yerde aniden boşanıp gittiği zaman; 'Ey Allah’ın kulları! Tutunuz.' diye nida etsin. Çünkü yeryüzünde Allah’ın hazır kulları vardır, onu sizin için tutar.”

diye bir hadis vardır. Hadisin isnadında zayıf bir ravi olan Maruf Bin Hassan es Semerkandi vardır. (Heysemî, Mecmau’z-Zevaid, X/132).  İbni Hacer de senedinde İbni Büreyde ile İbni Mes’ud arasında kopukluk olduğunu söylemiştir.

Nevevi bu hadisi naklettikten sonra der ki;

“İlimde büyük bazı hocalarımız bana bir hayvanının aniden elinden kaçıp gittiğini, bu hadisi okur okumaz Allah’ın onu yerinde durdurduğunu anlattı. Ben de bir gün bir cemaatle beraberdim. Derken cemaatten birinin hayvanı aniden kaçıp gitti. Onu yakalayamadılar. Ben de bu hadisi söyler söylemez, bundan başka bir sebep ortada yokken hayvan hemen duruverdi.” 

Utbe Bin Gazvan radıyallahu anh’den merfuan;

“Sizden biriniz ıssız bir arazide bir şeyi kaybettiğinde veya bir yardım istediğinde; 'Ey Allah’ın kulları bana yardım edin!' desin. Zira Allah’ın, bizim göremediğimiz kulları vardır.”

Heysemi; “Ravilerinden birinde az bir zaaf olsa da bu hadisin başka yollarla güvenilir olduğunu söylemiştir.(bk. a.g.e)

Rivayetin sonunda Taberani ve İzahul Menasik’te İbni Hacer; “Gerçekten tecrübe edildi” demişlerdir. İbni Hacer, İbni Abbas hadisini bu rivayete şahid göstermiştir: İbni Abbas radıyallahu anhuma’dan;

“Allah’ın yeryüzünde hafaza melekleri dışında melekleri vardır. Onlar, düşen ağaç yapraklarını bile yazarlar. Sizden biri ıssız bir yerde yolunu kaybederse; 'Ey Allah’ın kulları bana yardım edin!' diye nida etsin.”

Heysemi; “Ravileri güvenilirdir.” der ve hadis uleması ittifak ile bunu hasen kabul ederler. Beyhaki el Adab’da, bu hadis hakkında; “İlim ehli indinde kullanılıyor ve tecrübe edilmiştir.” der.(bk. a.g.e.).

Yardım dilemenin bir şirk olduğunu kabul edenlerin iddiası şudur: Fatiha suresinde “Yalnız senden yardım dileriz.” mealindeki ayete göre Allah’tan başkasından yardım istenilmez, istenilse şirk olur.

Bunlara şöyle demek lazım:

a. Acaba dünyada insanlardan istenilen yardımlar da şirk midir? Birisine “Bana yardım et, şu işi yapayım.” dese şirke mi girer? Bunun şirk olmadığında bir ihtilaf yoktur.

b. Cinlerden veya meleklerden yardım dilemekle insandan yardım istemek arasında ne gibi bir fark vardır ki, onlardan yardım dilemek şirk oluyor da insandan yardım dilemek şirk olmuyor? Acaba, insan gibi görünen bir varlıktan yardım istemek ile birer metafizik unsurlar olan cin, ruhanî ve melek gibi görünmeyen varlıklardan yardım istemek arasında bir fark var mı? Doğrusu bir farkın olduğunu düşünemiyoruz.

c. Fatiha Suresinde geçen “Yalnız senden yardım dileriz.” mealindeki ayette belirtilen husus, gerçek anlamdaki hakiki yardım kaynağını tespit etmeye yöneliktir. Her mümin, her türlü iyi işlere muvaffak olmanın, her türlü kötülüklerden korunmanın ancak Allah’ın yardımıyla mümkün olduğuna gönülden iman etmektedir.

d. Yapılan yanlış, sebepler dairesi ile itikat dairesinin birbirine karıştırılmasından kaynaklanmaktadır. Allah’ın birliğini gösteren itikat dairesi, bütün her şeyin yalnız Allah’ın elinde olduğuna, gerçek anlamda yardım dilenecek kaynağın yalnız o kutsî merci olduğuna inanmayı gerektirir. Allah’ın ilim, hikmet ve kudretinin bir yansıması olan sebepler dairesi ise,  fıtrat kanunlarıyla, sebepler örgüsündeki prensiplerle, evrendeki cari kanunlarla kucaklaşmayı, onlarla barışmayı, onlara uygun hareket etmeyi, onlara uygun davranmayı gerektirir.

e. İtikatta hakiki manada Allah’ın bütün sebeplerin tek sahibi, sebeplerin de yaratıcısı, onlara hakiki tesiri asla vermeyen bir kutsî varlık olduğuna inanmayan kimse, Allah’ın tevhit sıfatına karşı bir küstahlık gösterdiği gibi; sebepler dairesinde durduğu halde, Allah’ın evrenin bir nizam örgüsü olarak ortaya koyduğu sebeplere riayet etmeyen kimse de Allah’ın ilim, kudret ve hikmetine karşı bir temerrüt, bir saygısızlık ve de bir küstahlık etmiş olacaktır.

f. Aklıselim sahibi bir mümine gereken şey, -bir misal olarak- Hz. Peygamber (a.s.m)’in “Tedavî olun, şifa bulun.” tavsiyelerine uyarak, doktordan ve ilaçlardan yardım istemek; Hz. İbrahim (as)’in talimatına uyarak da “Hasta olduğum zaman bana Rabbim şifa verir.” prensibini itikadına hâkim kılmaktır.

İlave bilgi için tıklayınız:

Dua ederken vesile kılmak, evliyalardan medet istemek hakkında bilgi verir misiniz?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun