Hiç çalışmayıp, sabahtan akşama devamlı ibadet etmek doğru mudur?
Değerli kardeşimiz,
Bazı kimseler, maneviyat büyüklerinin, kalpleri mahlukattan keserek Hâlık’a bağlamak üzere yaptıkları hikmetli tavsiyelerini yanlış değerlendirir ve dünya hayatından fiilen çekilme gibi, İslâm’ın aksiyoner ruhuna taban tabana zıt bir yola girerler.
Nur Külliyatı'nda, dünyanın üç yüzü olduğu nazarımıza sunulur: “İlahî isimlere âyine olma”, “cennete tarla olma” ve “ehl-i hevesatın oyuncak yeri olma” yüzleri. Bir Müslüman dünyanın ilk iki yüzünü sever. İbadet ve tefekkür ile bu yüzleri değerlendirmeye çalışır. Öte yandan, bu dünya nimetlerinden meşru dairede faydalanır, zevk alır. Dünya sevgisinin tehlikeli olanı ilk iki yüzü unutarak dünyanın sadece üçüncü yüzüyle oyalanmaktır.
Resulullah Efendimiz (asm.), “İnsanlar uykudadırlar, ölünce uyanırlar.” buyurmakla, dünyanın bu üçüncü yüzü ile oyalananların gafletini güzelce dile getirmiştir.
Rabbimiz, bu dünya hayatının bir oyun ve eğlenceden başka bir şey olmadığını bize haber veriyor (bk. En’am, 6/32). Oyunla ancak çocuklar oyalanır, eğlence ise ancak sefihleri tatmin eder.
İnsan çocukluktan kurtuldu mu, defalarca söküp yaptığı oyuncak evleri bırakır, daimî bir yuva arayışına geçer. Ve yine insan büyüdü mü, onun dünyasında eğlencenin yerini çalışma ve ilim alır.
Bediüzzaman Hazretlerinin, “Bize gösterdiğin nümûnelerin, gölgelerin asıllarını, menbalarını göster.” duasıyla bu hâdis-i şerif birlikte düşünüldüğünde şöyle bir mana kalbe gelir:
Rüyadaki insan da yer, içer. O yemekler, onu rüyada tatmin eder. Burada bir gölgenin bir başka gölgeyi doyurması söz konusu. Ama bu adam uyandığında aç olduğunu anlar ve gerçek gıdasını aramaya başlar.
Dünya ile oyalanan ve hakikî saadeti unutan insanlar da gölgeyle tatmin olmaktalar. Bunlar, öldüklerinde uyanacaklar ve gerçek tatminin ancak Cennette olacağını hakkıyla anlayacaklar. Ama çoğu insan için artık vakit bitmiş, fırsat kaçmış olacak.
Allah Resulü (asm.) kasemle ifade ediyor:
“Allah’a yemin olsun ki, âhirete göre dünya, ancak sizden birinin parmağını denize daldırması gibidir. Baksın bakalım kendisine ne dönecek? Parmağı denizden ne getirebilecek?” (Müslim, Kıyame, 40, h.no: 2964; Hâkim, Müstedrek, 4/319)
Ebedî saadet bir derya; dünya lezzetleri ise parmağı ıslatan su kadar bir şey. Bu ıslaklıkta boğulmayan, hafif bir nemde sırılsıklam olmayanlar deryayı buluyorlar. Fâniye aldanmayanlar bâkiye eriyorlar.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Ahiret için dünyasını, dünyası için ahiretini terkeden bizden değildir, hadisini açıklar mısınız?
- Dünya sevgisi hakkında farklı değerlendirmeler yapılıyor. Bazıları dünya zevkinden başka bir şey düşünmezlerken, bazıları da dünyanın her türlü zevkine karşı çıkıyor, sadece ahiret için çalışmak gerektiğini söylüyorlar.
- "Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır." sözü ile, "Benim bildiklerimi siz bilseydiniz, az güler çok ağlardınız." hadis arasında bir çelişki yok mudur?
- Allah rızası için sevmenin ölçüsü nedir?
- Hümanizm Üzerine 8: GÜNEŞTE BAŞLAYAN YOLCULUK (2)
- "Dünyanın, Cenab-ı Hakk'ın yanında bir sinek kanadı kadar kıymeti olsaydı, kâfirler bir yudum su ondan içemeyeceklerdi." mealindeki hadis-i şerifi nasıl anlayacağız?
- "Dünya hayatı oyun ve oyalamacadan ibarettir." ayeti ile "Biz dünyayı bir oyun olsun diye yaratmadık." ayetini nasıl anlamalıyız?
- Namaz kılmayan cami
- "Dünya ve âhiret iki kuma gibidir, birini ne kadar hoşnut edersen, diğerini o kadar kızdırırsın." sözü hadis mi?
- Duygu nasıl bir şeydir?