Her insanda galip olan bir esma var mıdır? Hangi esmaya mazhar olduğunu bilmek gerekir mi?

İnsanlar, prensip olarak, Allah’ın bütün veya ekser isimlerine mahzardır. Fakat farklı insanlarda farklı isimlerin tecellisi daha ağır, daha fazla olabilir. Bu isimlerden hangisinin hangi insan grubunda daha fazla tecelli edeceğine dair belli bir kriter yoktur.

Bu isimlerin tecellisi, kişinin hayatında takip ettiği çizgiye paralel olarak ortaya çıkar ve bu çizginin değişmesiyle değişebilir, yerini başka bir ismin tecellisine bırakabilir.

Mesela, ilahi aşk mesleğini esas alan bir kimsede VEDUD isminin tecellisi en belirgin olarak kendini gösterir. Ancak, bu kişi zaman içerisinde tefekkür sistemini esas almaya başladığında HAKİM ismin tecellisi kendisinde daha fazla hissedilmeye başlar.

İnsanlar, hangi isme mazhar olduğunu bilmekle yükümlü değildir. İnsanlar eğer kendisinde bir ismin tecellisini düşünmeye başlayıp da ona göre kendisine bir meslek seçmeye kalkarsa, çoğu zaman fıtratına aykırı bir yola girmiş de olabilir. Kader, bizim için meçhul olduğu ve hayatımızı ona göre tanzim etmediğimiz gibi, hangi ismin bizde daha fazla etki yaptığını da bilemiyoruz ve hayatımızı ona göre de tanzim edemeyiz.

İnsanların belki %99’u  hangi isme fazla mazhar olduğunu zaten bilmemektedir. Bu sebeple, böyle bir bilginin varlığı insanlara fazla bir şey kazandırmaz. Eğer öyle olsaydı, ayet ve hadislerde bu konuya özel bir ihtimam gösterilirdi diye düşünüyoruz.

Faraza, kişi fazlaca gölgesinin etkisinde kaldığı ismi bilse bile, bu isme göre kendini, kendi özgür iradesiyle tanzim etmesi söz konusu değildir. Zira, Allah’ın maddî ve manevî kanunları belli bir düzen içerisinde cereyan eder. Bu düzende her zaman bir çok ismin tecellisi söz konusudur. Buna göre, mesela eğer bir insan kendisine ALÎM isminin tecellisini gördüğü halde, kendisinde ayrıcalıklı bir ilim yoksa bu zannına göre hareket etse bile ona fazladan bir ilim verilmez. Çünkü Hakim ismi bu ilmin tedriç prensibine uygun olarak kazanılmasını ister. Faraza ilham yoluyla böyle bir ilim verilse bile, yine bu ilhama mazhar olabilmenin şartı olan takvada ilerlemesi gerekir.

Bir veya birkaç ismin tecellisine hususî olarak mazhar olan zatlar, bu isimlerin tecellilerini gördükten sonra bunu seslendirmişlerdir. Yoksa, bile bile şöyle yapalım da bu isimlere mazhar olalım veya madem bu isimlere mahzarım öyleyse şöyle yapmam gerekir diye bir muhakeme yürütmek söz konusu değildir.

Hülasa, zaman içerisinde bazı ilimlerin tecellilerine daha fazla mazhar olduğumuz -bizce- belli olsa bile, Allah’ın emir ve yasakları çerçevesinde hayat sürmekten başka bir görevimiz yoktu

Ayrıca, Şeyh Abdulkadir Geylanî, İmam Gazalî, İmam-ı Rabbanî, Bediüzzaman gibi zatlara bakıp kendimize bir ismin hususî tecellisine mazhar olduğumuzu düşündüğümüzde, bu bize -kibir, gurur vermek açısından- pahalıya  mal da olabilir.

İlave bilgi için tıklayınız:

Allah'ın bütün isimleri insanda tecelli edebilir mi?

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun