Siyasi olaylardan ve eylemlerden uzak durmaya çalışanlar, kötü emeli olan insanların ekmeğine yağ sürmekle ve haksızlığa karşı bir tepki göstermemekle itham ediliyorlar. Bu insanlara nasıl bir cevap vermeliyiz?

Tarih: 06.09.2010 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Buna belli bir cevabı tespit etmek zordur. Çünkü karşı tarafın gerekçelerini iyi bilip ona göre bir argüman geliştirmek gerekir.

Bununla beraber, işin ifrat ve tefrit tarafına kaçmadan konuşmak gerekir. Yani eğer “Hiç kimse siyaset yapmasın, siz de yapmayın.” derseniz, “uzak durmakla kötü emeli olan insanların ekmeğine yağ süreceğiz” yargısını haklı çıkaracaksınız. Çünkü, sahneden iyi insanlar çıkarsa ister istemez orası kötü insanlara kalır.

Müslümanlar olarak, kendi aramızda iş bölümü yapmak zorundayız. Bir kısmı siyasetle uğraşsın ki, zaten uğraşmaktadır. Ama bütün insanlar siyasetle meşgul olsa, diğer çok önemli işler sahipsiz kalır. Örneğin, herkes siyasetle iştigal etse, o zaman bütün insanları kucaklaması gereken iman hizmetine darbe vurulmuş olur. Halbuki bütün siyasetlerin üstünde bir öneme sahip olan İman ve İslam hizmetini yapmak için hiçbir partiye açıktan bağlı olmamak gerekir. Çünkü, eğer siz A partisine bağlı iseniz, B partisine mensup olanların yanında “karşı tarafsınız”. Bu durumda ağzınızdan kuş tutsanız size kulak asmazlar. En halis, en samimi olan söz veya davranışınızı hep bir “siyaset propagandası” olarak görürler. Bu ise İslam’a büyük bir zarardır.

Ayrıca siyasetle meşgul olmak herkese gerekmez; yalnız siyasî olanlara gerekir. Dört yılda bir olacak bir seçim esnasında vereceğimiz her oy bizim siyasetimizi belirler. Yani bu da bir siyasettir. Ancak, doğrudan siyaset içinde olmayan halkın lüzumsuz yere, “bir saatte yapacağı işi / oy işini”  dört yıl boyunca diline dolamak ve her yerde onu konuşmak gerçekten akla ziyandır. Çünkü “Dervişin fikri ne ise zikri de odur.” Gece-gündüz işi gücü siyasetle iştigal eden kimsenin “Rabbini, peygamberini, dinini ve kendini düşünmeye” fazla vakti kalmaz.

En büyük siyaset, siyasetsizliktir. Çünkü bu tavrınızla çok daha güzel neticeler alma imkânına sahip olabilirsiniz. Eğer maksat, iyi insanların iş başına gelmelerini sağlamak ise, bunun tek çaresi vardır; milletin evladını iyi yetiştirmek, imanlı yetiştirmek, ahlaklı yetiştirmek... Çünkü iş başına geçenler bu milletin fertleri arasından seçilirler. Toplumda iyi insan yoksa veya çok az ise o zaman işi hangi iyi insana bırakırsınız? Bu gün iş başında olan bazı iyi insanlar varsa, bunun  tek sebebi, daha önce toplum fertlerini iyi yetiştirmeye yönelik olarak yapılan hizmetlerdir. İşte siyasetsizlik siyaseti…

Ahlaklı, dürüst, Allah korkusuna sahip, fazileti esas alan, "halka hizmeti Hakk’a hizmet" olarak kabul eden bir anlayış olmadıktan sonra,  adamın adı “Müslüman / mümin” olmuş ne yazar. Nitekim, bu unvanı taşıyan nice kimselerin “keseyi doldurmaktan” başka işlere vakit bulamadıklarına şahit olmuşuzdur.

Bu sebepledir ki, Bediüzzaman Hazretleri 1950’lerde şu tespitte bulunmuştu:

“Şu zamanda İslam adına her hangi bir partinin başa geçmesi isabetli değildir. Çünkü ahlak o kadar bozulmuştur ki, yirmi kişiden birine itimat edilmez...”

Yani, din adına ortaya çıkıp da her türlü ahlaksızlığı yapanların bu “kırık notları” halk tarafından yanlışlıkla “din” hanesine yazılır. Bu ise İslam’a yapılan en büyük hıyanettir.

Bir ordunun karacısı, havacısı, denizcisi vardır; hepsinin hedefi yurt savunmasıdır. Eğer bütün ordu sadece havacı veya karacı veya denizci olsa düşmana karşı ta baştan mağlup olmuş demektir. Bunun gibi, kendini Allah’ın dinine hizmete adayan kimseler bir sivil ordu gibidir. Bir kısmı ilimle, bir kısmı güzel ahlakla, bir kısmı sosyal hizmetle, bir kısmı idare / siyasetle uğraşmalıdır ki, toplum her yönden mükemmel olsun.

Bir ülke düşünün ki, üniversiteleri, sivil toplum hareketleri, sosyal aktivite sahipleri, sanayici ve esnaflarının iş yerleri, hepsi birer askerî kışlaya dönmüş, böyle bir ülkede terakki, huzur ve de onur namına bir şey kalır mı? İşte bir sermeşk, artık buna göre aşk edebilirsiniz.

İlave bilgi için tıklayınız:

Dinimiz siyasette ne oranda yer vermiştir, dindar bir insan siyasette yer alablir mi?

Bir Mayıs gibi eylemleri yapmanın ve protesto yürüyüşlerine katılmanın bir sakıncası var mıdır? ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun