Kaf Suresi 7. Ayetinde "yeryüzünü de uzatmışız" derken acaba dünyanın dümdüz olduğu mu ima edilmektedir?

Tarih: 04.02.2010 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bildiğiniz gibi, Kur’an’ın en büyük tefsiri yine Kur’an’dır. Kur’an’ın herhangi bir konudaki açıklamasını iyi kavramak için aynı konuyla ilgili kullandığı diğer ifadelerine de bakmak gerekir. Günümüzde bu ihtiyacı gidermeye yönelik olarak “el-Vahdu’l-Mevduiyye, yani konulu tefsir” adında bir tefsir metodu bile ortaya çıkmıştır.

Şimdi yeryüzünün şekliyle ilgili ayetlere bakalım:

“O Rabbinize ki yeryüzünü size bir döşek (firaş), göğü de bir kubbe yaptı.” (Bakara, 2/22).
“Hem odur ki yeri yaydı (medde)” (Rad, 13/3).
“Yeri de yaydık/ genişlettik (mededna)” (Hicr, 15/19).
“Odur ki yeri size beşik (mehd) yaptı.” (Taha, 20/53).
“O (taptığınız) nesneler mi üstün, yoksa yeri oturmaya elverişli (karar) kılan …Allah mı?” (Neml, 27/61).
“Allah o yüce zattır ki sizin için yeryüzünü yerleşme yeri (karar) kıldı.” (Mümin, 40/64).
“Yeri de döşedik (mededna)” (Kaf, 50/7).
“Yeryüzünü de biz döşedik (fereşna)” (Zariyat, 51/48)
“Allah yeryüzünü de canlı yaratıklar için alçaltıp döşedi (vadaa’).” (Rahman, 55/10).
“Allah yeri size bir yaygı yaptı (bisat) ” (Nuh, 71/19).
“Gerek diriler ve gerek ölüler için Biz yeryüzünü toplanma yeri (kifat) kılmadık mı?” (Mürselat, 77/25-26)
“Biz yeri bir döşek (mihad) yapmadık mı?” (Nebe’, 78/6).
“Sonra da yeri döşeyip yerleşmeye hazırladı (deha).” (Naziat, 79/30).

Söz konusu farklı ayetlerde yer alan ve meal olarak “döşemek, yaymak, beşik, döşek, yaygı yapmak” olarak açıklanabilen kelimelerin farklı olması elbette farklı manalara işaret etmeye yöneliktir. Bu da yeryüzünün insanlar için nasıl güzel bir yerleşim yeri olduğunu açıklamak, onun nasıl büyük bir nimet olduğunu insanlara ders vermek içindir.

Gerçekten yeryüzü, insanların üzerinde çok rahatça yaşayacağı geniş bir yaygı, rahat uyuyacağı güzel bir döşek, harika bir beşik olarak sergilenmiştir.

İlk kozmik çorbanın içinde bir parça olarak yer alan yeryüzünün “uzatılması, genişletilmesi, sergi olarak yayılması”, onun düz bir satıh olduğunu değil, milyarlarca insanların ve diğer canlıların yaşayabilecek kadar geniş olduğunu gösterir.

Vakıa, yerin düzenlenmesiyle ilgili yer alan “mehd=beşik, sath=düz satıh, firaş=sergi” gibi ifadeler, yerin düz bir tepsi gibi olduğu şeklinde anlayanlar olmuştur. Tabii ki, bu anlayış daha önceden var olan Yunan felsefesinin bir uzantısıdır.

Nitekim, bu ayetlerden bizzat yerin yaratılmış fizikî şeklinden bahseden tek ayet Naziat Suresi'nin 30. ayetidir. Bundan önceki ayetlerden bunu anlamak mümkündür:

“Siz ey haşri inkâr edenler! Düşünün, sizi yeniden yaratmak mı zor, yoksa gök âlemini mi? İşte bakın: Allah onu nasıl da sağlam bina etti!"

"Allah onu direksiz yükseltti ve kusursuz işleyen bir sisteme bağladı. Gecesini karanlık, gündüzünü parlak şekilde açığa çıkardı. Sonra da yeri döşeyip yerleşmeye hazırladı(Deha)” (Naziat, 79/27-30).

İşte yerin yaratılmış şeklinden/ontolojik fizikî yapısından söz eden bu ayette kullanılan “Deha” kelimesi yerin küre şeklinde, daha doğrusu yumurta yuvarlaklığında elips şeklinde olduğunu ifade etmektedir.

Çünkü bu kelime, “udhiyye, udhuvve” kökünden gelmektedir ki, deve yumurtası anlamına gelip yuvarlaklığı ifade etmektedir. Aynı kökten gelen “medha” kelimesi deve kuşunun yumurtasını bıraktığı yuva anlamına gelir. Deve kuşu yumurtası, tam yuvarlak olmayıp elips şeklindedir. İşte, bu ayette kullanılan “deha” kelimesi, diğer ayetlerin manalarını da açıklığa kavuşturmaktadır.

Şunu da unutmamak gerekir, yerküresinin yuvarlaklığı, onun “döşek, sergi, beşik” olma özelliğine aykırı değildir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun