Hazreti Musa, Firavun'un, diğer milletlerin durumunun ne olacağı şeklindeki bir sorusuna muhatap olmuştur. Firavun niçin böyle bir soru sorma gereği duymuştur?
Değerli kardeşimiz,
İlgili ayetlerin meali şöyledir:
“Firavun: ‘Sizin Rabbiniz de kimmiş ey Mûsâ!’ dedi. ‘Rabbimiz,’ dedi, ‘her şeyi yaratan, sonra da onu yaratılış gayesine uygun yola koyan, Yüce Yaradandır (buna iyice inan)’ Firavun dedi ki: ‘Peki o zaman, önceki nesillerin durum ve âkıbeti ne olur?’ ‘Onların durumu, Rabbimin yanındaki bir kitaptadır. O, ne şaşırır, ne de unutur.’ dedi. Odur ki yeri size beşik yaptı. Orada sizin için yollar ve geçitler açtı. Gökten de size yağmur indirdi. İşte o su ile türlü türlü bitkilerden çiftler çıkardık.” (Taha, 20/49-53)
İbn Kesir’e göre bu ayet hakkında yapılan en doğru yorum şudur: Hz. Musa, “kâinatı yaratan olan Allah’dır ki beni de peygamber olarak gönderdi” deyince, Firavun; “O zaman daha önce gelip de senin Rabbine ibadet etmeyen, putlara tapanların durumu nasıl olacak?” Yani “Onlar yok olup gittiler, onlara cezanın verilmesi nasıl söz konusu olabilir?” dedi. Bunun üzerine Musa “Onların isimleri, yaptıkları, bütün durumları Rabbimin katında yazılıdır. O asla unutmaz ve de yanlış yapmaz” diyerek cevap verdi.(krş. İbn Kesir, ilgili ayetin tefsiri).
Fahreddin Razî bu konuda birkaç yoruma yer vermiştir:
a. Hz. Musa, Allah’ın varlığı yanında ahiretin varlığını da ispat etmeye çalışınca, Firavun; “Eğer Allah’ın varlığı bu kadar açık ise, daha önceki insanların önemli bir kesimi neden inanmadılar?” diye sordu, bununla Hz. Musa’yı susturmak istiyordu.
b. Bu surenin “İnan ki, bize: ‘Dini yalan sayıp ondan yüz çeviren, mutlaka azaba uğrayacaktır!’ diye vahyedildi” Mealindeki 48. ayetinde ifade edildiği üzere, Hz. Musa (as) Firavun’u azapla tehdit edince, o da “daha önceki kavimler de bu dediklerini inkâr etmişlerdi ve hiç de azap görmemişlerdi; peki onların durumu nasıl olacak, buna ne cevap vereceksin?” dedi.
c. Razî’nin desteklediği bu üçüncü görüşe göre, Hz. Musa (as)’ın davetine karşı çıkan Firavun: “Benden başka rab mi var? Sizin Rabbiniz de kimmiş ey Mûsâ!” diye sorunca, Hz. Musa, “Rabbimiz,” dedi, “her şeyi yaratan, sonra da onu yaratılış gayesine uygun yola koyan Yüce Yaradandır” diyerek, çok kuvvetli bir delil ortaya koyunca, Firavun daha fazla delil getirip de açıkça üstün konuma girmemesi, halkın da buna bakarak ona uymaması için Hz. Musa’nın sözünü kesti ve onu hikâyelerle meşgul etmek adına “Peki o zaman, önceki nesillerin durum ve âkıbeti ne olur?” diyerek böyle bir soruyu ortaya koydu. Ancak Hz. Musa (as), bu tuzağa düşmedi, hikayelerle meşgul olmak yerine, Allah’ın varlığı konusunda ortaya koyduğu deliller muvacehesinde, âdeta kaldığı yerden konuşmaya devam etti ve “Onların durumu, Rabbimin yanındaki bir kitaptadır. O, ne şaşırır, ne de unutur” dedi ve ekledi “Rabbim O’dur ki yeri size beşik yaptı. Orada sizin için yollar ve geçitler açtı. Gökten de size yağmur indirdi. İşte o su ile türlü türlü bitkilerden çiftler çıkardık." (krş. Razî ilgili yer)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- “Şüphesiz bu adam usta bir sihirbazdır” sözünün, A’raf Suresi’nde Firavun’a; Şuara Suresi’nde Firavun’un danışmanlarına izafe edilmesinin bir çelişki olduğu iddiasına ne dersiniz?
- FİRAVUN
- İSRAİLOĞULLARI
- Hz. Musa'nın hayatı hakkında bilgi verir misiniz?
- Kendi kavmi olmayan, yabancı bir kavme gönderilen peygamberler kimlerdir?
- Hz. Musa Firavun'un üvey oğlu muydu?
- Karun'un helaki, Hz. Musa'nın istemesiyle mi oldu?
- Hz. Musa, gerçek ailesini hep biliyor muydu?
- KASAS SURESİ
- Hz. Musa, vahyin gelişinden sonra, Firavun’un ve saray ehlinin karşısındaki tebliğini neden alenen yapmıştır? Tebliğini gizliden gizliye yapıp, yeterli güce ulaşınca Firavun ve ehlinin karşısına çıkması daha doğru olmaz mıydı?