Kur'an-ı Kerim yazılırken lehçe farklılıkları olmuş mudur?

Tarih: 07.09.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Okuyuştaki farklılıklar yazıya yansımış mıdır?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

“Kur’an yedi harf üzere indirildi.” mealindeki hadis-i şerif, farklı değişik “yediler” olarak yorumlanmıştır ki, lehçeler de bunlardan biridir. Yani, lehçe farklılığı yüzde yüz kesin değildir. Tabii ki yorumlarda önemli bir yere sahiptir.

Bu lehçe farklılığı sanıldığı gibi öyle fazla değildir. Kaynaklardan anlaşıldığı kadarıyla, belli birkaç kelimeye münhasır gibi görünüyor. Örneğin Abdullah b. Mesud’un “el-ı’hn” kelimesini “el-savf” olarak okumuştur. Ki, bu ikisi de “yün” anlamına gelir. Ancak, bunun -Kur’an’ın metni olarak değil de- bir açıklama anlamında kullanılmış olma ihtimali kuvvetlidir.(bk. Menahilu’l-İrfan, 1/178).

Kur’an, ümmi bir ümmete inmiştir. İlk muhatap olan Araplar, bağlı bulundukları kabilenin farklı lehçelerini kullanıyorlardı. İlk zamanlarda, hususî manada, özellikle kendi lehçesinden başka kelimeleri telaffuz etme imkânı olmayan bazı yaşlı kimseler için bir kolaylık olsun diye, aynı manaya gelen eşanlamlı bir kelimenin kullanılmasına, zahirî bir anlam değişikliğine sebep olsa bile, asıl manayı bozmayan farklı bir harekeyle okunmasına izin verilmişti. Fakat bu hususî tolerans, hiçbir zaman umumî bir ruhsata dönüşmemiş ve  sahabenin ittifakıyla yazılan Mushaflarda yer verilmemiştir. (bk. Subhi Salih, s. 108-115).

Asr-ı saadette farklı harflerin, kıraatlerin, kelimelerin kullanılması da bu hususî ruhsattan istifade edilerek yapılmıştır. Ancak, bu mümtaz sahabilerin bu farklı kelimeler kullanmaları -bir tefsir/açıklama-mahiyetindedir. Bunun en büyük delili, bu kelimelerin resmî Mushaflarda yer almaması ve Mushaf sahiplerinin de kendi hususî Mushaflarını bir kenara bırakıp, ittifakla yazılan resmî Mushaf’ı esas almalarıdır.

Bu açıklamaların ışığında denilebilir ki, elimizdeki mevcut Mushaflar, son derece titiz bir ilmî çalışma sonucunda, tilaveti neshedilmemiş bütün ayetleri ihtiva eden, İslam ümmetinin icmaı ile mütevatir bir surette tespit edilen, yanındaki bir ayetle gelen herhangi bir sahabînin elindeki metnin Hz. Peygamber (a.s.m)’in huzurunda yazıldığına dair iki şahitle desteklenen, hem hafızların hıfzı, hem de vahiy kâtiplerinin ve diğer hususî yazanların nüshalarının ittifaklarıyla pekiştirilen aynı Mushaflardır. Bu Mushaflar, Hz. Peygamber (a.s.m)’in arz-ı âhirde (Hz. Cebrail’e son olarak okuyup arz ettiği esnada) son şeklini bulan Kur’an’ın aynısıdır. Bunda ümmetin icmaı vardır. Bilindiği gibi, Kur’an mütevatir olmayan-ahadî- rivayetlere göre değerlendirilemez.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun