Allah'ın bizi sevdiğini nasıl anlarız?

Tarih: 05.08.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Yaşadığımız sıkıntılar Allah'ın bizi sevmediğini gösterir mi?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Allah'ın bizleri sevdiği ispatlanmış bir hadisedir. Asıl bizim bu dünyaya gönderilmemizin gayesi Allah'ı sevip sevmediğimizi ispat etmek içindir. Zira yokluk aleminin karanlıklarından varlık aleminin en nurani tepelerine çıkarıp, bizi Müslüman yapıp ve yine kimseye açmadığı esmasının tecellilerini, yedi milyar insan içinde bize açarak, bizi sevdiğini ispatlamış olmuyor mu?

Bir düşünün, sevmediğimiz birisine neden özelliklerimizi, sevdiğimiz şeyleri, sevmediğimiz şeyleri anlatalım ki? Onunla muhatap bile olmayız değil mi?

Hem Allah bizi sevmese ve itimat etmese bir çok mahlukuna vermediği yüzlerce organı neden bize versin ki ve neden özellikle akıl, ruh, kalp, gibi kıymeti, kainat ağırlığında olan lüks mücevheratı boynumuza taksın ki? Birisinin bizi sevmesinin ölçüsü bize verdiği hediyenin kıymetiyle doğru orantılı değil mi?

Biz bu dünyada peşinen aldığımız bu nimetler karşısında Allahı sevme ve Ona itaat etme sınavına tabi tutulmuşuz. Allah'ın sevilmeye layık olduğuna zaten bizler iman edeceğiz. Bu bizi ilgilendiren bir durum.

Bazı şeylerin bize perdeli gelmesi sınavda olmamız nedeniyledir. Allah'ın elmayı bizzat elimize vermesi belki gönlümüze daha hoş gelebilirdi. Kendimizi, daha çok sevilen olarak hissettirebilirdi. Ama ağaçtan vermesi de bundan farksız değil mi? Zira ağacı, elmayı yapmada iktidarsız bırakması zaten buna delildir.

O halde, bir tür okuyamama problemiyle karşı karşıyayız. Sizi çok iyi anlıyorum. Gerçekten iyi okunmadığında, altından kalkılması zor bir durum. Ama herhalde zihnimizde bir tür toptancı bir anlayış var. İnsanların içinde kaynadığımızı zannediyoruz. Sanki bize özel bir şey yokmuş gibi... Yine birisinin bizi sevme derecesi "bize özel" ikramlarıyla doğru orantılı görüyoruz. Ama emin olun, etrafınız yalnızca size özel ikramlarla dolu...

 Örneğin yaşamanız. Siz bunun fabrikasyon bir şey olduğunu mu sanıyorsunuz? Hemen bir biyologla konuşun. Ya da bir fizikçiyle veya bir doktorla veya kitaplarla… "Zira okuduğunuz fenlerden her fen lisan-ı mahsusu ile..." size bunu ispat edecektir.

Örneğin; sizin bu soruyu sormanız için gerekli olan hayatın hikayesinin on dört milyar ışık yılı önce başladığını biliyor musunuz?

Yani evren o müthiş patlama ile yaratılmaya başladığı anda 1045 (on üzeri kırk beş) santigrat derece sıcaklıktan yaklaşık beş milyar yıl öncesine kadar genişleyerek -233 derece sıcaklığa düşmesinin sizin hayatınızla münasebetini biliyor musunuz? Bütün uzayın o sıcaklıkta bırakılması dünya gibi bir gezegenin yaratılması için en önemli ve ilk şart olduğunu bugün bütün fizik dünyası açıklıyor. Yani sizin bu soruyu sormanız için evren bu sıcaklığa gelmek zorunda...

Dünyamızın yaratılması emin olun bize özel. Çünkü bizim bu dünyada insan olarak hayatımızı sürdürmemiz, biyologlara göre iki yüz elli milyonda bir ihtimaldir...

Hadi doğduk... Bize aklın verilmesi ve yine Müslüman olmamız, aklı çatlatacak ihtimal oranlarıyla önümüze gelmiş. Ve verilen bu hayatın devam etmesi bütün kainatın tıkır tıkır işlemesi gibi sayıların aciz kaldığı bir ihtimal oranı ile bize her an ikram ediliyor. Ve hayatımız devam ederken güneşin göz bebeğimize vuran ışık öpücüğü... Bunun bize özel olduğunu anlamak istiyorsanız körlere bakın, felçlilere bakın, geceden gündüze çıkamayan yani o gün güneşi görmeden ölenlere bakın. Emin olun bu size özel...

Eğer probleminiz "Bana verilen bir şeyi başkasında görmek istemiyorum." düşüncesi ise....

 İnsaflı olun derim ben size... Ne suçu var mahlukatın... Ne olur ki canım onlarda bundan istifade etse...

Bütün bunların dışında yalnızca size özel iltifatlarda var. Parmak iziniz, kan grubunuz, ses tonunuz, göz bebeğiniz ve her şeyden öte kimseninkine benzemeyen kaderinizle...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun