Bir hadiste insanlara emri bilmaruf yaptığı halde kendisi uygulamayanın uğrayacağı cezadan bahsediliyor?
- Başka bir hadiste Peygamberimiz (sav), iyiliği yapmadığı halde başkasına emretmenin bir sakıncasının olmadığını bildiriyor?
Değerli kardeşimiz,
“Emr-i bil maruf nehy-i anil münker” deyimi; iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak, demektir.
1. Hz. Enes anlatıyor: Hz. Peygamber (a.s.m) şöyle buyurdu:
“Mirac gecesinde, dudakları (bir rivayette dilleri de zikredilmişti) ateşten makaslarla kesilen bazı adamlara rastladım. Cebrail’den onların kim olduğunu sordum. 'Onlar ümmetinin hatipleridir ki; insanlara iyiliği emreder, kendilerini unuturlar, oysa kitabı okurlar, fakat akıl almazlar.'” Hafız Heysemi’ye göre bu hadis sahihtir. (bk. Mecmau’z-Zevaid, 7/276).
Diğer bir rivayette ise şu ifadelere yer verilmiştir: “Kim insanları bir söz veya bir fiil işlemeye davet edip de kendisi onunla amel etmezse, davetten vazgeçmedikçe veya onunla amel etmedikçe, Allah’ın kızgınlığında olmaya devam edecektir.” Bu hadisin ravilerinden biri muhaddislerin cumhuruna göre zayıftır. (bk. a.g.y.).
Bu konudaki rivayetlerin önemli bir kısmı zayıf olmakla beraber, bunların sahih olan kısmını da nazara alarak şunları söyleyebiliriz: Emri bil maruf yaptığı halde kendisi uygulamayanın uğrayacağı ceza, -emri bil marufun cezası değil- yapması gereken işleri yapmadığından veya yapmaması gereken işleri yaptığından ötürüdür. Dudaklarının kesilmesi ise, onlardan çıkan emri bilmaruf ve güzel sözlerden ötürü değil, söylediklerinde samimi olmadıklarından dolayıdır. Bundan anlaşılıyor ki, samimi olarak emri bilmaruf yapan kimse -o emri kendisi yapmadığı için günahkâr da olsa- o güzelliği anlatma mükâfatını alır. Şüphesiz, her zaman söylenen sözlere aykırı amel etmek, samimiyetsizliği ifade etmez.
2. Önce şunu belirtmeliyiz ki, bu ikinci hadisin senedinde yer alan ravilerden biri zayıf kabul edilmiştir. (bk. Tahricu Ahadisi’l-İhya-onunla birlikte-, 1/329; Mecmau’z-Zevaid, 7/277).
Bu hadis senet bakımından zayıf olmakla beraber, manasının sahih olduğunu düşünüyoruz. Bu konuda İmam Gazali’nin çizgisinin doğruluğuna inanıyoruz. O da şudur:
Her insan, bütün günahları terk ettikten sonra emri bilmarufu yapmaya çalışacak olsa, hiç kimsenin ömrü buna vefa etmeyecektir. Çünkü, masumiyet sıfatı peygamberlere ve meleklere mahsustur. Fakat şu da bir gerçektir ki, kişinin yapmadığı bir işi başkasına telkin etmesi veya kendisinin yaptığı bir kötülükten başkasını sakındırmaya çalışması, karşı tarafta müspet etki yapmadığı gibi, çoğu kez bir nefret, bir antipati uyandırır. Bu sebeple, bir vaizde, bir mürşitte bulunması gereken en önemli vasıflar; ilim, takva ve güzel ahlaktır.(bk. Gazalî, a.g.y).
İlave bilgi için tıklayınız:
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Bir Hadis?te insanlara emri bil maruf yaptığı halde kendisi uygulamayanın uğrayacağı cezadan bahsediliyor, başka bir Hadis?te Peygamberimiz, iyiliği yapmadığı halde başkasına emretmenin bir sakıncasının olmadığını bildiriyor?
- Peygamberimiz, din ile devletin ayrılacağını haber vermiş midir?
- Dini bilmeyen ancak son derece önyargılı ve bu konuda cahil insanlarla iletişimimizde nasıl davranmalıyız? Bu insanlarla iletişimimizde ne yapmalıyız? Tartışmalı mıyız, susup onları kendi hallerine mi bırakmalıyız? Suskun kalmak günah mıdır?..
- Kendi yapmadığını başkasına yap demek doğru mudur?
- Emr-i bil maruf nehy-i anil münker yapmamak yani, iyiliği emretmeyip kötülükten sakındırmamaktan dolayı helak olan kavim hangisidir?
- Hz. İsa, Peygamberimizin yanına mı defnedilecek?
- Peygamberimiz, kısasa kısas uygulaması yapmış mıdır?
- Peygamber Efendimiz dualarında ani ölümden Allah'a sığınır mıydı?
- Beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı... anlamındaki hadis ne demektir?
- Namaz kılmayan birisi, başkasına namaz kılmasını söyleyebilir mi?