Muhallim bin Cessame tövbe etmesine rağmen neden affedilmemiştir?
Değerli kardeşimiz,
- Peygamberler dışında bütün insanlar günah işleyebilir. Bu bakımdan bu sahabi de işlediği bu günahtan dolayı Peygamberimiz (asm)'in bedduasını almış ve neticede toprak kabul etmemiştir. Ancak sonuç itibariyle yine de bir sahabidir.
Bu durum Muhallim'in yaptığı işin doğru olmadığını anlatmak ve Peygamberimiz (asm)'in duasının kabul olduğunu göstermek için ümmete bir örnektir. Başına gelen bu durum da Muhallim için bir kefaret olur ve inşallah bu suçunun affına vesile olur.
Sahabilerden bazılarının hataları varsa da onların cennetlik olmasına engel değildir. İyilikleri hatalarından çok olduğu için onlar da affedilir.
- Bu kıssayı Ahmed b. Hanbel ve Taberanî’nin bize aktardığını kaydeden el-Heysemî, rivayetin sahih olduğuna işaret etmiştir. (bk. Mecmau’z-zedvaid, 7/8) Buradaki rivayete göre;
“Ey iman edenler! Yeryüzünde, Allah yolunda sefere çıktığınız zaman, son derece dikkatli davranın. Size selam verene dünya hayatının bir menfaatini elde etmek için: ‘Sen mümin değilsin.’ demeyin. Unutmayın ki Allah’ın yanında birçok ganimetler vardır. Önceden siz de böyle idiniz, Allah size lütfetti de imana geldiniz. O halde iyice araştırın, dikkatli davranın. Şüphesiz ki Allah, yaptığınız her şeyden haberdardır.” (Nisa, 4/94)
mealindeki ayet bunun üzerine nazil olmuştur. .
Zikredilen ayetin nüzul sebebi olarak gösterilen bu kıssa, üç ayrı rivayet şekliyle kaynaklarda yer almıştır. Buharî, Hakim, Tirmizî, Bezzar, İbn Hanbel, Taberanî vs. kaynaklardaki varyantlarında selam vereni öldüren kimse, Mühallim, Mikdad, Üsame b. Zeyd olarak aktarılmıştır.
- Muhallim’in kıssasında şöyle denilmiştir: “Hz. Peygamber (a.s.m) Muhallim’in de içinde bulunduğu bir seriyyeyi -Allah yolunda sefere çıkmak üzere- sevk etti. Yolda Amir b. Adbat adında bir kimse gelip onlara selam verdi. -Özellikle selam, o devirde imanın bir göstergesiydi-. Aralarında eskiden var olan bir husumet sebebiyle, Muhallim ona bir ok attı ve öldürdü. Yanında bulunan mallarını da ganimet olarak aldı. Hz. Peygamber (a.s.m.) bunu duyunca çok üzüldü. Nihayet, Muhallim kendisi için Allah’tan bağışlama dileyeceği ümidiyle Hz. Peygamber (a.s.m)’in huzuruna vardı. Bu arzusunu sezen Resulüllah: “Allah’ım! Muhallimi bağışlama!” diyerek beddua etti. Kendisi de ağlayarak dışarı çıktı ve bir hafta sonra öldü. Kabre koydular, toprak onu dışarı attı. İki üç defa bunu denediler, her defasında toprak onu dışarı atıyordu. Nihayet bazı taşlarla sabitleştirdiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (a.s.m), “Aslında toprak Muhallim'den daha kötü insanları da barındırmıştır. Fakat, onu kabul etmemesinin hikmeti, yaptığı cinayetin büyüklüğün göstermek ve size de ciddi bir uyarı ve ikaz olması içindir.” buyurdu.(bk. Taberi, İbn Kesir, Razî, ilgili ayetin tefsiri).
- Diğer şahısların söz konusu edildiği kıssada ise, böyle bir bedduaya yer verilmemiştir.
- Tefsirciler, bu tövbe konusunu pek işlememişlerdir. Razî, zındıkların tövbesinin kabul edilip edilmediği konusunda alimlerin farklı görüşte olduğunu söylemiştir. Sonra, tövbe ile ilgili ayetleri delil getirerek, tövbenin herkes için geçerli olduğu hükmünü seslendirmiştir.(Razî, a.g.y).
- Ancak, kaynaklarda Efendimiz (asm)'in, Muhallim için niçin böyle beddua ettiği hususunda detaylı açıklamaya rastlayamadık.
Konuyla ilgili bir iki noktaya işaret etmekte fayda vardır:
a. Hz. Peygamber’in (a.s.m): “Allah’ım! Muhallimi bağışlama!” bedduası, onun kâfir olarak ölmesini istemek değil, işlediği suçun cezasını çekmesini istemek, anlamına gelir.
b. Onun sırf cahiliye döneminden kalma bir husumet yüzünden ve biraz ganimet elde etmek için, imanının sesine kulak vermemesi, bile bile imanlı bir kimseyi öldürmesinin cezasının verilmesi, tarih boyunca, suret-i haktan görünüp nefsinin arzusunu, Allah’ın rızası şeklinde yansıtmaya çalışanlara bir ibret dersi olmuştur.
c. Hz. Peygamber (a.s.m), bu suçun Allah tarafından affedilmeyeceğini -nübüvvet penceresinden- gördüğü için, Allah’ın bu iradesi doğrultusunda, bu bedduayı yapmış olabilir.
d. Bu olay, Allah yolunda cihada giden bir birlikte yer almış olsa da, kişinin Allah’a karşı yaptığı isyanların affedilmeyebileceğini göstermesi açısından da önemlidir.
e. Bu olay aynı zamanda, kötü niyetli insanların, iyi niyetli, samimî müminlerin/toplulukların, cemaatlerin içinde bulunmasına, onların kötüler defterinde yazılmasına engel olmayacağını gösterir. Çünkü İslam’da şahsî sorumluluk esastır. Toptancılık yoktur. Bu konuda, özellikle dinî kesimde bulunanların çok dikkatli olmaları gerekir.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Hiç bir veli, sahabe derecesine çıkamaz...
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Ölüyü toprağın kabul etmemesi diye bir şey var mı?
- Hz. Muhammed hayattayken, İslamiyet Amerika ve Avustralya kıtasında yaşayan insanlara tebliğ edildi mi?
- Necranlıların süslü elbiselilerini çıkardıktan sonra Peygamberimizle görüşebilmelerinin hikmeti nedir?
- Tevrat ve İncil en son kitap olduğunu iddia ediyor. Buna göre Kur'an'a ve Hz. Muhammed'e inanmak nasıl mümkün olur?
- Tahrif olmamış Tevrat olduğu doğru mudur?
- Hz. Fatıma’nın vefat sebebi nedir?
- Hristiyan ve Yahudilere İslam dininin hak din olduğunu nasıl anlatabiliriz?
- Peygambermizin gayri müslim kadınların kıyafetlerine karşı tutumu nasıldı?
- Peygamber Efendimizin, Esma bint Mervan'ı beş çocuğu varken, birisi veya bir kaçı süt emme çağındayken öldürttüğü doğru mudur?
- Yahudilerin beklediği peygamberin ırkı nedir?