Ateşli hastalık başağrısı ve diş ağrısının günahlara kefaret olduğu doğru mudur?

Tarih: 16.06.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Efendimizin şiddetli hastalık çektiği doğru mudur; doğru ise hikmeti nedir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Peygamber (sav)'in zevcesi Âişe (ra) şöyle dedi: Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu:

"Müslümana batacak bir dikene varıncaya kadar herhangi bir musibet isabet ederse, Allah muhakkak o musibete kar­şılık, onun bir günahını kefaretleyip örter." (bk. Buharî, Marda,1; Müslim, Bir, 52)

Zuheyr ibn Muhammed, Muhammed ibn Amr'dan o da Atâ İbn Yesâr'dan, o da Ebû Saîd el-Hudrî (ra) ile Ebû Hureyre(ra)'den tahdîs etti ki, Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:

"Müslümâna, vücuduna batacak bir dikene varıncaya kadar yorgun­luk, hastalık, gelecekten kederlenme, geçmişten hüzünlenme, başka­larından gelen eza ve iç sıkıntısı isabet ederse, Allah muhakkak bu musibetleri sebebiyle o Müslümânın günahlarından bir kısmını kefaretleyip örter."

Âişe (ra): "Ben Rasûlullah'tan (sav) ziyâde hasta­lığı şiddetli olan hiçbir kimse görmedim." demiştir.

Abdullah İbn Mes'ûd (ra) şöyle demiştir: Ben Peygamber'in (sav) hastalığında vücûdu hummanın hararetinden şiddetle sar­sıldığı sırada huzuruna vardım ve:

—  Yâ Rasûlallah, şübhesiz ki, humma hararetinden çok ıztırab çekmektesin! dedim.

Ardından:

—  Yâ Rasûlallah, bu şiddetli hummanın şübhesiz iki kat ıztırabı var, elbette buna karşılık size de iki kat ecr ve mükâfat vardır di­ye arzettim.

Rasûlullah:

—  "Evet. Herhangi müslümâna bir ezâ isabet ederse, muhak­kak ağacın yapraklarının düşmesi gibi, Allah o Müslümandan günâh­larını düşürür." buyurdu.

Alimler, Abdullah ibn Mes'ûd'un: "Humma hastalığındaki fazla harare­tin iki kat ecri vardır." sözünü, Rasûlullah'ın "Evet" diye tasdik etmesi hastalı­ğın derece yükselmesini mûcib olacağına, "Ağaç yapraklarının dökülmesi gibi günahlarını düşürür" sözü de günahların affına sebeb olacağına delâlet eder, demişlerdir. Bir de hastalık sebebiyle affolunan günahların küçük günahlar olduğunu, büyük günahlar için istiğfar, yânî mağfiret istemek gerektiğini söylemişler­dir.

"İnsanlar içinde belâsı en şiddetli olanlar peygamberlerdir. Sonra sırasıyla fazilette ilk olan, sonra ilk olandır.'' (Tirmizî'nin Mus'ab İbn Sa'd'dan rivayet ettiği hadîsin lafzın­dan alınmıştır.)

Abdullah ibn Mes'ûd (ra) şöyle demiştir: Ben, Rasûlullah şiddetli humma hastalığıyle sarsılırken huzuruna girdim ve:

— Yâ Rasûlallah, muhakkak ki, Sen şiddetli bir humma hasta­lığıyle sarsılmaktasın, dedim.

Rasûlullah (sav):

—  "Evet, ben sizlerden iki kişinin yanması kadar yanmaktayım." buyurdu.

Ben:

—  Şübhesiz bu iki kat yanmanın Sizin için iki kat ecri vardır, dedim.

Rasûlullah (sav):

—  "Evet, bu katlanmış hararetin mükâfatı da böyle katlanmış olur: Müslümâna bir diken batması ve daha küçük neviden bir ezâ isabet ederse, Allah muhakkak bu ezaya mukabil, onun seyyielerini ağacın kendi yapraklarını atması gibi keffâretleyip örter." buyurdu. (Bundaki illet, belânın ni'met mukabilinde olmasıdır. Kimde Allah'ın ni'meti daha çok olduysa, belâsı da çok olur. Bu hadîsleri Müslim de el-Birr ve's-Sıla'da getirmiştir: Müslim Ter., VIII, 40-42.)

İlave bilgi için tıklayınız:

En şiddetli belalar peygamberlere gelmiştir,..

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun