Dinen kadının çalışmasında bir sakınca var mıdır?
- İslam'a göre, günümüzde kadın hangi ortamlarda çalışabilir?
- Kadın, erkeklerin içinde yan yana, başı açık çalışması dinen caiz midir?
Değerli kardeşimiz,
Kadının çalışmasını engelleyen herhangi bir yasak bilmiyoruz. Ancak kadının çalışırken uyması gereken bazı kurallar vardır. Bu kurallara uymazsa haram işlemiş olur.
İslam’da, insan olmaları bakımından, erkekle kadın arasında herhangi bir ayrım söz konusu değildir; her ikisi de eşit derecede Yüce Allah’ın emir ve yasaklarına muhataptır. Erkek olsun kadın olsun, bütün insanlar yeryüzünü imar etmek ve orada Allah’a kulluk etmekle yükümlüdürler.
İslâm’da, insanlık ve Allah’a kulluk bakımından kadınla erkek arasında bir fark bulunmadığı gibi, temel hak ve sorumluluklar açısından da kadın erkek ayrımı bulunmamaktadır. Dinimizde, erkeğe tanınan temel hak ve hürriyetler, aynı derecede kadına da tanınmıştır.
Buna göre yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme; kişi hürriyeti ve güvenliği; vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyeti; mülkiyet ve tasarruf hakkı; meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunmada bulunma, kanun önünde eşitlik ve adaletle muamele görme hakkı, mesken dokunulmazlığı, şeref ve onurun korunması, evlenme ve aile kurma hakkı, özel hayatın gizliliği ve dokunulmazlığı, geçim teminatı gibi temel haklar bakımından kadınla erkek arasında herhangi bir ayrım söz konusu değildir.
Kur’an-ı Kerim’de Hz. Peygamber (asm)'in kadınlardan biat almasının zikredilmesi (bk. Mümtehine, 60/12), İslâm’da kadının iradesinin bağımsızlığını açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu itibarla kadın olmak, hak ehliyetini ve fiil ehliyetini daraltan bir sebep değildir. Sahip olduğu hakların, kocası ya da başkası tarafından ihlal edilmesi halinde, kadının hakime başvurarak haksızlığın giderilmesini isteme hakkı bulunmaktadır.
İslâm'da kadının konumu ve hakları konusundaki tartışmaların önemli bir kısmı, kadının sosyal hayata katılması, çalışması ve kamu görevi üstlenmesi noktalarında odaklaşmaktadır.
İslâm'a göre, kural olarak kadın, ev içinde ve dışında çalışabilir; ailesinin ihtiyaçlarını sağlamada kocasına yardımcı olabilir. Şartlara ve ihtiyaçlara göre, aile hayatında eşlerin rollerinin değişmesi de mümkündür. Önemli olan hayatın huzur ve düzen içinde geçmesi, ihtiyaçların karşılanmasında bireylerin imkan ve kabiliyetlerine uygun sorumlulukları dengeli şekilde üstlenmeleridir. Bazı kaynaklarda yer alan Hz. Peygamber (asm)'in, evin iç işlerini kızı Hz. Fatıma'ya, dış işlerini ise damadı Hz. Ali'ye yüklemiş olması (İbn Ebî Şeybe, Musannef, X/165, No: 9118; XIII/284, No: 16355; Ömer Nasuhî Bilmen, Hukuk-i İslamiyye, II/484), Müslümanlar için bir aile modeli oluşturma amacına yönelik bağlayıcı bir kural değil, ihtiyaç, örf ve âdete dayalı tavsiye niteliğinde bir çözümdür. Kaldı ki, ev hanımının ailesine ve topluma katkıları küçümsenemeyecek kadar önemli bir iştir.
Kadın, mali ve ticarî alanlarda erkeklerle eşit konumda olup, kadın olması sebebiyle herhangi bir kısıtlamaya maruz değildir; ticaret ve borçlar hukuku alanında erkeklerin sahip oldukları bütün hak ve yetkilere sahiptir. İslâm dininde erkek–kadın ayrımı yapılmaksızın, çalışıp kazanmak teşvik edilmiş,
"İnsan için ancak çalıştığı vardır." (Necm, 53/39);
"… Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır; kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Allâh'ın lütfundan nasibinizi isteyin..." (Nisa 4/32)
buyurulmuştur. Çalışma kapsamında değerlendirilen ticaret ile ilgili,
“Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka. Kendinizi helâk etmeyin. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir.” (Nisa, 4/29) âyeti ile
“Sizden herhangi birinizin ipini alıp da dağdan sırtına bir bağ odun yüklenerek getirip satması, dilenmesinden daha hayırlıdır.” (Buhârî, Büyû’ 5)
hadisinde kadın-erkek ayrımı söz konusu değildir. Dinimizin insanlar arası ilişkilerde ve ticarî hayata ilişkin koyduğu açıklık, dürüstük, güven, doğru sözlülük, sözünde durma, şart ve akitlere bağlı kalma, karşı tarafın zayıflığı, bilgisizliği ve sıkıntıda olmasını istismar etmeme gibi genel ilkelerine bağlı kalmak şartıyla, erkek ve kadın herkes helal ve meşru yollardan kazanç elde etme hakkına sahiptir.
Bu açıklamalar ışığında kadın hem çalışabilir, hem de çalışamaz diyebiliriz. Şartları bulunursa çalışabilir, bulunmazsa çalışamaz.
Bir kadının iş yerinde çalışması için belli başlı şartlardan biri, tesettürüne mani olunmaması, vekar ve ciddiyeti hafife alınmamasıdır. Aynı zamanda bu iş yerinde başka insanlar da bulunması ve kadın tek erkekle başbaşa kalmamasıdır.
Zira bir kadın bir erkekle başbaşa kalırsa, üçüncülerinin şeytan olacağını Efendimiz (asm) bildirmiştir. Hem böyle bir yalnızlıkta halvet vaki olduğundan, erkeğe mehr-i misil gibi maddî ceza, kadına da tâzir gibi dinî ceza terettüb eder.
Demek oluyor ki, ihtiyaç içinde olduğundan çalışmak zorunda kalan kadın, tesettürüne, iffet ve vekarına halel gelmeyen ciddi iş yerinde çalışabilir. Çevredeki yabancı erkeklere bu tesettür ve vekar içinde ciddi şekilde muhatap olabilir. Bu şartların yok olduğu yerde kadının çalışma şartı da yok demektir.
Zaten çalışıp kazanma mecburiyeti erkek içindir. Kadın evinde oturur, çoluk çocuğuna bakar. Erkek ise dışarda çalışıp çabalayarak kadının ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kalır. Bizim sözünü ettiğimiz şartlar, herhâlde böyle hâmisi olmayan, ihtiyaç içinde çırpınan kadınlar içindir. Kocası izin vermeyen kadın zaten çalışma hakkına da sahip sayılmaz. Kocasının kazancıyla idare etmesi şart olur, yahut beyinin izni gerekir.
Bir kadının yabancı bir erkeğin evinde veya iş yerinde çalışması İslâm'ın emrettiği şekilde olursa, yani birkaç kadın ile birlikte veya açık bir yerde çalışırsa beis yoktur. Ama, kapalı bir yerde, yalnız olarak yabancı bir kimse ile birlikte kalacak olursa, halvet olduğundan haramdır (el-Fıkıh 'ala'l-Mezahip el-Arbaa, III/125).
İlave bilgi için tıklayınız:
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Dinimizde eşlerin (karı kocanın) birbirine karşı vazifeleri / sorumlulukları nelerdir?
- Kocasına itaat etmeyen kadının durumu nedir? Öğüt dinlemeyen kadını dövmek caiz midir?
- Dinimizin tedavi olmakla ilgili hükümleri nelerdir? Haram şeylerle tedavi olmanın caiz olduğu yerler var mıdır?
- ORUÇ
- Bir kimsenin piyango, kumar gibi haram kazancından hanımı ve çocukları yiyebilir mi?
- Fıkıh Mezheplerinin Sosyal Yapı Perspektifinden Mukayesesi —Said Nursi ve Şa'rani Örneği—
- Kadının kocası üzerındeki hakları nelerdir?
- Kadın evleneceği erkeğe evlenmeleri için vekalet verebilir mi?
- Üvey babamın yanında başımı örtmemem (açmam) caiz mi?
- SETR-İ AVRET
Yorumlar
Kadının çalışmasında dinimizce hiç bir engelin olmadığını (dinimizin diğer emirleri engel değil,tam tersi bizlere müjdedir) örnek şahıs Hz.Hatice anamızın ticaretle uğraşmış olmasına yönelik Peygamberimizin bir tepkisinin olmayışından da anlayabiliriz.
Bu konu hakkında herhangi bir bilgiye ulaşamadım. Acaba bağlantıda sorun mu var?
Dinimizde kadın, geçim derdinden, düşüncesinden muaf tutulmuştur. O, çalışarak, didinerek para kazanmaya, bunun için beş vakit namazı aksatmaya, başını, kolunu açarak veya erkeklerin arasına karışarak günah işlemeye mecbur değildir. Her şeyi onun ayağına getirmek mecburiyeti vardır. Dinimiz ona bu kıymeti vermiştir.
"Herkes fıtratının gereğini yerine getirmelidir. Öncelikle kadının fıtratı çalışmaya, para kazanmaya uygun değildir. Kadın fıtratını bu yönde zorlarsa diğer tarafta bazı güzel özelliklerini de kaybetmeye başlıyor.
Erkeğin fıtratı da çalışıp evin geçimini sağlamak üzeredir. Erkek de fıtratının gereğini yerine getirmelidir.
Bir ailede kadın da çalışmaya başlarsa ailede bir takım huzursuzluklar çıkabilir. Bu gayet normaldir. Çünkü kadın kendi fıtratının gereği dışında hareket etmiştir.
İdeal olanı kadının mecbur kalmadıkça çalışmamasıdır. Rahat yaşayalım çok para kazanalım derken ailede huzur kalmıyor."
Biraz önce C. Ahmet Hoca'nın bir videosunu izledim. "Kadının çalışması 104 kitapta yerini bulamaz, hangi hocalar fetva veriyorsa helak olacaktır" diyor. Benim sorum 104 kitap nedir? Kuran bir tane iken peki bu kadar yorum farklılığı nasıl oluyor?
Bu hocaların helak olacağına dair Kuranda bir ayet var mı?
Bu mesele hep ekonomik yönden değerlendiriliyor lakin merakım şu; kadın para kazanmak için değil de ilim için çalışıyorsa durum nedir? Yani misal ben mühendis olup insanlığa faydalı olabilecek bir insansam ille de oturup evde çocuk mu bakmalıyım? Kadının hayatında evinde oturup çocuk bakmak dışında bir meşguliyeti olmasın mı? Veya evlenmeden önce evde boş boş oturmamız mı lazım? Dışarıda faydalı bir iş yapmayalım mı erkekler var diye? Bilim, ilim alanında potansiyeli yüksek bir hanımı günümüz şartları uygun değil diye ilim sahasından men mi edelim? ? Bunları zihnimde oturtamıyorum. İzah eder misiniz?
Kadın uygun şartlar altında çalışmasında dini bir engel yoktur. Özellikle topluma faydalı yapacağı işler engellenmez aksine takdir edilir.
Bazılarınız çok dar görüşlü. Neymiş çalışınca fıtrarının dışına çıkıyormuş. Nereden uydurdun acaba? Hem sanki kazandığı parayı halter kaldırarak kazanıyor da fıtratının dışına çıkmış oluyor. Zeka gerektiren işler de var. Ayrıca bir insan sırf para için çalışmıyor olabilir, sizin o bahsettiğiniz evde oturan kadınların çoğu gıybet yapıp televizyon izliyor. Bu sevap mı?
Bir kadının geçim sıkıntısı yoksa ve yine de çalışmak istiyorsa bu caiz midir?
Kadın geçim sıkıntısı yaşamasa dahi çalışabilir.
Neden kadın her konuda eşinden izin alıyor da erkek almıyor? Erkek kadından üstün değildir diyorsunuz ama erkek olmadan kadının yapabildiği az şey var. Erkekler yüzünden kadınlar kısıtlanıyor gibi geliyor.
Nisa süresi 34. ayette ifade edildiği üzere ailede yönetim erkeğe verilmiştir. Kadının gerekli durumlarda kocası ile istişare edip izin alması gerektiği belirtilmektedir. Bu hükmün hikmeti ise aileyi koruma amacı olduğu anlaşılmaktadır. Bundan dolayı aile reisliği verilen erkeğe eşinin ne yaptığı ve nereye gittiğini bilme ve yönlendirme hakkı vardır. Erkek bu hakkını suistimal etmediği sürece ona verilen bu yetki kadın tarafından da sorun aracı haline getirilmemelidir. Evliliği kabul eden kadın ve erkek aile olmanın hak ve sorumluluğunu da kabullenmeli ve yerine getirmelidir.